- Kategori
- Deneme
Yıkıntılar arasından
Bütün bitmişliklerimin arasındayım. Bir perde arkasından yaşamın geri kalanını izliyorum. Geçmişim ne kadar yaşanmış ve bitmişse, geleceğim de bir o kadar yaşanmış ve bitmiş gibi…
Oysa geçmiş geleceğin kaderini çizemez…
Ne yaşanmış olursa olsun, gelecek umut barındırır her daim içinde. Böyle düşünmeliyim, umutlanmalıyım yarınlara dair, biliyorum…
Zaman iyileştirecek yaralarımı(zı), kötü gören gözlerimizin perdesi çekilecek ve güzele dair olanları seçmeye başlayacak aralarından bir bir. Hayat uzun değil, başladı ve bitecek ve bu bitiş çizgisine varana değin, elimizdeki ömür meşalesini bırakmamak gerekiyor orası kesin…
Hepimiz biliyoruz aslında, bütün beylik laflarının arasında geçen onca güçlü ama bir o kadar da zor olan sözleri. Bilmek başka, yapabilmek başka, yaşayabilmekse bambaşka…
Yaşamdan yana olanlar için, mücadelenin sınırı yok. En dipteyim sözünün, diplik sınırının kişiye göre değiştiği gibi. Hatta bazen “Dibinde dibindeyim.” diyerek, kendi dipsizliğimizi derinleştirmemiz gibi…
Şunu biliyoruz öyle değil mi?
Hani “Geçince bir şey kalmaz.” diyorlar ya, maalesef öyle olmuyor. Geçse bile bütün yaşanmışlıkların belleğimizde izi kalıyor. Bu izle yaşama devam ederken zaman zaman derinleşen düşüncelerimizde yahut düşlerimizde karşılaşıyoruz.
Çocukken, annemizin yaralarımıza üflediği gibi iyileştirici nefesler bulabilmeyi umut ederek yaşıyoruz hepimiz…
Umuttan yanayız yine, yeşermeye meyilliyiz, her ne kadar yıkıntılarından arasından baksak da, güneşi görebilenlerdeniz…