Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '09

 
Kategori
Seçim
 

Yerel Seçimler ve aydınlarımız-1 (Antalya)

Yerel Seçimler ve aydınlarımız-1 (Antalya)
 

2009 Yerel Seçimleri İl Belediye Başkanlıkları Sonuç Haritası


2009 Yerel Seçimleri sonuçlandı ve hemen ardından televizyonlarda, gazetelerde birbiri ardına yapılan değerlendirmeler, açıklamalar, gözlemler beni fazlasıyla bunalttı. Hele hele Antalya ile ilgili yapılan yorumlar gösterdi ki, halk ile 'aydınlarımız' arasında büyük bir uçurum var. Bu seçimlerden çıkan sonuç şudur: Bu ülkenin aydınları, bu ülkenin insanlarını hala anlayamamışlar.

Aydınlarımız koltuklarından kalkmadan, oturdukları yerden mi hikaye yazıyorlar, yoksa gidiyorlar da sadece kendilerine gösterilenlere bakıp da mı yorum yapıyorlar anlamıyorum. Kesin olan şu ki; halkın içine giren, gittiği yeri karış karış gezen, sorgulayan insanların işi değil bu. Nereden mi biliyorum? Antalya'dan biliyorum. Antalya'da doğup büyüyen, yaşayan birisi olarak biliyorum. Ve Ertuğrul Özkök'ten Mehmet Ali Birand'a, Derya Sazak'tan Rauf Tamer'e kadar yorumlara bakınca bir Antalyalı olarak kendimi bulamıyorum.

Antalya'da, AKP adayı Menderes Türel bir önceki seçimi kazanmış ve Başbakanımız Erdoğan'ın da dediği gibi, hükümetin pervasızca verdiği destek ile 5 yıl içinde şehre sayısız hizmetlerde bulunmuştu. Birbiri ardına köprülü kavşaklar inşa edilmiş, şehre hafif metro hattı bile döşenmişti. Bu kadar hizmetten sonra ise, ezici bir farkla CHP adayı Mustafa Akaydın'ın seçimi kazanmasını kimse anlamadı, anlayamadı. Sadece haritaya bakıp dediler ki; Antalya deniz kenarında, deniz kenarlarını da CHP aldı, Deniz Baykal ve deniz iyi bir çağrışım yapıyor, ondandır. Ya da, oturdukları yerlerinden kalkmadan biraz daha kafa yoranlar dediler ki; CHP adayı Mustafa Akaydın Akdeniz Üniversitesi Rektörü idi. Yeniden yapılan rektörlük seçimlerinde de en çok oyu almıştı. Ama, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'bu bizden değil' diyerek onu rektör yapmadı. İşte halk da ona sahip çıktı, mağduru kucakladı.

Sevgili aydınlarımız. Ben 37 yıldır Antalya'nın kucağında yaşıyorum ve Antalyalı'yım. Oturduğunuz yerden kalkmadan, sadece gösterilen yere bakmadan bir de beni dinleyin. Bunu yapabilirsiniz, inanıyorum.

Bir kere, bu seçimlerde CHP'ye oy verenlerin en az yarısının böyle bir mağduriyetten haberi bile yoktu. Çünkü, CHP bunu seçim kampanyalarında kullanmadı. Mustafa Akaydın da, seçimden sonra çıktığı programlarda ve verdiği röportajlarda bunu açıkça ifade etti. 'Evet ben mağdurum ama bu mağduriyetimi kesinlikle kullanmadım' diye defalarca dedi. Ama, seçim sonuçlarını bu mağduriyete bağlamak isteyen aydınlarımız buna inanmadılar. Tabi ki, onlara çarpıcı bir malzeme lazımdı. Çünkü, bir türlü inanamıyorlardı. Bu kadar hizmet alan bir şehir AKP'yi niye istememişti? Başbakanımız bile 'demek ki, hizmet kabul görmüyor' diye neredeyse bizi nankör sınıfına koyacaktı. Ama, kimsenin düşünemediği, gelip görmediği, halka sormadığı birşey vardı Antalya'da.

Evet, bu bilinemeyen, görülemeyen çarpıcı gerçek hizmet anlayışındaydı. Hizmet nedir? İnsanların hayatlarını, işlerini kolaylaştıran işlerdir değil mi? Yoksa, ben yaptım oldu diyerek yapılan herşeye hizmet diyebilir miyiz? İşte, Antalya'nın yerel seçim sonuçlarındaki can alıcı nokta, bu hizmet anlayışında saklıdır. Kimsenin görmediği, göremediği sır buradadır.

