Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '09

 
Kategori
Blog
 

yeşilsoğandan sezon finali...

yeşilsoğandan sezon finali...
 

Sonsuz gibi görünse de, sonsuzluk dahil... Hiç bir şey sonsuz değildir... Sadece daha büyüktür...


Bayanlar ve Baylar!

Sevgili MB Cumhuriyeti...

Bu bloğun adı Milliyet'tir...

Kökü millete dayanan...

Hani şu egemenliğin kayıtsız şartsız patronu olan...

Millet, sınıfsız olan tek toplumdur...

Sorun şu soruyu kendinize: Millet diyince aklınıza ne gelir?

Sabancı grubu? Koç grubu? Doğan grubu?

Hadi samimi olun... Millet diyince aklınıza tek şey gelir:

Sarı çizmeli Mehmet Ağa:-)

Burdaki Ağalığık, gönül zenginliğinden kaynaklanıyor:-) Yani bildiğiniz ''Züürt Ağalık''

Sarı çizmeli Mehmet ağa kimdir biliyor musunuz?

Mehmetciğin babasıdır!

Sarı çizmeli Mehmet Ağadan olma, Eliften doğmadır Memetcik...

Elif'i de bilirsiniz hepiniz...

Hani o Kurtuluş Savaşında, kağnıları iteleyen Elif...

Onların tümüne Hamdolsun!


Son yazım yayından geri çekildi...

Ne anlatmıştım o yazıda:

Kişisel çıkarları uğruna sürekli olarak ''koordinatlarını'' değiştiren insanları...

Memleketten, mahalleden ve hatta blogdan...

Somut örnekler vererek...

Birebir, ispatlı ve delilli göstererek...

Sonra mevzuyu son günlerin manşetlerinde olan Halilibrahim hakeme bağlamıştım...

Halilibrahim, Trabzon bölgenin futbol hakemlerinden bir hoca...

Aykırı bir hoca: Homoseksüel olduğunu itiraf edebilecek kadar yiğit bir hoca...

Sonra da şu noktaya bağlamıştım:

Bu adam ''erkek'' olmadığını itiraf etsede, toplumun ''erkek'' olma adına koyduğu ne kadar değer varsa hepsine fazlasıyla sahip...

Bu kadar işte:-)))


Malumunuz yaz geldi...

Soğanın yeşili sürekli şantiyelerde geziyor...

Amale bronzluğunu gururla taşıyor, en şanlı elbisesi gibi...

Biraz yorgun elbette...

Eeee.. yaş da kemale eriyor bu arada...

Sağlık problemleri vs. de var inceden...

Bol bol yüz diyor doktorlar...

Olur diyorum ben de: Levent emminiz size kurban! Yahu akşama kadar canımız çıkıyor zaten, hangi enerjiyle yüzeceğiz???

Ama bir yolunu bulmalıyım mutlaka...

Denize girmeliyim, havuza girmeliyim, sabahları bir yumurtayı sütle içsem de akşamları buz gibi biramı yudumlamalıyım:-))

Evet... Soğanın yeşili, hayat yorgunu biraz da...

Dinlenmeli...

Sonbaharda...

Güzel yarınlarda tekrar...

Sevgili Ahmet Telli'yi anıyorum:

''Bahar geldiğinde kırlara çıkacaksın dizboyu otlar üzerinde... Koş! Koşabildiğince ve sakın yitirme neşeyi. Kırların sessizliğinde yüreğinin sesini dinle ve orada benim için küçük bir yer ayır. Ve bekle beni küçüğüm...

Doğa pervasızdır biraz bakarsın en olmaz yerden masmavi bir buket su fişkırır ve suyun ışıldayan göğsünde sevincin nilüferleri. Bahar şaşırtmasın seni, sırtüstü uzan bir gölgeye; Suların, kuşların sesini dinle ve bekle beni orada, döneceğim küçüğüm.

Mahpushanelerin türküleri hüzünlüdür biraz belki her dinleyişinde yüreğin burkulmakta için sızlamakrtadır ama acılara alışılmaz! Birşeyler var değişecek, birşeyler var değiştirmemiz gereken önce acılardan başlanacak!

Uğuldayan bu rüzgar, bu delice yağan kar, ürkütmesin seni artık direnmektir bekleyişin bir başka adı.''

Son Söz: Türkiye; Gericiliğe, emperyalizme ve tüm işbirlikçilerine veda noktası olacak...

Hamdolsun tükenmeyiz!
 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..