- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yazmak
Yazmak ya da yazmamak… Bazen sadece yazmış olmak için yazmak… Bazense yazmanın önemini kavrayarak yazmak…
İnsan işsiz olunca düşüneceği çok şey oluyor… Kimi insan işi varken işten nasıl kaytarırım düşüncesinde kimi insan ise işe girmek için kapılar çalmakta ama o kapılar hiç açılmamakta… İşsizlik kol gezdiği için iş bulabilen ve gerçekten çalışma hevesli insanlar, işten atılmamak adına türlü sıkıntılara katlanmak zorundalar… Misal mi? Kendini beğenmiş ve makam sahibi olmuş ama ne yazık ki insan olamamış bir müdür yada bir üst makam, sırf karşı tarafın sinirlerini alt üst etmek için karşı tarafa bir iş verir. Diyelim ki bu iş temizlik olsun…
“ Yerler silinecek, her yer toz içinde… “
Yerler bir güzel silinir. Ama kuruyunca bir de bakarsın ki sanki hiç silinmemiş gibi duruyor. Üst makam, bir eksiliği yakalamanın sevinciyle:
“ Ben size burayı silin demedim mi?”
“Sildik, efendim”.
“Peki, o zaman bu yerlerin hali ne? “
“Valla, efendim inanın sildik, fayanslara sinen inşaat pisliği çıkmıyor, ne kadar silsek de kuruyunca sanki hiç silinmemiş gibi duruyor…”
“ Ne demek çıkmıyor efendim, ben bile sizden daha iyi silerim, beceriksiz herifler “
Buyur sensin değil kafasına süpürgeyi geçiresiniz gelir ama malum evde ekmek bekleyen eşiniz, çocuğunuz var. İçinizden bir ya sabır çekip temizliğe sil baştan başlarsınız. Üst makam sizi sinirlendirmiş olmanın farkındalığıyla söylenmeye devam eder: “ Dışarda bir sürü işsiz var, beğenmeyen çeker gider.”
Ve siz, Yaradan size vermiş olduğu sabır ile çalışmaya devam edersiniz.
İş hayatındaki huzursuzluk, iş yerindeki başarınızı ve performansınıza da etkiler. Aslında iş değil, insanlarla uğraşmak yorar insanı.
Gelelim işsizler ordusunun neferi olan bana. KPSS bu sene gene yapılacak. Ve ben yine şansımı deneyeceğim. Yine tercihler olacak, yine tercihler yapacağım ama yaptığım tercihlerden bir sonuç alacak mıyım bilmiyorum. Kim bilir belki o vakte kadar iş bulurum. Hayal bu ya!
Zaman, huzursuz geçiyor… Kitap okumak, internette gezinmek, televizyon izlemek üçlüsüne sığındığım zamanlar. Ve tabi zaman zaman müzik dinlemek.
Sahi 14 Şubat Sevgililer Günü de yaklaşıyor. Ekranlar, bazı internet siteleri, vitrinler , radyolar, gazeteler Sevgililer Gününü hatırlanan kırmızı kalpler, kırmızı güller, ilanlarla dolu. Allahtan bu günü dert eden insanlardan değilim. Sahi, düşünüyorum da yokluğun zor olsa da hayat SENSİZ de devam ediyor, güneş sensiz de doğuyormuş. Ve hayat, Sensiz de güzelmiş.