Yeni Osmanlıcılık yine hortladı

Son zamanlarda Yeni Osmanlıcılık yeniden türedi. Aslında ben bunu Atatürk’ün kurduğu demokratik laik cumhuriyeti hazmedemeyenlerin toplumda bir Osmanlı özlemi yaratma çabası olarak görüyorum. Osmanlı o kadar mükemmel olsa idi 400 yılda kurulan ve gelişen devletin 200 yılda çöküp gitmesinin izahı nedir. Osmanlı yarattığı kendi içine kapalı düzende çağın gerisinde kalmış fetihlere dayalı bir ganimet ve haraç devletinden öteye gidememiştir. Bunun için dini de bir güdüleme aracı olarak kullanmıştır.

Osmanlı Padişahları cihan hakimiyeti uğruna Anadolu insanlarını Viyana önlerine, Kafkaslara, Mısır’a ve Yemen’e kadar koşturmuştur. Ne işimiz vardı bizim oralarda. Sonunda gene Anadolu’ya ana vatana dönmedik mi. Oğlumun sınıf arkadaşlarının ailelerine gitmiştik üç aileydik. Oğlumun arkadaşının babası: Atatürk çok abartılıyor çocuklara durmadan Atatürk’ün her şeyi öğretiliyor, oysa Atatürk’te Fatih gibi Yavuz gibi bir Türk büyüğüdür demesin mi. Bakınız Ali Bey dedim doğrusu bu sözlerinizi yadırgadım. Onlar padişahtı, neden biliyor musunuz? Çünkü babaları da padişahtı da ondan. Yoksa bir özellikleri olduğundan değil. Atatürk gibi sıradan bir Türk ailesinin çocuğu olsalardı da, biri İstanbul’u biri Mısır’ı fetih etselerdi görseydik. Tabii ki bir cevap veremedi orası muhakkak demekle yetindi.

Osmanlı bir haraç ve ganimet devleti idi. Osmanlının dillere destan hoşgörüsünü de ben buna bağlıyorum çünkü Müslüman’dan haraç alınmaz. Fatih’in İstanbul’u fetih etmesinin gerçek nedeninin Katolik Dünya’ya karşı Ortodoksları egemenliği ve himayesine almak ve doğu Roma’nın mirasına konmak olduğunu düşünüyorum. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fetih etmesinin arkasında yatan gerçeğin de Mısır’ın zenginliklerinden ziyade Hadim’ül Harameyn yani kutsal toprakların hizmetkarı ve Halifelik sıfatlarını da alarak Cihan Hükümdarlığı yanına birde uhrevi paye edinmek arzusu olduğunu düşünüyorum. Zaten aldım verdim ben seni yendim yöntemiyle Halife olmanın dinen mantığı nedir acaba. Dört Halife seçimle işbaşına gelmemiş midir.

Ve karışısına çıkan kolay lokmaları yutarak 400 yılda üç kıtaya yayılan İmparatorluk Avusturya, Rusya ve İran gibi güçlü devletleri aşamamış. Çağın da değişimine ayak uyduramayarak 200 yılda dağılıp gitmiştir. Hayatta kalabilmek için yaptığı çağdaşlaşma çabaları da bir sonuç vermemiştir.

İşte işin özü budur.         

Ahmet Elden