Sevgili okurlar, değerli aydınlarımız. Bilindiği üzere Antalya, İstanbul ile birlikte ülkemizin en hızlı göç alan şehirlerindendir. Hatta, son iki genel nüfus sayımında nüfus artış hızında İstanbul'un önünde birinci olarak yer almıştır. Her 10 yılda bir, bir Antalya kadar daha ilave olarak şehir büyümektedir. Böyle bir kentin en büyük sonunu da trafik ve şehir merkezine ulaşım sorunu olmaktadır. Bu konuda da, AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in 5 yıllık görevi süresince Antalya, hiç görmediği kadar hizmet görmüştür. 5 yılda 10 tane köprülü kavşak inşa edilmiş ve hafif raylı sistem diye adlandırılan 11, 5 km.'lik 1. etap tramvay yolu yapılmıştır. Toplam 3 etap olan projenin toplam tramvay yolu uzunluğu da 45, 5 km.'dir.

Oturduğunuz yerden bunları okurken yapılan işler ve rakamlar güzel görünüyor değil mi? Şimdi bir de gerçeklere ve yaşananlara bakalım.

1980'lerde 179.000 olan Antalya nüfusu 20 yılda 1.000.000'a dayanınca, bu kadar hızlı büyümeyi öngöremeyen belediyeler, Antalya için küçük caddeler yapmışlardı. Dar sokaklar, küçük caddeler, dümdüz arazide kıvrım kıvrım bulvarlar Antalya trafiğini bir müddet sonra kilitledi. Köprülü kavşaklar kaçınılmaz oldu. Ancak, gerçekçi bir trafik analizi yapılmamış, başka şehirlerden uyarlanmış, kente özgü olmayan özensiz projeler hayata geçirilerek yapılan yeni kavşaklar, trafiğe bir çözüm olamamıştır. Keskin virajlı battı-çıktılar (meydan kavşağı) birçok kazaya sebep olmuş, trafiği kilitlemiştir. Trafiğin yoğun akış yönünün tersine indirilen yollar (mevlana kavşağı) kilometrelerce araç kuyruğuna sebep olmuştur. Yonca şeklinde ışıksız kavşaklara elverişli büyük meydanlar (mevlana - antalyaspor - çallı - yeni otogar) tek yönlü battı-çıktılara hapsedilmiş ve hoyratça kullanılmıştır. Bütün bunların yanında, şehir merkezinin ana giriş caddeleri olan Vatan Bulvarı (çallı), Şarampol ve Ali Çetinkaya caddelerine tramvay hattı döşenmiş ve bu ana caddeler tek şeritli yollara dönüştürülmüştür. Tek sıra halinde giden araçlar uzun kuyruklar oluşturmuş, ambulans ve itfaiye gibi öncelikli araçların acil durumlarda bu caddeleri kullanması imkansızlaşmıştır. Ayrıca, hafif raylı sistemin ilk etabının inşaatı, istasyon istasyon yapılmamış ve 11, 5 kilometrelik etabın tamamında aynı anda çalışma yapılmıştır. 1, 5 yıl süren çalışma boyunca da trafiğe kapatılan caddelerde bulunan 1500 esnaf resmen ölüme terkedilmiştir. Bu süreç sonucunda da, görevini devreden belediye başkanının ağzından, belediyenin toplam 700 milyon TL borcu olduğu ve belediye işçilerinin ücretlerinin de birkaç aydır ödenmediği itiraf edilmiştir.

Başını kuma gömenler, işte Antalya gerçeği budur. Bu yapılan hizmetlerin çilesini hergün Antalyalılar çekmektedir. Devredilen borç ile daha da çekmeye devam edeceklerdir. Antalya'nın yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın diyor ki, bu raylı sistem projesini düşünürken gece uykularım kaçıyor. Evet, bir Antalyalı olarak benim de uykularım kaçıyor. Bu özensiz, plansız, çözümsüz hizmetler nasıl düzeltilebilir, bundan sonrası için neler yapılabilir izleyeceğiz. Çünkü, yapılanlar birer hizmet değil, sadece ve sadece birer külfettir. Bu da İstanbul'dan Ankara'dan anlaşılmaz, burada yaşayanlar bilebilir.

Antalyalı bu seçimlerde onun bunun ağzına bakmamış, direk günlük yaşantısını, çektiği çileleri, yapılan yanlışlıkları sandığa yansıtmıştır. AKP'nin mevcut belediye başkanına rakip olabilecek en güçlü aday olarak da halk, CHP adayı Mustafa Akaydın'da birleşmiştir. Yani, bu tamamen CHP'nin de bir başarısı değildir. Halkın mevcut yönetimden kurtulma azminin çıkardığı bir sonuçtur.

Antalya'da olay bundan ibarettir. Altında başka birşey arayıp kafalarınızı boşuna yorup yıpranmayın.

İkinci bölümde DTP ile ilgili yapılan yorumları değerlendirmek üzere sevgiyle kalın.
 
Toplam blog
: 41
: 671
Kayıt tarihi
: 11.02.07
 
 

1972 doğumluyum ve bir bankacıyım. Hayatım boyunca en büyük hayalim bir yazar olmaktı. Ama, Türkiye'..