Yeni Transferler

Fenerbahçe’de alternatifi olmadığı düşünülen 2 oyuncu vardı. Birisi Gökhan Gönül diğeri ise Volkan Demirel. Manisaspor maçında gördük ki artık her ikisinin de iyi bir alternatifi mevcut, hatta daha da ileri gitmek gerekirse Mert Günok’un Volkan’dan daha iyi ve yetenekli olduğunu söylemek mümkündür.

Müslimoviç’in attığı gol ile Isaac’ın atamadığının arasında pozisyon olarak ne fark vardı? Kalecilerin vuruş sırasında bulundukları nokta her şeyi özetliyor aslında.

Fenerbahçe böylelikle ihtiyacı olan mevkilere yeni transferler yapmış gibi oldu. Altyapıya son yıllarda yapılan yatırım meyvesini vermeye başladı.

Aykut Kocaman’ın gerek genç Okan’ı cesurca sahaya sürmesi, gerekse de ikinci yarıda yaptığı Stoch-Dia, Topuz-Özer değişiklikleri oldukça yerinde hamlelerdi. Tüm çalışmalara katılmış olmasına rağmen anlaşılmayacak bir şekilde halen hazır olmayan Santos’un yerine oynayan Caner’in defansif özellikleri ve fizik açısından yetersiz kaldığı, Emre’nin geçen seneki performansını mumla arattığını, Mehmet Topuz’un ise geçirdiği sakatlık sonrası halen hazır olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Alex her zamanki gibi skora etki eden isim oldu. İlk goldeki kurnazlığı ve 2. golde Lugano’ya yaptığı servis maçın koparılmasını sağladı. Yani çilingir yine iş başındaydı.

Niang’ın attığı goller klas gollerdi. Ancak maç kopana kadar geçen bölümde hep geriye gelerek top taşımaya çalışması aslında onun görevi değildi.

Stoch’un fizik olarak ve defansif özellikleri açısından eksikleri olduğu görüldü. Yerine sonradan görev alan Dia ise çok süratli ve fizik üstünlüğü olan bir oyuncu olduğunu gösterdi.

İki haftalık milli maç arasında takımın çok iyi çalışmaya ve fizik kondisyonunu yükseltmeye ihtiyacı var. Kayseri deplasmanı çok daha zor geçecektir.

Basında çokça yazılıp çizilen Okan Alkan, gerçekten hızlı, dinamik ve yetenekli bir oyuncu olduğunu ortaya koydu. Sanki Gökhan Gönül’ün küçük versiyonu gibiydi. Gökhan takıma döndüğünde Okan’ın mevkiisi nedeni ile yedek oturacak olması yazık olacaktır. Başka bir mevkinin oyuncusu olsa takıma direk girebilecek iken Gökhan Gönül gibi bir biyonik adamla yarışacak olması onun şanssızlığı. Maçı seyrederken acaba bu Okan sol bek mevkiisinde de oynayabilir mi diye düşündüm. Ya da Gökhan’ın sol bekte oynaması mümkün olabilir mi? Sağ ayaklı Ümit Özat sınırlı kapasitesine rağmen yıllarca o mevkiide oynamadı mı?

Aykut Kocaman diyor ki; “Cristian Baroni benim bu takımda en güvendiğim oyunculardan birisidir”, yine aynı Aykut Kocaman “Bilica çok hırslı bir oyuncu ve takımı için savaşıyor, gerekirse tekmeye kafa sokuyor” diyor. Medyadaki yazarlar ve yorumcular ise bu adamları yerden yere vuruyorlar. Ya Aykut Kocaman hiç anlamıyor futboldan, ya da medyadaki yazar ve yorumcular yabancı oyunculara rahatlıkla verip veriştiriyorlar. Bence sorun (varsa) Cristian veya Bilica’da değil, Bilica’yı geçen sene penaltı noktasını tekmelediği için ve Cristian’ı attığı gol sonrası ağlama hareketi yaptığı için kara listeye alıp en küçük başarısızlıkta günah keçisi olarak ilan eden yazar ve yorumculardadır.

Türkiye’de oynayan bir yabancı oyuncuysan (hele de Brezilya’lıysan) ne kadar canla başla oynasan da , adın çıkmışsa bir kere dokuza, inmez bir daha sekize. Türkiye’deki bütün istatistikleri alt üst eden, 3 sene önce Şampiyonlar Liginde asist kralı olan Alex De Souza bile medyanın bir kesimi tarafından yıllardır acımasızca eleştirilmiyor mu zaten..

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com