Yemek içmek uyumak!

İnsanı insan yapan özellikler var. Öne çıkanları ve olması gerekenleri herkes bilir. Önemli olan olmaması gerekenlerdir.

Olması gereken özellikler kaybolduğunda geriye ne kalıyor?

Yemek, içmek, uyumak…

Yemek, içmek, uyumak düşünme özelliğine sahip olmayan canlılarında yaptığı iştir.

Toplum olarak çok fazla önem verdiğimiz davranışlarımız da vardır. Gelecek olan övgülere ve eleştirilere çok önem vermek gibi. Kendimizi öne çıkarmanın gayretinde olmak, başkalarının peşinden sürüklenmek gibi.

Kısacası meraklıyız. Çevremizde var olan insanların yaşam ve davranışları ile yakından ilgiliyiz çoğu kez. Başkalarını bir şekilde gözetlemek huyumuz çok fazla. Kendi davranışlarımızı mercek altına alıp irdelemek yerine diğerlerinin yaşam tarzını ve davranışlarını irdelemeyi severiz her nedense.

Oysaki bunlar zaaftır, eksikliktir.

Toplumda yaşayan bireylere düşen önemli görevler vardır. Hem kendilerine, hem ailelerine, hem çevrelerine karşı sorumlulukları vardır. Uyulması gereken sorumluluklar göz ardı edildiğinde sorunlar yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.

Bireyin, değişen dünya ve çevre koşullarına uygun olarak kendisinde, çevresinde, bulunduğu ortamda, dünyada oluşacak değişimleri iyi yönde kanalize etmesini bilmesi gerekir.

Hata yapmamalıdır. Hata yandaşlık demektir, hatayı çok fazla yapan boynunu doğrultmakta zorluk çeker. Başkaları tarafından yönlendirilir.

Kendi adına karar veremeyenler başkalarının vereceği karara katılmak durumunda kalırlar. Bu ise kişiliğin zayıflaması ve bir yerde sözde kalması anlamına gelir.

Kişiliksiz, sözü dinlenmeyen, silik bir yaşamdır artık onu bekleyen. Bu duruma düşmemek için kendi aklını kullanması doğru olandır.

İktidarlarca yönlendirilenler makbuldür. İçinde bulunduğu durumdan memnun olmayanlar ise istenmeyendir. Demokrasinin tarih boyunca izlediği gelişim ve bu bağlamda elde edilenler incelendiğinde kazanımların iktidarlar tarafından sağlanmadığı görülecektir.

Elde edilen demokratik ve insan hakları bağlamındaki kazanımlar mücadele etmesini bilen ve haklı isteklerini dile getirenler tarafından elde edilmiştir.

Haklı olduğu davayı savunmaktan uzak yandaşlığa soyunmuş, çıkarcı, üçkâğıtçı takımından demokratik kazanımların elde edilmesi için mücadele etmesi zaten beklenemez.

Muhalefet demokrasinin vazgeçilmezidir. Muhalefetsiz bir demokrasiden söz etmek olanaksızdır. Muhalefet edenlerin ötekileştirilmesi, bu konuda adaletin zaafa uğraması, yapılan eleştirilere tahammül edilmemesi, yargının siyasallaşması kabul edilebilir bir yaklaşım olamaz.