Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '10

 
Kategori
Deneme
 

Yerleşiklik ve göçebelik..

Yerleşiklik ve göçebelik..
 

Çocukken anneme en sık sorduğum sorulardan biriydi. "Anne ben nasıl dünyaya geldim" O da ya uyduruk kıytırık yanıtlar verir, ya da başından savardı beni. En çok aldığım yanıt ise; seni çingenelerden aldık yanıtıydı . Bu yüzden midir bilmem, sokaktan geçen bohçacı kadınla sohbet etmek, yılın belli aylarında köşe başına bir sürü kap kacakla oturan kalaycı amcayı izlemek benim için büyük keyifti. Hele düğünlerde mutlaka kırnata çalanın yanına oturur, darbuka çalanın parmaklarına bakar onları sevinçle heyecanla izlerdim. Zaar beni getirdikleri için minnet duyuyordum onlara. Onların taliga arabalarıyla kasaba kasaba, köy köy dolaşmaları ise bir başka imrendiğim davranışlarıydı. O özençten mi kaldı benim göçebeliğim bir yere bir türlü yerleşememem, Balkanlardan göç ettirilen atalarımdan mı bilmiyorum.

*Yerini yitiren kişi Yola çıkmak zorundadır.

Yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur

-ama yola hep bir (eski) yerden

Çıkıldığını da unutmaz: her varılan yerin de

(yeniden) bir yola çıkış yeri olabileceğini…*


Adana’dan Bursa’ya gelirken , memleketime geri döndüğümü, artık oraya yerleşeceğimi düşünmüştüm. Akraba görüşmeleri, kardeşlerle buluşmalar, çalıştığım ortam her şey güzeldi ilk yıllarda. Sonraki yıllarda ise bunlar rutin olmaya başlamıştı. Sabah okula git akşam ders dışı çalışmalar, şehir içi otobüs yolculukları. Hep bir yerlere koşturuyorum, hep bir yerlere yetişmeye çalışıyorum. Aksilik bu ya hep geç kalıyorum… Herkes kendi koşuşturmasının içinde ve kimse kimseye yetişemiyor. Baktım ki kendimi bile kaçırıyorum . O zaman yola bakmaya başladı gözlerim. Ve baktığım her yerde kendimi yolda yolculukta görmeye başladım.

*Bir yola çıkan kişi,

Bir yerden bıkandır;

Bir yerde konaklayan ise

Bir yolda yorulan

- bu İki konum böylesine farklı..*

Aslında mutluydum mutlu olmasına ama yolculuk girmişti düşlerime; kendime yolculuk…

İzmir ‘deyim.Urla’dayım. Farklı bir kent. Sokakları deniz kokan bir kent.Rüzgarı denizden esen. Bahçemde üç ağaç; incir, zeytin, nar. Her gün balkon kapısından iki kelebek giriyor salona iki üç tur uçup çıkıyor dışarı. Ve giriş kapısından bir sarı zambak eğmiş başını bana bakıyor. Güzel bir yolculuk bu, çok güzel. Yerleşir miyim buraya diye soruyorum kendime, sonra annemden aldığım yanıt geliyor aklıma.

’’Çingenelerden aldık seni...’’

Leylim13.08.2010

*Yürüme, Oruç ARUOBA

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..