Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '08

 
Kategori
Beslenme
 

Yemek buldun ye, dayak buldun kaç

Yemek buldun ye, dayak buldun kaç
 

Önceleri yer sofrasında yemek yerdik. Önce sofra bezi yayılır üzerine yörelere göre değişen ya sini ya da tahtadan bir sini konarak ilk aşama tamalanırdı. Annemiz yemeği pişirerek görevini yapmış bir konutan edasında kızlarının sofrayı kurmasını denetlerdi inceden inceden.
Öyle hepimize bir tabak nerede ortaya kocaman bir çukur tabak içinde sıcacık bir tarhana çorbası etrafında çoğu tahta kaşık ve özenerek evimizde olmasını arzuladığımız o metal kaşıklar. ekmeği alırsın Anadolu usulü belim belim belersin. Herkesin önüne bir parça ekmek koyarsın. Ekmeğin burun tarafını ne çok severdik öyle. çok rağbet gördüğü için artık sıraya binmişti ekmeğin burnunun yenmesi. Sabırla sıramızı beklerdik.

Sıcacık anne yüreği kokulu çorba sonrası sıra gelirdi ara sıcaklara! şakaaa Ya bol soğanlı patates yemeği mis kokulu , ya da annemin coşarak elceğizi ile yaptığı o bulgurlu sulu köftesi. Yanında da bol cücüklü iki iri soğan.
Babam şöyle yumruğunu sıkıca tutatak soğana öyle vururdu ki cücük içinden fırlardı. Yumrukla ezilen soğanın tadı bıçak değmiş soğana beş basar hep söylerim.
Yine bir kuraldı bizde sofraya birlikte oturur, birlikte kalkardık. Arasıra coşar radyodan yayılan müziğin ritmine kendimizi kaptırır isek annem gözlerini diker üstümüze kızarak "Bismillah" yerine değil mi bu diye neşemizi anında keserdi.
Ne konursa konsun sofraya, seçme gibi bir lüksümüz hiç olmadı. Ablam yemeğin soğanını biberini tabağın kıyısına ayırırdı. Hep sorun olurdu bu. bana kalsa yemeğin en tatlı yeridir soğanı ve biberi.

Çocuklarıma da ailemden aldığım yemek seçmeme, bulduğun yemeğe şükretme gibi güzel meziyetleri vermeğe çalıştım.
Benim sevgili Sea paşam sebze yemeklerini pek fazla sevmezdi nedense ama hiç sesini çıkarmadan yerdi. "annecim kusura bakma sen ıspanak sevmezsin ama ne yapayım ıspanakta yemek gerek deyince; "anne sen hiç üzülme ben çiğnemeden yutuyorum" demişti hiç unutmam.
Daha sonra İzmir dışında okuduğu zamanlarda ara tatillerde yanımıza gelince o sevmediği yemekleri bile keyifle yediğini görünce şaşırmıştım. Bunun üzerine oğlum; "anne bir tabak yemeğin sofraya konmasının ne kadar zor olduğunu senden uzakta olduğum zamanlarda öğrendim, eline sağlık anam" diyerek beni mutlu etmişti.

Çoktandır görüşmedik benim kara gözlü oğlumla sıkça telefonlaşarak hasret gideriyoruz. Son telefon görüşmesinde sevgili gelinimin mutfakta yemek yaptığını söyledi oğlum. E e kaynana damarım tutuverdi "ne pişiriyor kızım dedim. Oğlum senin yemeğinden yapıyor anne dedi. Amanın nasıl bir havaya girdim bilemezsiniz. Düşündüm benim favori yemeklerimi ama yinede sordum "hangisi oğlumcum söyle hadi "diye kikirdedim.
"Allah ne verdi ise yemeği annem" dedi.
Şimdilerde pek çok çocuğumuz yemek beğenmez oldu. Kıyamıyoruz çocuklarımıza ne isterlerse onu pişirmeye çalışıyoruz. Biz yapmasak büyüklerimiz aman da aman ben oğluma hemen patates kızartırım, makarna yaparım diye çıkıveriyorlar ortaya.
Nerden nerelere...çocuklarımıza yemek seçmemeği, şükretmeyi ve tüm nimetleri sevmeyi öğretmeliyiz.
Kaynaklar kurumada, bir gün pirinç bir gün mercimek... çiftçiler susuzluktan şikayetçi haydi suyu buldular bu kez ürünlerini gerçek değerinden çok daha düşük değerlerde satmakta, olmadı denize dökmekte ya da hayvanların önüne yem niyetine koymakta.
Kelebeğim çağırdı eşi bir haftalığına yokmuş, beraber kalalım hasret giderelim dedi. Eve geldiğimde yemek kokusu duymak istiyorum. Bana çorba pişir anne. Yoğurt çorbası patatesli mercimek çorbanı özledim dedi.
Anne kalbi dayanır mı? Sanki izmirde kalmamış gibi sebze bile götürüyorum.
Rahmetli babam bize gezmeeğe gelir iken evinde ne varsa yarısını getirirdi. iki domates salatalık, elma, soğan.. canım babam seni şimdi daha iyi anlıyorum.
Sevgi ile kalın efendim

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..