Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Yeni Anayasa Demokrasi Şölenine dönüşmelidir!

Yeni Anayasa Demokrasi Şölenine dönüşmelidir!
 

Türkiye’nin adeta  yeniden kurulduğu günleri yaşıyoruz. Çünkü Türkiye Anayasasını tamamıyla değiştirmek üzer çaba içerisinde. Bu sefer ki bir araya gelme çabası son derece ciddi.

TBMM deki ve Meclis dışındaki partiler, sivil toplum kuruluşları ve ekseri vatandaşlarımız mevcut Anayasamızın köklü bir değişikliğe ihtiyacı olduğuna inanıyor.

Tarihimizde ilk defa “tepeden bir lütuf” olarak değil de tabandan milletin isteklerine göre bir Anayasa yapmanın arifesindeyiz.

Cumhurbaşkanımızın bu nedenle TBMM açış konuşmasında “Yeni Anayasanın sadece milletin mührünü taşıması gerektiği” uyarısı son derece önemli.

Üstelik Hükümet de bu sefer 2007 yılındaki Anayasa değiştirme çalışmasındaki hatalı usul ve üsluptan dersini almış görünüyor. Bu nedenle politik tartışmalara kurban edilemeyen bir Anayasa değişiklik süreci olması için azami derecede hasiyet gösteriyor.

Cumhurbaşkanının, Hükümetin ve Muhalefetin yeni Anayaysa bakışı ve kendi hasiyetlerini açıkça ortaya komaları yanında kısır politik çekişmelerden uzak duran tavırları ümit veriyor.  

Bir çok akademisyen yeni Anayasa hakkında ufuk açıcı fikirlerini cesurca söylemeye başlamaları da umut verici.

 Ayrıca bazı sivil toplum kuruluşlarının yeni Anayasadan beklentilerini ve taşıması gereken özellikleri raporlar halinde TBMM Başkanlığına sunduklarını biliyoruz.

 TBMM Başkanı her türlü iletişim vasıtasını kullanarak her bir vatandaşın fikrini almaya çalışıyor.

Anayasa sadece TBMM ye bırakılamayacak kadar önemlidir, çünkü partiler arası uzlaşmadan ziyade toplumsal bir sözleşmenin ürünü olması gerekir.

Hele hele ülkemizde TBMM oluşumunun demokratik usulle değil “lider ataması” ile gerçekleştiği olgusu karşısında TBMM iradesinin aslında 550 milletvekilinin değil dört liderin iradesi olması gerçeği karşısında Anayasa yapım sürecine sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşın katkısının sağlanmasının önemi ortadadır.

 Güney Afrika 1948-1990 yılları arası ırksal ayırıma dayanan bir rejimle yönetildi. Nüfusun yüzde on eşini oluşturan beyazlar yönetimi elinde bulundururken siyahların siyasi ve medeni hiçbir hakkı yoktu.1990 yılında Mandela ile başlayan süreçte Güney Afrika çağdışı rejime son vermek için yeni bir Anayasa yazmaya koyuldu.1990-1997 arasındaki bu süreçte halkın 2 milyon önerge ile katıldığı bir demokrasi şölenine dönüşü. Anayasayı büyük ölçüde akademisyenler, hukukçular, resmi kurumlar değil sivil toplum kuruluşları yazdı.

 Biz de böyle yapmalıyız.

Yeni Anayasa süreci bir demokrasi şöleni gibi yaşanmalı bütün halk bütün sivil toplum kuruluşları bu şölene katılmalıdır.

Bu görevlerini yerine getiren sivil kuruluşlar var.

 Beni endişelendiren sivil toplum kuruluşlarının sessizliği.

Ülkenin her ilinde faaliyet gösteren Ticaret Odası’ndan  Sanayi Odası’na Derneklerden Vakıflara Ziraat Odalarından Esnaf Odalarından Sendikalara kadar yeni Anayasa hakkında ne düşündükleri önemlidir.

Nasıl bir Türkiye özledikleri kendi açılarından taleplerini iki satır yazarak Hükümete ve TBMM ye ulaştırmaları ve yeni Türkiye’ye katkıda bulunmaları doğru olacaktır.

Anayasa yazımı için acele etmenin hiç bir faydası yok. Önemli olan hız değil milletin katılımı, halkın içine sinmesi, vatandaşın imzasıdır.

Güney Afrikanın 20 yıl önce başardığı "Demokrasi şöleni" gibi Anayasa yazımını biz de başarabiliriz.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..