- Kategori
- Deneme
Yeni evrim süreci
80’li yılların dünyadaki söylemi ve coşkusu 2000’li yılların başıyla birlikte geri gelmeyecek şekilde silindi. Demografik göstergelerin hızla büyümesiyle makineleşmenin getirdiği elektronik iletkenlik dalgası söylemleri bertaraf ederken yeni sürece girilmiş oldu. Emek gücünün sermaye karşısında kendisini savunmasında ki zorluklarla beraber sosyal devletler bile sıkıntıya girdi.
Bugün en çağdaş toplumlarda bile “sosyal plan” adı altında fabrikalar kapanıyor ve binlerce işçi bir, iki yıl sosyal yardım hakkını kullandıktan sonra yılların emeğini vermemişçesine unutulup yok oluyor.
Bazı ülkelerde sosyal yardımların giderek kısılması ve %25‘e varan kesintiler artık dünya dengelerinin pek parlak olamayacağının verisini önümüze sunuyor. Gün geçtikçe manevra alanı daralıyor ve gayri meşru zeminler de yaşam savaşı seçenekten öte kesin bir çözüm gibi kabul görüyor. Kolektif uyumdan yoksun dağınık yaşamı yaratmış olmakla beraber, insanlar gezerken hür gibi görünseler de çok daha bağımlı tek kutumun düzeneğinde soluyor.
Az gelişmişliğin, siyasal söylemlerle birlikte sosyal politikaların içerisinde olamaması yönetimsel zafiyetleri ortaya çıkardığı gibi, mahkûm bir hayatı kaçınılmaz kılıyor. Özellikle Türkiye’de 2007 yılıyla birlikte insanlar bankalara çalışır hale geldi, kredilerin aşağılara çekilmesi oto alımını cazibe merkezi haline getirmiş oldu. Sürekli borçlanma yöntemiyle mal edinme yöntemi zaten yeni evrim sürecinin somutlaşan göstergesi olarak kabul görmekte.
İnsan hep çalışacak ama kendine değil, konuta, arabaya ödeyecek, sonuç itibariyle “bankaların fahri personeli” konumunda duracak. Bildik bir görüş ama önemli; “ tekâmül eden temayül” dür, ama insanları borçlanmaya çeken güç adına. (hesaplanamayan tekâmül)
İnsanların son yıllarda kadrolu veya devamlılığı az olan iş kaygılarından ötürü, marketler zincirine, ecza depolarına, güvenlik elemanlığı kurslarına yönelimleri giderek artmaktadır.
Bu görünümün iki farklı durumu önümüze sermekte, birincisi sanayi kollarında ki tıkanıklık ve üretim alanlarının belirli yerlere katalize edilmeyle belirli ticari grupları zengin etme patronajı, ikincisi Türkiye’de hizmet sektöründe çok daha kolay iş bulunduğu gibi, sektörün hızla büyümesiyle çalışmak isteyenlerin ileride daha güzel bir iş durumu için ön ayak olabilme istemidir. Özellikle son 5 yıldır “market açılma rekoruna” doğru gidilmekte bu gerçek insanları aynı zamanda farklı alternatif işlere de çekmekte.
Anketçilik, pazarlama firmaları, mümessillik ve özel işletme personelliği (her türlüsü) sanayi ve kamu çalışanlarına göre çok daha büyük istihdam sağlıyor ki geçicide olsa. Küçük cafeler ve düşük maliyetli alternatif restoranlar da hayatı idame etmek adına önemli bir yer tutmakta.
Parasal olarak baktığımızda hizmet sektöründe ki rakamlar düşük belki, ama başka somut istihdamı arttırabilecek işlerin gerçekleştirebilmesi olanaklı olabilse de olduğu söylenemez. “Bir meşguliyetim” var bilincinde ki bir anlayışla insan patronaj sisteme bulaşmadan yaşamanın tadına varmalı ve mücadele etmelidir.
Kara zamanda al yanaklı bir gül görme umuduyla
Her şeye rağmen büyük bir aşkla devam!