- Kategori
- Anneler Günü
Yeniden yapabiliriz
Köfte parmaklarıyla küçücük pencerenin ardındaki gökyüzünü gösterdi çocuk. "O yıldız benim olsun mu?" dedi annesine. Bu aralar çok mu hassastı ne, uykusuzluktan çökmüş gözleri doldu kadının. "Olsun oğlum" dedi gülümsemeye çalışarak. Yıldıza baktı, bir dilek tuttu. Tek bir dilek. İçinde kadının olmadığı ama vefanın, acının, umudun olduğu bir dilek : "Oğlum bu yıldızı hep görsün" dedi içinden. Hani bazen kendimize bile söylemeye cesaret edemeyiz, hayatımızın orta yerine kurulmaya çekinmeyen yüzsüz gerçekleri.. Oğlu nefes alsın istiyordu kadın, oğlu ölmesin istiyordu işte bu dilekle.
Güçlü olmak zorundaydı ya hani anneler, söyle dimdik oturdu sandalyesine hayata meydan okur gibi, içindeki fırtınaya inat yumuşacık baktı oğlunun gözbebeklerine, hastalığa inat yeniden uzamakta olan saçlarını okşadı.
Bir süredir, ki kadın bile bu sürenin ne zaman başladığını kestiremiyordu, konuşmadan anlaşmayı öğrenmişlerdi, konuşmadan "güçlü ol!" diyebilmek en zoruydu ama onu da başarmışlardı.
Çocuk "gözlerini kapa avcunu aç" dedi. Yaptı kadın. Gözlerini açtığında suluboyayla yapılmış, içine sevgi katılmış bir resim vardı elinde. Resimde bir anne ve çocuk vardı sadece, bir de yere saçılmış kırık dökük oyuncaklar, tıpkı onların hayatı gibi... "Üzülme" dedi kadın. "Parçaları hala bizde, yeniden yapabiliriz."
Kocaman gülümsedi çocuk, içi ısınmıştı bu iki kelimeyle. "Yeniden yapabiliriz" diye düşündü annesinin o üzülmesin diye kazıttığı saçlarına bakarak. Yeniden yapabilirlerdi...
Bu onların küçücük hastane odasında kocaman yürekleriyle geçirdikleri ilk anneler günüydü.