Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '13

 
Kategori
Kitap
 

Yazgısını değiştiren Çocuk, Mehmet Cimi

Yazgısını değiştiren Çocuk, Mehmet Cimi
 

Mehmet Cimi, fotoğrafta.


(Memedin türküsüdür Çifteler)

Dün gece saat. 22.14. Tarih 11. Nisan.2013.  Şu gecenin en ıssız derinliğinde Halk Odalarını düşünüyorum. Köy Enstitülerini. Gecenin ışıklı yıldızlarını.

Ay sesimi duyuyor mu ışıklı gecede? Kuşlar sessiz iken.

Bu gece yıldızlar halk odalarının ve enstitülerin üstüne yağıyor. Yüreğimde bir sevinçle birlikte sızlayan şu Enstitüler.

Bazen bir vagonun içinde bir köyde, Büyükoturak'ta, ekin tarlalarında, bazen de Aladana'nın, Karadana'nın peşindeyim.

Savrulan bugüne enstitüler, kavrulup yanan çocuklar.

Aydınlığa set tutacak karanlık. Boz bulanık dumanda karışır, ülke kuşatma. Tutacak ki, karışsın. Köstebekler, yarasalar tutsun.

Karanlığa direnen çocuğun öyküsüdür, bu. Tutar Çifteler’in yolunu.

İnadı tutar Memedin, kararı tutar… Gidecek Çifteler’e.

Mehmet Cimi değer bilir Köy Enstitülü. 1931 yılında Uşak-Banaz’ın Büyükoturak köyünde doğar.

Kitabını gönderdi.

Kitabın baş sayfasına şöyle yazar Mehmet Cimi;  Nabide Kılınç Sanırım Y. Değiştiren Çocuk’u okumamıştın. Oku bakalım nasıl bulacaksın? Merhaba!. 7. Mart. 2013.İzmir

17 Nisan  geldi. Köy türkülerinin söylendiği gün. Köy Enstitülerinin doğduğu gün. 17. Nisan. 1940.

Pancar tarlasında  çapalanacak bir evlek yerde tutar sancısı Sultan ananın. Komşu tarlada Fadiş ablaya seslenir, acıyla. Fadiş abla korkma Sultan! Varsın iyilikle gelsin. Hepimiz geçirdik bu ağrıyı, bir kolayına bakarız elbette.

Az sonra geldi, Sultan ananın oğlu. Evde babası üç kez kulağına Memed, Memed, Memed diye seslenir.

Birkaç gün sonra kuruyan et parçası göbeğini ahıra gömmek için koyan Sultan ana koyduğu yeri bulamaz. Gitti bunun göbeği çöpe. Artık bundan bize yarar yok, gözü dışarıda, yaban ellerde olur, der.

İnancı odur ki, ahıra gömsün ki, çocuğun malı çok, kendisi de mal canlısı olurmuş diye anlatınca bir gün Memed’e, gülmeye başlar.

Bir gün hayatı boyunca anılarında, yaşantısında dipdiri kalacak Zafer öğretmeni çağırır, Memedi.

Çağırırken diplomasında bir eksiği var, diye bildirir.

Memed Aladana'yı, Karadana'yı otlatır Keklikyakası'nda, köyün çayırlarında.

Köyün yoksulluğu, Memedin yoksulluğu, sırtta, üstte, başta yok.

Sessizce Zafer öğretmenine koşar, Memed.

Zafer öğretmen; Seni severim Memet. Bir süre önce arkadaşlarının dördünü Çifteler Köy Enstitüsü’ne gönderdim. Asılında seni de onların arasında görmek isterim. Yeni bir olanak geçti elime. Bu kez de seni Çifteler Köy Enstitüsüne göndermek istiyorum ne dersin diye, sorar?

Ne diyeceğini bilemez Memet. Duyguları dağlardan yüce olur. Gitmek isterim öğretmenim, hem de seve seve, ancak babam göndermez, bilmem ki nasıl kabul ettirmeli?

