Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yeni yıl ve doğum günüm

Hayatta her şey bir süreklilik ve devinim içindedir. Yeni bir yıla daha girdik, bu yılın milletimiz fertlerine sağlık, mutluluk, devletimize, ülkemize huzur, dirlik ve düzenlik getirmesini Allahtan (c.c) niyaz ederim. 

 

Ülkemiz, enternasyonal kültürün bir paydaşı olmakla birlikte, kendine özgü değerlerinin yozlaştırıldığı iddiası ve tehdidi altında kendini her zaman savunma durumunda ve mağdur hissetmiştir. Bu tehdidin emareleri genellikle yılbaşlarında dile getirilirken bu değerlendirmelerin ve yapılan tartışmaların son yıllarda nispeten azaldığını görüyorum. 

Her yıl olduğu gibi, yeni yıldan beklentilerimizin, ümitlerimizi yeşertecek düzeyde gerçekleşmesi için dilek ve temennilerimize uygun bir plan ve program yapmak, hedefe ulaşmak için gerçekleştirilecek yapısal kurguyu şimdiden tayin ve tespit etmek zorundayız. Yılbaşları bu nedenle önemli ve anlamlıdır. 

*** *** *** 

25 Aralık benim doğum günüm. Geçmiş yıllarda, doğum yılı kutlaması hiç yapmadım. İlk kez 25 Aralık akşamı Bursa’ya annemi ziyaret vesilesiyle gittiğimde, 50 yaş günümü annemin huzurunda ve dizi dibinde kutladım, mumlara üfledim, yaş pasta kestim. 

1960 yılının Aralık ayının son on gününde Dünya’ya gelmişim. Doğum günümü annem hatırlamıyor, yapılan değerlendirmelere göre, 20-25 Aralık tarihleri arasında bir günün muhtemel doğum günüm olma ihtimali var. 

Doğduğum yıl, ülkede 27 Mayıs askeri darbesi yapılmıştır. Hükümet boşluğu yaşanmıştır. Hükümet üyeleri tutuklanarak Yassıada'ya gönderilmiştir. Bundan on beş yıl öncesine gidecek olursak, Dünya'da bir büyük savaş sona ermiştir. Biz Ülke olarak Dünya savaşına katılmadık ancak, İkinci Dünya Savaşının bütün Dünya’da, geride bıraktığı yıkımın, ülkemize de olumsuz etkileri olmuştur. 

Her sektörde olduğu gibi, sağlık alanında da, birçok eksiği olan ülkemizin, bu sorunlarını gidermek kolay olmamıştır. Sorunların çözümü uzun yıllara yayılmıştır. 

1950’lı yıllara gelindiğinde, bebek ölüm oranlarının ülkede çok fazla olduğunu biliyoruz, bu oranın beklenen seviyelere indirilememesi sonucunda, ülkemizde binlerce annenin yüreği bu ölümler nedeniyle büyük acılar yaşamıştır. 

Benim annem de, bu annelerden birisidir. Bebek ölümlerinin azaltılmasına yönelik ciddi çalışmalar, 1980’den sonra, -ülkemizin liberal ekonomiye geçişinden sonra olmuştur. 

Devletimizin kıtlık ve yoksullukla mücadele ettiği bu dönemde, ülkenin geri kalmış bir yöresinde, imkânsızlıklar içinde, sevgili annem ve rahmetli babamın sekiz çocukları Dünya’ya gelmiştir. Çileli bir yaşamın ağır şartları altında bizleri besleyip, büyütmeye çalışıp didinirken, diğer taraftan bizleri hayata tutundurmak ve yaşatmak için zorlu bir mücadele örneği vermişlerdir. 

Söz konusu yıllarda, annem ve babamın, toplam sekiz çocuğundan üçü -erkek yavruları- doğumdan sonra ki 60 günlük dönemde vefat etmişlerdir. Bu vefatlardan sonra, büyük bir ruhsal çöküntü yaşamış olduklarını, bize anlattıkları hikâyelerden anlamış bulunuyoruz. 

Yıllar içinde annemin, bizlere anlattığı bu acılı hikâyeleri dinlerken, hem kendini üzmüş olduğunu hem de biz çocuklarını ve çevresini oldukça üzdüğünü asla unutmadık. 

Bu nedenledir ki, doğum günü törenlerini, ailemin yaşadığı üzüntüler nedeniyle, -acımasız ve müeyyidesi ağır- kaderin cilvelerine karşı şımarık çocukların oynadığı oyunlara hep benzettim. 

Biz de şımartıldık ancak, Happy Birthday to You (Mutlu yıllar sana) şarkısını hiç söylemedik zaten bize ait değildi. 

Ülkemizde ortalama insan ömrünün 70-80 yıl olduğunu düşünürsek, geride kalan muhtemel bir sülüs ömrümüzü daha hayırlı ve verimli geçirmeyi Allahtan (c.c) niyaz ediyor, herkese sağlık dolu yıllar ve hayırlı ömürler diliyorum. 

 

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..