Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

TÜLİN SAKALLIOĞLU DEMİRSOY

http://blog.milliyet.com.tr/demirsoy

11 Haziran '17

 
Kategori
Aile
 

Yıkılan yuvalar, ağlayan çocuklar

Yanlış nerede biliyor musunuz, körü körüne adanmışlıkta bence. Hak etmediğini bile bile hala da devam etmekte yanlışlık, düzelir belki demekte, boşuna ümit etmekte.

Hayatının hemen hemen yarısını veriyorsun, emek veriyorsun, gönül veriyorsun, yuva veriyorsun, cocuk veriyorsun. Ama karşındaki hem bunların hepsini hiçe sayıyor, hem inkar ediyor. Nasıl bir anlayıştır bu, nasıl bir adalettir. Hem de kendisini ÇOK ADİL BİRİYİM diyerek tanıtan bir insan için, nasıl bir adalet bu.

Sevgiler nefrete dönerken insan çok acı çekiyormuş. Ama geçiyor, yok sayıyorsun karşındakini, geçiyor. Peki günah mı, evet günah, adil mi, evet bana göre adil. Çünkü önce karşındaki bitirdi hayatımızı. Peki doğru mu, elbetteki değil. Yanlış hem de külliyen yanlış. Ama yanlışı da o seçiyorsa eğer üzülmeye gerek yok diyorsun. Herkes kendi tercihini yaşar. O da bu sefilliği tercih ediyorsa kendi bilir diyorsun. Yapacak birşey yok. Aslında ilk karar verdiğinde gitmeli insan birinin hayatından. Boşu boşuna çekmemeli, düzelir, yola girer diye beklememeli. Sonra dönüp geriye baktığında hiç için geçmiş yıllarına üzülüyorsun. İşte bu daha çok yakıyor insanın canını. Değmeyecek insanlar için harcamışım hayatımı diyorsun. Daha çok üzülüyorsun.

Üstüne bir de haksız oluyorsun, yüzsüzce bırakmıyor seni, tanıyamıyorsun karşındakini, onun kişiliksizliğine daha da üzülüyorsun. Onu hayatında öyle bir yere koyuyorsun ki sanki ondan başka doğru, ondan başka dürüst, ondan başka sevilecek insan yokmuş gibi geliyor. Bütün hayaller, bütün planlar, projeler onun üzerine yapılıyor. Olmazsan olmam teorisi üzerine hayatını kuruyorsun. Sanırım bu nedenle yıkılıyor insan daha çok. Çok fazla güvenmek, çok fazla inanmaktan sonra gelen hayal kırıklığı yıkıyor insanı. Sonra bir bakıyorsun ki bu insan kocaman bir BALON muş. Hayatınıza bir sürü pislik sokmuş, ederi beş para etmez kişilikleri getirip hayatınızın merkezine oturtmuş ve üstüne üstlük bunları da kayırır savunur olmuş. Yazıklar olsun demekten başka birşey gelmiyor insanın elinden. 

Hayatını bir düzene sokup, yeniden başlamak istiyorsun. Bu kez de yüzsüzce bırakmıyor seni, öyle bir hak görüyor kendinde. Oysa kaldıkça nefretin büyüdüğünü anlamıyor, işine gelmiyor çünkü. Şimdi nefret de bir duygu diyen vardır sanırım. Evet nefret de bir duygu, ama sadece bir duygu gerçekten. Hiçbir şekilde his değil. Sadece bir an önce bu çarpıklıktan kurtulabilme duygusu. 

Kadın....

Küllerinden yeniden doğar, yeniden bir hayat kurar, yeniden dimdik ayakta durur. Evet yıkılır, üzülür, ağlar, isyan eder, nefret eder. Ama asla sürünmez, muhtaç olmaz, gücünü kaybetmez. Yeniden yeniden yeniden doğar, hemde çok daha güçlenerek, çok daha kendine güvenerek.

Kadının en büyük düşmanı gene kadındır ilkesini yıkalım hanımlar. Dost olalım, kardeş olalım. Çekin ellerinizi başkalarının kurulu, mutlu yuvalarından. Ağlayan, üzülen çocuklar var bu yuvalarda. Başkalarının kurulu düzenlerini bozmayın, gerçekten üzücü oluyor bunu unutmayın olur mu yasak ilişkileri yaşarken.   

SAYGI ve SEVGİMLE

 
Toplam blog
: 12
: 122
Kayıt tarihi
: 08.11.12
 
 

İzmir'in sıcacık insanlarla dolu olduğu güzel bir mahallesinde dünyaya gelmişim ve ne şanslıyım k..