Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Her sazdan, her telden... Ne araran Deppoo'da

http://blog.milliyet.com.tr/deppoo

04 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yetiş Doktor!

Dün evde haberleri dinliyordum. O kadar problem vardı ki, yetmiyormuş gibi bir siyasi partinin kısa adı ve uzun adı, söylenişi mecazi anlamı üzerinde bir tartışma başlamış. Ülke üzerinde dolaşan felaketler, ekonomik kriz yetmiyormuş gibi yok AK Parti mi AKP mi? Allah aşkına ha AK parti ha AKP ne fark eder?

Dün gece geç saatlerde Ankara’da yaşayan bir arkadaşım aradı. İnsanlarımız tahammül sınırlarını aşmışlar, birbirleri yoktan sebeplerle öldürüyorlar. Trafik kazaları birbirini izliyor. Geçim derdi almış başını gitmiş. Ekonomik kriz iyiden iyi ye büyümüş. İnsanlar evlerine bir lokma ekmek götürmenin telaşında iken çözüm üretmesi beklenen kurumlar AK Parti mi? AKP mi tartışması içindeler.

Tam bunları kafamda yorumlamaya çalışırken, Ankara’da yaşayan bir arkadaşım gecenin zifiri karanlığında beni aradı. Belli ki çok bunalmıştı. Yetiş doktor dedi. - Hayırdır dedim. Dediğime pişman oldum. Başladı anlatmaya; zaten aldığımız üç kuruş para, memleketimde yaşayan her dört insandan birinde psikolojik sorunlar var. Belli ki, bu arkadaşımda haberleri seyretmiş olmanın verdiği bunalımla çare olarak beni aramıştı. - Abi biliyorsun ben sözleşmeli olarak çalışıyorum. Devlet memurlarına göre birçok hakkımız yok. Her sene sözleşmeler ne olacak diye veryansın ediyoruz. Hükümet sözde ekonomik kriz teğet geçti, tüm tedbirleri aldık diyor ama ben neden göremiyorum bu tedbirleri? Kafam karışık, zaten bunalmışım. Arkadaşımı sevmesen sarjım bitti deyip, telefonu kapatacağım. Ama yapamıyorum.

Türkiye Cumhuriyet’inin köklü ve güzide sağlık kurumlarının birinde çalışan bu arkadaşım özetleyecek olursak, hastanenin çok zor günler yaşadığını, neredeyse batma noktasına geldiğini, yöneticilerin çözüm olarak çalışan sözleşmeli personeli ücretsiz izne göndermenin uygun bir davranış olduğu yönünde karar aldıklarından bahsetti. Tek maaşla ev geçindiren bu arkadaşın ne yapacağını, evinin kira olduğunu, bir sürü taksiti olduğunu söyledi. Peşinden sordu: - Hani hükümet tüm tedbirleri almıştı. İşçi çıkarma parasını ben ödeyeyim diye basın açıklamaları yapıyordu. Şimdi ben ücretsiz izne çıkarıldığımda çalıştığım hastaneyi mi yoksa devleti mi kurtarmış olacağım diye sordu. Yetiş doktor.

Bana sorduğu sorulardan biride şuydu: Bu hastaneyi ben mi batırdım? Bana verilen işi layıkı ile yapmadım da mı battı? Yoksa kötü yönetim sonucu mu buraya geldik. Aynı statüde birçok devlet kurumu var. Onlar neden memurlarına ücretsiz izin vermiyorlar? Yoksa böyle bir şeyden haberleri mi yok? Bu arada ben doktor değilim. Sadece lise yıllarından kalma arkadaşlarımın bana taktığı bir lakap. Belki de, yaşama biraz daha pozitif bakabildiğim, belki de biraz daha çözüm yollarına yaklaşım tarzımdan olsa gerek. Adımız çıktı bir kere yetiş doktora…

Biraz sohbet ettik, teselli adına ilk defa aklıma bir şey gelmedi. Koskoca bir devlet kurumu zor duruma düşüyor. Memuruna para veremez duruma geliyor. Kurtulmak için memurunu ücretsiz izne gönderiyor. Sosyal hakları savunanlar nerede? Kamuoyu oluşturmak lazım. İçinde olduğunuz bu durumu geniş kitlelere duyurmak lazım. Birleşmeniz lazım dedim ve telefon kapandı.

Türkiye Cumhuriyet’inde yaşayan ya da yaşamayan birçok insan bu kurumumuzun duruşunu bilirler. (Adını yazmak istiyorum ama içim kan ağlıyor.) Bir Cumhuriyet kurumunun bu duruma düşürenler utansın. Ya işte böyle. O kadar sıkıntı var. Biz isimlere takılıyoruz. Batıyoruz millet…


 
Toplam blog
: 5
: 1370
Kayıt tarihi
: 21.05.09
 
 

1974 yılında küçük ama şirin bir taşra ilinde dünyaya geldim. Anakenti, üniversiteyi kazandığım yıll..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara