Yeni Modernlik yaklaşımı, kapsayıcılık 21. yüzyılın yükselen değeridir..

"Peygamberlerin doğduğu topraklarda hükmü yoktur"

Merkezi İstanbul'da olan bir dairenin Avrupa'da Viyana'ya, Mısır'a, Türki Cumhuriyetlerine, Basra'ya, Yemen'e kadar uzanan bir bölge yedi binyıl geçmişte, bir o kadar da gelecekte mirasçısı olduğumuz Osmanlı ve yeni genç yüzümüz Türkiye Cumhuriyeti'nin "Kapsayıcılık" enerjisi ve çemberi içindedir.

Bu birileri tarafından bize verilen, tanımlanan bir görev değildir. Dışarıdan bakan her gözün Türk olsun olmasın, anlayabildiği görebildiği bir şeydir.

Bu nedenle çevremizde olan yangınlar, çatışmalar ve enerji düşüşleri bizim ilgi alanımız içindedir. Bosna'da yüzyıllardır Bosna'lının beklediği, aşkla sevdiği enerji ve bizimle kucaklaşma isteğinin nedeni budur.

Bu incelemesi çok uzun sürebilecek yarım kalmış bir görevin evren tarafından İstanbul başkentine bir kez daha tanımlanması ve uygulanmasıdır. Adaletin ve diplomasinin uygulanışında -şikayet etmemiz gereken onca şey varken- büyük bir ulus imparatorluk davranışı göstermemiz bundandır.

Bugün lider kadroların vizyon diye sunduğu ümmetçilik, arapçılık ve daha düşük enerjili toplumlarla bir arada olma tezlerini biz yüzyıllardan buyana çoktan çözmüşüz ve geçmişiz. Bugün büyük hedefler gibi gösterilen inanç kardeşliği kavramının yerine biz çoktan coğrafi kapsayıcılık ve büyük düşünme kavramını koymuşuz. Bu nedenle bugün geçici görevle işbaşında bulunan kadrolar bunu anlamazlar ise bu coğrafyanın sağduyusu onları gereken yerlere geri gönderecektir.

Yine aynı şekilde bu çemberin herhangi bir yerinde olabilecek her şey bizim askeri, siyasi ve insani alanımız ve ilgimiz içindedir. Düşük enerjili ulusların ihanetleri gerekçe gösterilerek bu tanımlı görevlerden uzak durmamız yangını artıracaktır. Güneyimizden uzak durma kararının bugün yarattığı zaafiyetler ve geldiği nokta ortadadır. Bu nedenle zaten içinde olduğumuz bir enerji alanından gözlerimizi kapatarak uzak duramayız.

Burada söz konusu olan şey tanımlanmış ve tanımlanabilecek en büyük kurucu uluslar ve coğrafyadan biri olan Anadolu ve Türklerin gücünden geleceğinden emin olmaları ve güven duymaları gerekir. Bu gün ihtiyacı olan şey budur. Gücünden emin olmak ve güven duymak.

Olabilecek bir savaşın bütün teknik detaylarını çözebilecek birikimi olmasına rağmen sorunlarını barışçı yolları dayatarak çözen çok az sayıda ulustan biriyiz. Bunu bilerek, zaten gönderilen askerin savaş amaçlı olmayacağını herkes anlamalıdır. Oraya gitmemek düşüncemizden, rüyalarımızdan bile geçemez, geçmemelidir. Biz zaten oradayız ve orasıyız. Nasıl ki Bosna'da isek, aynı zamanda oradayız.

Küçük hesaplı bugünü kurtarmayı amaçlayan düşüncelerle oralarda değiliz. Bedeli önceden düşünülmüş ve inancı oluşmuş bir yeni gelecek içinde büyük ve hakim bir enerjiyiz. Yönetim, diplomasi ve adalet kavramlarının en iç ve en dış oluş çemberlerinin bir kaç büyük temsilcisinden biriyiz. İnanmayanlar arşivler dolusu tecrübelere, belgelere ve destanlara baksınlar.

Biz kapsayıcılığımızın getireceği tecrübe çizgimizde savaş veya barış diye bir seçim yapmayız. Bu hesap, büyük coğrafyaların yapacağı türden hesaplar değildir. Biz gereğini, gerektiği zaman bütün ihtimalleri ile yapmayı şuur haline getirmiş, tarihin en son düzenli savaşın destanını bütün asalet, adalet ve gereklilikleri ile otuz ağustosta ilan etmiş ulusuz.

O şuur bir yere gitmemiş dinamizmi, teknolojisi ve akılcılığı ile yine hasta Avrupa'nın, ve son döneminde enerjisinde dağınıklık görünen Amerika'nın dağıttıklarını toplayarak yeni tecrübeler ve dinamizmler edinmiştir.

Bu nedenlerle gidilen her yerden adalet, hoşgörü ve tecrübelerimizle evrenin bir kez daha dinamiklerinin en hızlı hareket ettiği coğrafyasının öncüsüyüz.

Sonsöz: Gidilmeye karşı oluşan destek ve karşı çıkışlar. Bu büyük pencereden bir kez daha bakılarak değerlendirilmelidir. Kapsayıcılığı yüzyıllardır en derin felsefi anlamı ile uygulamış ulusumuz bugün bunun yükselen değer olmasının en önemli aktörüdür.

www.kamca.net
www.kamca.org
http://groups.yahoo.com/group/2050-Turkiye_Vizyonu/