Yazmanın amacı

Aslına bakarsak yazdığımız yazıların kişilerle alakası yoktur. İlçeden bir kişi yazmaya çalışıyorsa ona destek olunmalı mı? Yoksa önü kesilmeli mi?

İnsanlar ne kadar alıngan, ne kadar kendisinden kuşku duyuyormuş benim haberim yokmuş. Kişileştirmeden yazmaya çalışan biri olarak nedendir bilinmez toplumun geniş kesimini ilgilendiren yazıların sonunda insanların tutumları değişiyor.

Yazı yazarken kişilere zarar gelsin istemem. Fakat genel olarak eksikleri yazarım. Eksiklikler varsa gücenende gücenir. 

Eksiği kusuru varsa insan kusurunu düzeltir. Hem kusurunu bilip hem de yazıdan ötürü yazara baskı kurmak okumuş insanlara yakışmaz.

Gerçekten yazılan yazıların kişilerle alakası yok. Fakat öyle olmuşuz ki, insanlar yapıyorlar kötülükleri, kanunları uygulamıyorlar, karşısındakini azaplardan azap beğendiriyorlar. İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşit diyenlerin özellikle haksız uygulamalarını yadırgıyorum.

Bunlar olurken gönül işlerini anlatan yazılar mı yazalım? Yazmanın ana gayesi toplumu iyiye yöneltmeye az da olsa katkı sunmaktır.

Hayatın içinden yazdığım için kimseyle münakaşaya girmem. Eğer yazılarımızın içeriğinde okuyan kişinin veya kişilerin yaralarına tuz basıyorsa o zaman beni sorgulamayacak. Kendini sorgulayacak. Kişinin önce kendini hesaba çekmesi gerekir.

Yazının içeriğini birilerini hedefe oturtarak yazmam. Çizgim bellidir. Kim olursa olsun takdire şayan yönü varsa yazarım. Çalışmalarda aksayan yön varsa yazarım. Toplumu ilgilendiren hassas konuları yazarım. Saladaki saatlere uyulması gibi toplumun büyük kesimini ilgilendiriyor.. Saat kaç denmişse cenaze namazı o vakitte kılınmalıdır.

Toplumun aksayan yönlerini dile getirmek çok önemlidir. Yönetici atamalarında ki mağduriyetleri yazdık. Hala da yönetici atamalarının sağlıklı olmadığını konuşmuyor muyuz? Tercih zamanlarında tercih ettirmemek için aranan yok mu?

Sen falan kurumu tercih etmişsin. Orayı falan kişi tercih edecek sen tercihini değiştir denmiyor mu? Tercih yapan idareci adayının zorla istemediği kurumu tercih ettirilmesi kul hakkıdır yazısı haksızlık mı?

Tüm işlemlerde yasalara uygun davranılmalıdır diye yazınca neden insanlar öfkeleniyor? İster namaz kılan biri olsun, isterse namazı kılmasın resmi işlemlerde devletimizin koyduğu kuralları uygulamayan kişinin halk gözünde itibarı aynıdır.

Burada bir incelik daha var. Namaz kılan kişilerin yasaları mükemmel uygulamasını bekleriz. Bu konuyu hep bekleriz ve bekliyoruz. Örneğin ilahiyat fakültesi mezunu yöneticilerden beklemediğiniz uygulamalarla karşılaşırsınız.

Haksızlık yapmayacak kişiler olarak görülürler. Kendileriyle çalıştığınızda ne kadar desiseler içinde olduklarını yaşarsınız. Hakkaniyeti tutmasını beklersiniz. Kriz dönemlerinde el atmasını beklersiniz. Telefonu kapalı olur. Birinci derecede çalışma arkadaşı olmanıza rağmen sizin aleyhinize uygulamalar yapar.

İlahiyat menşeli çok dürüst arkadaşlarımda var. Fakat yönetim konusunda çok başarılı olduklarını hiç düşünmedim. İlk fikrimde budur, son fikrim de genel manada.  Yönetim kadrosundaki kişilerin öğretmenlerine yakın durmaları gerektiğini söylemeden edemeyeceğim.

Üst yöneticilerimiz de yazılardan çok alınıyorlar. Yazın bürokrat arkadaşım yakınıyla ziyaret etti. İkimizin de ortak arkadaşımız olan birisi benim konuşmamdan dolayı kendisine hakkımda sitemde bulunmuş.

Bürokrat arkadaşıma dedim ki, hakkı, doğruyu söylemek suç mu diye sordum. Kendisi de dedi ki aslında hocam senin yaptığın doğru ama işte bunu bildiğimiz halde sen gibi olamıyoruz dedi.

Doğru söylemek erdemdir. Vefalı olmak iki kat erdemliliktir. Yönetim birimindeki büyüklerimizden talebimiz her zaman ki gibi kanunlar ne emrediyorsa odur.

Doğruları konuşan kalmadı diye şikâyetçi olan biziz.

Toplum böyle değildi diyen biziz.

Dedikodu günahtır diyen biziz.

Eleştirdiklerimizin içindeki işlerin en alasını yapan da biziz.