Öğretmeni bunun da bir yolu olur diyerek, basılı bir kağıt uzatır önüne. Şu noktalara boş bırakılmış yerlere dört tümcelik yazı yazar.

Büyükoturak köyü ilkokulu’nu bitirdim. Sınıf arkadaşlarımdan Murat Toprak, Ali Güleç, Hasan Fişek ve Esma Tetik şimdi okulunuzda okuyor. İsterseniz ben de geleceğim, diye yazarak boş yeri doldurup imzalar.

Öğretmeni diplomasındaki eksik resim için çağırttığını söyleyerek onu çektirip bana getirirsin diye tembihler.

Böyle başlar Çifteler yolu açılır  Memedin.

Gönüllü bir gün mektup getirir. Köyün posta işine gönüllü bakar. Ve  bir zarf verir.  Yüksek yerlerden sana bir mektup getirdim diye, seslenir.

 Zarfın üstünde “ Çifteler Köy Enstitüsü Müdürlüğü” demektedir.

 Mektup şöyleydi:

Oğlum Memet,

Buraya gelmek isteğine köydeki daha önceki sınıf arkadaşlarınla birlikte bizler pek sevindik. Enstitümüze öğrenci olarak seçildin. Enstitüde Türkçe, tarih, Coğrafya, Matematik vb. kültür dersleri yanında bisiklete binmeyi, motor kullanmayı, arıcılığı, elektrikçiliği, mandolin, keman çalma gibi şeyleri öğreneceksin. Bunu sana müjdeler, seni burada görmek ister, gözlerinden öperim.

Rauf İnan Müdür.

Derdi Zafer öğretmeni görmekdir, bir an önce. Ancak babası sezinler hep engellemek ister. Ekinde tutmak, işlerinde tutmak ister, Memedi. Memed bir kitabın arasına sıkıştırdığı üç, beş kuruşu yol parası için tutar, sevinir .

Babası bunun için Aladana’yı, Karadana’yı tımar edişini bahane eder küreğin sapıyla Memedi bir güzel döver.

Zafer öğretmen ayın on yedisinde gideceksiniz, diye söyler. Gün gelir çatar, evden çıkacaktır. Halk odasına şiir, kitap okumaya gideceğim diyerek evden sessizce ayrılır. Zafer öğretmeni yolluğunu el altından vermiş sevindirmiştir Memedi, artık yolcuk başlayacaktır.

Trene binerek gidecek arkadaşı ile köylerini, bayırlarını geride bırakırlar. Afyon üzerinden Eskişehir ve Çifteler.

Okula ulaştıklarında görenler toplanıverir hoş geldiniz, nerelisiniz? Gelenlerden biri Esma’dır. Hoş geldin. Kulağına eğilir, gelmekle ne iyi ettin, dedi.

Şu Enstitüler yüreğimi etkiliyor ışık, ışık…

Saygıyla bir kez daha anıyorum köy çocuklarını. Çağdaşlığa giden yolu açtılar. Karanlığı deldiler.

Çekemediler, işlerine  gelmedi köylerin uyanması. Çıkarcıların, işbirlikcilerin. Karaladılar, düşmanlık tohumu ektiler…

Bugün ülkeye terör, ger i kalmışlık, karışıklık yüklediler.

Köy Enstitüleri kapatılmasaydı Anadolu bozkırında yanan ışıklar, milyonlar, ışıltılarla açılacak yolda içeride ve dışarıda dimdik güçlü ve çağdaş, örnek bir Türkiye var olacaktı.

Güzelim ülkenin, güzelim insanları mutlu ve bahtiyar yaşayacaklardı…

Kutlu olsun 17 Nisan’lar. Kutlu olsun Köy neferleri. Kutlu olsun Mehmet Cimi yüreği ışık salmaya devam etsin.

Saygıyla selamlıyorum, Köy Enstitülerinin neferlerini, Enstitüleri sevgiyle anıyorum.

Not; (Zafer öğretmen bir modeldi Mehmet Cimi için, düşlediği öğretmen böyle olmalıydı.)

 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..