- Kategori
- Özel Günler
Ağla gitar...
''Öyle garip... Bencileyin...''
Doğduğunda yaşayacağına inanamadı kimse. Bu yüzden bir ad koymadılar. Altı buçuk aylıktı dünyaya geldiğinde… Tarsus’ta yoğun bakımlar yoktu o zaman… Kendi kendine… O eşsiz parmaklarıyla tutunmayı başarmıştı hayata…
Kazandı ölümle yaşam arasındaki git gelleri… Tutundu hayata, bu yüzden adını Kurtuluş koydular… O güzel isimle tanımıştık onu…
Tahtadan gitarlar yapardı kendine çocukluğunda… İçgüdüsel bir çekim vardı aralarında… 15-16 yaşlarındayken Tarsus’ta düğün salonlarına çıkmaya başladı. Artık, Kurtuluşun söylemediği düğünlerin bir anlamı kalmamıştı…
Sonrasında bir Türk filmi gibi devam etti hayatı… İstanbul’dan Tarsus’a gelen profösyenel bir müzik grubu Tarsus’ta tesadüfen dinlediler Kurtuluş’u. Kurtuluş 17 yaşındaydı o zaman. Tanıştılar ve bir ay sonra da İstanbul’a davet ettiler…
İstanbul’da ilk tınısını Şişli’deki Nis düğün salonunda verdi… Ardından bir rüyanın içine girecekti… Cem Karaca, Kurtalan Ekspres, Erkin Koray, Tanju Okan ve bir çok değerli müzik insanıyla birlikte çalıştı… O, gitarın tellerine dokunduğunda, gitar hikayet ediyordu…
Gitarının sesi, İstanbul’da o yılların en görkemli yerlerinde çınlıyordu. Türkiye’nin Santana’sı diyorlardı ona… Onunsa umurunda bile değildi… Rejenar ve Domanti’de tanıştı şöhretle… Bir kadın vardı hayatında… Gitarının dışında, dokunmaktan haz aldığı tek şeydi o kadın…
Askerlik hizmeti için Adana’ya döndü… Ordu evlerinde, sahnelerde tamamladı askerliğini… Sevdiği kadın kopmuştu ondan…
Bir albüm yaptı… Bir milyonun üzerinde sattı o albüm…
Dönmedi bir daha İstanbul’a…
Onun o lirik sesiyle, yepyeni bir anlam kazanan ‘’İstanbul sokakları’’ şarkısı hepimizin dilinde dolaştı… Aslında kendiydi anlattığı…
Gitarını ud gibi çalardı bazen… Münir Nurettin’den ‘’Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın’’ derdi… Tam 40 yıl kaldı sahnelerde ve çok erken veda etti… Henüz 55’indeydi…
Kışları sırf onu dinlemek için Mersin'den Adana’ya giderdim bazen… İstanbul'dan gelenleri görür şaşırırdım… Adana’da yaşadığım yıllarda ise daha sık izlerdim… Yazları Mersinde olurdu çoğu zaman… Gece yarısı çıkardı sahneye… Onu beklerdim. Birçok kez sabahladım onunla birlikte… O gitarını çalarken bazen öyle kaptırırdım ki kendimi, Mohikanlar gibi dans ederdim… O çalıp söyledikçe hayata direnirdim… Akdeniz büyüklüğünde bir repertuarı vardı…
Kanserdi son iki yıldır. Ölümünden birkaç gün önce bir arkadaş meclisinde adı geçmişti. Çok özlediğimi tekrar dinlemek için sabırsızlandığımı söylemiştim… Durumu çok ağırmış… Biliyorum, beş parasızdı öldüğünde…
Keyfim kaçık… Sezen Aksu'nun yazdığı, Kurtuluşun hayat verdiği o güzel şarkının sözlerinden bir bölümle biter bu yazı…
''Geldim yarım… Kaldım yarım.
Neydi… Ne oldu şu tez canım.
Ertelendim hayattan, sevdim yarım
Derken bugün olmazsa… Olur yarın.
Kendimden kaçak
Yarim keskin bıçak
Nerde bende o yürek
Yardan cayacak
Hep köşe bucak…
Ben bu dünyayı anlayamadım
Niyetlendim de altından kalkamadım…''
Bir de dinleyin bakalım:
http://www.gitarakor.com/video/kurtulus_keskin_bicak_genel_video_izle-3735.htm