Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeşil değil, mavi!

Yeşil değil, mavi!
 

Kaynak:İnternet


Hafta sonu gelince anılarım üşüşüyor başıma: Beni yaz, yok önce beni!

Aaa, durun bir dakika, yazıyoruz işte, bir oradan bir buradan, serpme börek tadında…

“Serpme börek” ne ilgi, alakaysa, karnım mı acıktı ne?

Gerçi bizim evde gün bir, börek iki günde bir; delikanlı çocuğu olan evler halden gayet iyi anlarlar!

Ne sebze yerler, ne meyve!

En sevdikleri yemeklerle karınlarını tıka basa doyurmak isterler ki; onlar da ne hikmetse hamur işi olanlardır!

Hal böyle olunca al hazır yufkaları, bas içine ıspanakları, koy önüne… Ohh, sen sağ ben selamet!

Sebzeli pilav adı altında doğra enginarın köklerini, havucu, at bezelyeleri, mis…

Doğra meyveleri, bir puding yap, bisküvilerden zemin hazırla, kat kat döşe, ohh afiyet olsun!

******

“Pelte” diye bir şey yapardı annem, tir tir titrerdi, özelliği oymuş meğer!

Kah üstüne pekmez dökerdi, kah meyvelisini yapardı da, kaselerden düz pasta tabaklarına ters çevirerek servis yapardı…

Titreyen meyveli peltelerin görüntüleri görülmeye değerdi!

******

Ne ilgi, ne alaka? Hiç ilgi kurmaya kalkmayın, zira ben de anlamadım!

Belki de “pelte” gibi hissettirilmekten olsa gerek, ne bileyim…

Yaş otuzlu olanlardan…

Yeni hangi giysiyi alsam o vakitlerdeki kocam yakıştırmıyor!

Ihhh… Bir türlü beğenmiyor!

Bir, üç, beş…

Her yeni giysinin altında eziliyorum; bana yakışmamış!

Allahım, ne fena bir duygu!

Giysi seçimim mi çok kötü, ben mi yakıştıramıyorum, “çok çirkinsin” mi demek istiyor, “seçimlerinde başarısızsın” mı?

Yer yarılsa içine giresi geliyor insanın!

On beş, yirmi, hatta yirmi beşten sonra anladım ki, maalesef ancak o kadar tekrardan sonra anladım, adam yakışan ne varsa “kötü” diyor!

Kadının kadını kıskandığı doğrudur, ama yine de hiçbir kadın zevkinden feragat etmez; güzel olanın hakkını verir; en azından sizi şımartmadan beğenisini ifade etmenin bir yolunu mutlaka bulur!

Adamın kötülediği her bir giysi gerek hemcinslerim, gerekse de karşı cinslerim tarafından yakıştırıldıkça, “bu adam beni kekliyor” duygu ve düşüncesi uyandı ki bende, her bir olumsuz görüşünden sonra “Eee ne yaparsın, kilo aldım, ne giysem yakışmıyor!” diyerek kapıdan çıkıyor, kapıdan iş yerime varana kadar özgüvenimi tamir edip, başımı dikleştirebiliyordum!

Zaten, bu ve benzeri idare etme durumlarımın ayırdına vardığımda da yolların artık ayrılma vaktinin çoktan gelip geçtiğinin hepten ayırdına varmıştım!

Geç oldu, güç olmadı!

Kocanız size hiçbir giysiyi yakıştırmıyorsa, özgüveninizi yıkmaya çalışıyordur!

Lakin, kendi özgüveni yeterince yerinde değildir ki, size bu acıyı çektiriyordur!

Hiç biri uymadı ise, o zaman gönül gözü sizi görmüyor demektir!

******

Bir de “kayınvalide” ile ilgili anılar var, öteliyorum, kışt diyorum, nafile!

Her bir kadının kayınvalidesi ile ilgili nahoş anısının olduğunu sanıyorum!

En iyilerinin bile bir lafı, bir davranışı vardır ki; içine işler insanın!

Mesela, kendi kızı ile kıyaslar!

Nasıl der, nasıl yapar? Ufacık bir laftır, minicik bir mimik; kime anlatsan inanmaz!

Hele ki kocalar asla inanmaz!

Bir tek kız anneleri anlar…

******

Bir kazak vardır üzerinde, şöyle bir tutar kazağı eliyle, “Kazak güzelmiş” der ve seslenir kızına “Gel bak Sibel, bu kazak boyuna posuna ne yakışırmış senin”!

Sen, boyun Sibel’den daha kısa diye üzülürsün…

Mesela, gelin olduğunda dahi “Ne güzelsin!” lafını duyamayabilirsin; oysa her gelin güzeldir!...

Birileri ısrarla “Ne güzel gelinin var!” dediğinde “Oğlum yakışıklı da ondan!” demek yerine bir “evet” demekten imtina edenler var!

Hangi gelin olsa kırılmaz?

“Güzeldir gelinim” dese hangi gelin mest olmaz?

******

Lafı uzatmak çok kolay, öyle yaşanmışlıklar var ki anlat anlat bitmez; kısa kesmek marifet!

Şöyle traji-komik bir anım ile noktalayayım:

Söz konusu kayınvalidenin oğlu ile olan evliliğimizi, nihayet, bitirme kararı alıp da, uygulamaya başladıktan sonra yine bir takım olaylar sonucunda tekrar denemeye çalıştığımız bir zamanda, kayınvalide evine gidiyoruz, yirmi saatlik yol teperek, çok mutlu elbet, gözlerinden okunuyor!

Kahvaltı masasında “Yeşil gözlü gelinim” diyor ilk kez!

Kızı uyarıyor” Yeşil değil anne mavi”!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..