Yeni yılda gerçek demokrasi istiyorum

Yeni yılın ilk saatlerinde yeme, içme ve sohbetin ardından biraz şehir turu atıp keyiflenelim diyerekten dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladık. Kısa süre sonra hep beraber arabaya binip tam otoparktan çıkarken karşılaştığımız komşumuzla ayaküstü sohbete başladık. Yeni bir yıla girmişken yeni yıl kutlaması ve iyi dileklerin karşılıklı olarak sunulması büyük bir gelenekti ve yapılması gerekiyordu. 

Arabanın içinde ben dahil olmak üzere tam beş kişi, açık camdan “mutlu yıllar” dedikten sonra sözü komşumuz aldı,  

“2011 yılında daha demokratik bir Türkiye ile karşılaşmayı ümit ediyorum. Ancak bu ümidimin bu iktidarla gerçekleşme ihtimalinin fazlasıyla düşük olduğunu bildiğimden dolayı ben yurtdışına çıkmaya –kaçmaya- karar verdim. Siz gençler de yurtdışını düşünmeye başlarsanız iyi edersiniz.” 

Bir anlık şokla beraber hepimizi aldı bir gülümseme. Eskiden hep beraber her yıl, daha önceki yıllara göre güzel bir gelecek, umut ve mutluluk için dileklerde bulunurken artık ümitsiz söylemlerle daha sık karşılaşıyor olmak gerçekten rahatsız edici. Başta gençler olmak üzere Türkiye’de yaşayanların ağzından (iktidar ve yanlıları hariç) güzel ve umut dolu bir söz çıkmıyor. Çıkanların söyledikleri de her zamanki gibi ezber dolu bilindik cümleler. Umut dolu yapımızı tükettiğimizi bu derece görmeye başladığımıza göre bizlerin gülümsediği günlerin sayısı da azalacak demektir. 

Demokrasi Sadece Yeni Yıl Beklentisi 

Yeni yıldan benim de en büyük beklentilerimden biri “demokrasi” söylemiyle beraber mağdurluk yaratma çarkının bir an önce sarsılıp, Türkiye’ye gerçek demokrasi anlayışının az da olsa yerleşmesinin izlerini görebilmekti. Ancak şu sıkça duymaya başladığım “bu ülkede iyi günler görmek zor” sözleri her gün şevkimi ve inancımı kırmaya devam ediyor. 

Bugün iktidarda bulunanların birçoğu geçmişte mağdur olan ve mağdur edilen kişiler olmalarına rağmen iktidarın gücüne ve aldıkları oylara güvenerek “demokrasi” söylemi ile kendilerinden olmayan olarak gördüklerini mağdur etmeye devam ediyorlar. Bu mağduriyetin yaratılmasında demokrasi sözcüğünün bu kadar kullanılıyor olması oldukça acı. “Demokrasiye yani bir tanım getirelim” şeklindeki çıkışlarda en az demokrasi sözcüğünün yanlış kullanımı kadar acı bir hal aldı. 

Demokrasiye yeni bir tanım getirme çabası yerine demokrasi kavramının tanımının ne olduğu yönünde biraz çaba gösterilebilse belki de bu kadar hırçın yaptırımlarla karşı karşıya kalmayacağız. Demokrasi öyle bir sistem ki kendini korumayı, kollamayı belirli çerçeveler içerisinde olabildiğince başarıyor. Ancak demokrasilerde gücü elinde barındıranların “biz demokrasiye dayanarak her istediğimizi yaparız” anlayışından sıyrılmayı başarabilmeleri gerekiyor. 

Yine bir kez daha vurguluyorum. Ben de komşumun tükenmekte olan dilekleri gibi, “kendine demokratik bir ülke yerine gerçek demokratik bir Türkiye istiyorum!”a 

A.Buğra TOKMAKOĞLU 

Abtokmakoglu@gmail.com