- Kategori
- Siyaset
Yerel yönetimler gerçekten yerel mi?

Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.
Son birkaç günden beri yerel yönetimlerin, gerçekten yerel olup olmadığını düşünüyorum."Merkezi yönetimden ne kadar bağımsız olabilme şansı vardır, merkezi yönetimle organik bağı var mıdır, varsa yerele yansımaları nelerdir?" gibi soruları sormadan edemiyorum.
Mevcut durumda, Merkezi sistemin temel organı olan TBMM üyeleri 4 yılda bir siyasi partilere mensup adayların içinden seçiliyor.Yerel yönetimin Belediye Başkanları ve Belediye Meclisi Üyeleri de 5 yılda bir yine partilere mensup adaylar arasından seçiliyor. Belediye üst düzey yönetici kadroları ise, çoğunlukla Belediye Başkanının ait olduğu partinin seçmenleri arasından partiye yakınlık derecesine göre belirleniyor.
Belediye Başkanının ve Belediye Meclisinin görevleri ve çalışma usulleri yine merkezi hükumet tarafından belirleniyor.Genellikle siyasi partilerin genel merkezince belirlenen adaylar partilerini temsilen Mahalli Seçimlere giriyorlar. Kısaca, Siyasi partilerin milletvekilliği aday belirleme usulü aynen Belediye Başkanlığı adayı ve Belediye Meclisi Üyeliği için de uygulanıyor.
Görüldüğü üzere,yerel yönetimlerin oluşumu, genellikle iktidar partisinin, yani merkezi hükumetin insiyatifi ile oluşturulmakta ve partilerin taşradaki uzantıları olarak görülmekte, kendi seçmenini konsolide etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.
O halde; mahalli seçimlerin genel seçimlerden farklı zamanlarda farklı süreler için yapılması bir anlam ifade etmiyor. Bu durumda mahalli seçimlerin de genel seçimlerle birlikte yapılması gerekiyor. Böylece ülke bir seçim stresinden, seçim ekonomisi uygulama zorunluluğundan, en önemlisi de yüklüce bir israf kaynağından kurtulmuş olur.
Yerel yönetimlere "yerellik"niteliği kazandıran hususların başında; karar verme sürecinin, merkezi yönetimden bağımsız olarak yürütülmesi ve "karar verme yetkisinin" yerelde toplumun bütününü temsil edebilecek sivil toplum örgütleriye paylaşılması gelir.. Yerelin gerçek ihtiyaçlarının sağlıklı tespiti ve ihtiyaçların giderilmesine yönelik objektif ve rasyonel kararların alınabilmesi de; yerel yönetim kadrosunun siyasi partilerden bağımsız olması ihtiyacını doğurur. Bu sayede merkezi hükumettten yerel yönetimlere ayrılan paylar da daha adil ve daha akılcı olarak tespit edilebilir.
Sonuç olarak; yerel yönetimler gerçekten "yerel" olabilseydi, herhangi bir partiyle organik bir bağı olmayan, partilerin baskısını üzerinde hissetmeyen, bağımsız adaylar olarak seçilen Belediye Meclisi üyeleri ve kendi aralarında seçecekleri Belediye Başkanları da seçim bölgesindeki tüm vatandaşları kucaklayacak, katılımcı demokrasinin uygulanmasına fırsat tanıyacak ve gerçek sorunların çözümüne odaklanarak, yaşanılabilir kentlerin inşaasına aracılık etmiş olabilirlerdi.
Şehirlerde yaşamanın işkence haline dönüştüğü son yıllarda, sözde değil, özde yerelden yönetime fırsat verileceği, yaşanabilir kentlerin hayata geçirilebileceği umudumu korumaya devam ediyorum.