Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '07

     
    Kategori
    Bilim
     

    Yeni nesil eğitim

    Okul kavramı bilgi ile eşdeğerdir. Temel bilimlerin öğretildiği ve yaşamı algılamamızda bize yardımcı olacak eğitimin verildiği mekan olarak adlandırdığımız okul artık giderek önem kazanan bir niteliği ön plana çıkarmada başarısız olmaktadır: Soru sorma ve cevap bulma becerisi.

    18. yy. ve onu izleyen endüstri devrimi boyunca toplumsal eğitim büyük bir önem kazanmıştır. O zamanki koşullarda bilgiye ulaşmanın bugüne kıyasla daha zor olduğu düşünülecek olursa bütün bilgilerin tek bir noktada biriktirilip oradan topluma ulaştırılması zorunluluğu kaçınılmazdır. Temel amaç ise insanları daha rasyonel bir düşünce sistemine alıştırmak ve toplumu daha ileri seviyelere götürme potansiyeline sahip olan insanların beyinleri için gereken blgi hammadesini sağlamaktır. Bunun için birikimli bir şekilde toplanmış tüm bilgi kaynakları seviyelere ayrılarak insanlara sunulmuştur.

    Ne var ki zamanımızda bilgiye ulaşmak bir sorun olmaktan çıktığı gibi kaynakların standartlaşması beraberinde bilginin kalitesini de yükseltmiştir. Artık insanlar aradıkları şeylere daha kolay ulaşabildikleri için kaynağa gitmek yerine kaynağı kendilerine getirebilme lüksüne sahiptirler. Böylelikle "göstermek" ve "haberdar etmek" eğitilme ihtiyacını karşılamakta yetersiz kaldığı için insanlar nasıl ve neden gibi soru işaretlerini oratadan kaldırmaya yönelmiştir.

    Bu sebeple okulun artık bir bilgi deposu olmaktan çok farklı bir görev üstlenmesi gerekmektedir. Öğretmenliğin yerini sadece öğrenileni aktarmak vasfıyla yüklenmiş kişiler grubundan çok yol gösteren, rehber veya danışman sıfatıyla anılabilen bir yapıya dönüşmeleri gerekmektedir. Eğitimi ölçme sistemi ise öğrenen kişinin soru sorma ve sorduğu sorulara cevap bulma yeteneği, azmi ve isteği doğrultusunda derecelendirilmelidir. Öğrencinin başarısı interaktif veya aktif ortamda gerçekleştirdiği projelerle belli olacaktır. Bu durum hem nesillerdir süren kopya ve taklit mantığını ortadan kaldıracağı gibi yaratıcılığı ve öğrenmeyi öğrenmek dediğimiz klişeyi destekleyerek kalıplaşmış düşünce sistemini dogmatik kılacaktır. Öyle ki, bundan 50 ( Türkiye ve türevleri için 100+ ) yıl sonra evimizin salonunda interaktif bir seminere veya tartışmaya katılabileceğimizi, belki de bunu bizim yapacağımızı düşünürsek, okulların da buna ayak uydurmak için nasıl bir dönüşüm geçireceğini tahmin edebiliriz.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 374
    Kayıt tarihi
    : 26.09.07
     
     

    16/05/1981 doğumluyum. Lisans Endüstri Mühendisliği - Başkent Üni. Yüksek Lisans MBA- İstanbul Üni. ..