Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yazsam Roman Olur

Yazsam Roman Olur
 

Dostlar fırsat buldukça daha doğrusu beni yakaladıkça soruyorlar ”Neden yazmıyorsun?” diye. Damdan düşer gibi gelen bu soru karşısında afallayan fakir ilkin ne diyeceğini bilemiyor haliyle. Sonra sonra yani birkaç saniye süren şaşkınlık döneminden sonra bir cevap vermesi gerektiğine kanaat ettiğinden olsa gerek “kem küm” soslu bir cevap vermeye çalışıyor. Tabi cevap içinde “kem küm”lerin sayısı fazla olunca karşı taraf bu cevaptan bir şey anlamıyor.

Hal böyle olunca maruzatımızı bildiren uzunca bir risale yazmamız elzem oluyor. Bundan kurtuluş yok. zaten yazmasak soru yağmurlarıyla ıslana ıslana sinüzitim azacak vesselam. İyisimi bir an önce dört başı mamur bir risale döşenerek dost düşman herkese “yıkılmadım ayaktayım lakin işim var, bitince geleceğim” minvalinde bir cevap yetiştirelim. Öyle ki sıcaklara rağmen bilgisayar başında sırılsıklam oturmayı başarabilen dostlarımız da yokluğumuzdan alınmasın, suskunluğumuzdan darılmasın.
 
Girizgahı yaparken aslında cevap vermeye başlamış bulundum. Gördüğünüz gibi araştırmacı ve şaşırtmacı yazarınız laf arasına cevap anahtarı bile yerleştiriyor. Şimdi üst paragrafa dönüp cevabı –ben söylemeden–   bulmaya çalışan cevval okurlarımız da olabilir tabi. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunduğuna göre o arkadaşlara sağlam raporu vermekten başka bir şey yapamayız. Üstteki paragrafa bakmaya üşenen ve hala benim yazmamı bekleyenler ise üzülmesin yazıyorum: Sıcaklar!
 
Evet, kimilerinizin de tahmin ettiği üzere sıcaklardan kaynaklanan bir tembellik hali söz konusu bende. Yekten tembellik demek biraz haksızlık olacak ama fazla da kıvırtmaya gerek yok. Sıcak havada havayla birlikte genleşen bedenim her ne hikmetse kıyafetlerin içine sığmıyor. Hadi diyelim ki uzun süredir muzdarip olduğum bel fıtığından dolayı yattığım için kilo aldım da pantolona sığmıyorum. Ya pijamaya ne demeli. Benden iki tane daha olsa içine sığabilecekken sırf bu sıcaklar yüzünden ben bir başıma bile sığmıyorum azizim. Dedim ya, havayla birlikte bedenim de genleşiyor.
 
Bir diğer sebep yine yaz tatiline çıkan sivriler efendim. Evet, evet. Sivrisinekler. Malum bu hayvancıklar (isteyen haşarat diyebilir) kışın ortalıktan kaybolup yaz tatili başlar başlamaz ortaya çıkarlar. Tahminimce ekseriyeti ilk, orta ve yüksek öğrenim kurumlarında baya bildiğin öğrenci. Okul tatil olur olmaz nerde çayır çimen var oraya hücum ediyorlar. Bizim evin dört bir yanı çayır çimen olduğundan bizim burada bolca tatilci sivrisinek var. E tabi bunlar denize girip güneşlenmiyor. Kan emiyorlar kan! Benceğiz masa başına oturup hareketsiz kaldığı anda bacaklarımı sulu götürüp susuz getiriyorlar. Ondan sonra gören selülit var sanıyor!
 
Sebeplerimizden bir diğeri de vakit darlığı efendim. Malum yaz ayları günler uzun ve sıcak, akşamlar kısa ve uykusuz geçiyor. İşte bu uzun ve sıcak günlerde insan olduğumuzdan olsa gerek baya bir yoruluyor ve bunalıyoruz. Eve kendimizi zar zor atıyoruz. Hatta kimi zaman ev içinde sürünerek geziniyoruz. Malum bu fakir genleşmiş haliyle kapılardan bile zor sığıyor. İşte bu ahval ve şerait içindeyken masa başına kadar gelmek öyle zor, öyle zor geliyor ki anlatamam. Anlatabilsem de inanmazsınız. Hadi masa başına geldim diyelim. Yazmak için parmaklarımızın şakır şakır hareket etmesi gerekiyor. Nerde o derman? Nerde o enerji?
 
Bir de fıtığımızı küstürmemek için fazla uzun oturmamaya gayret edişimiz var ki yukarıda saydığımız sebeplere tuz biber oluyor zaten. Ancak tüm bunlara rağmen zaman zaman şiir yazdığımız oluyor. Şimdilik onları yayınlamayı düşünmediğimizden harekete geçmiyoruz. Yazı olursa zaten anında (bakın bunu şimdi yazdım ve yayınlıyorum, inanmazsanız bana sorun) yayına veriyoruz ki dostlarla hasret giderelim, düşmanları da çatlatalım. Hoş, öyle pek düşmanımız var diyemeyiz, ama içinden olan varsa da yapacak bir şey yok, çatlatacağız.
 
Daha söyleyeceklerim var da serin bir akşamüstünü beklesek iyi olacak.

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

Denizli/ 21 Haziran 2012

Twitter.com/murathacioglu

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..