Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '15

 
Kategori
Deneme
 

Yılbaşı çiçeğim

Yılbaşı çiçeğim
 

"Balkonda unutmuştum onu bu çok kötü bir şey. Sonuçta o da bir canlı, girip çıkarken görmezden geldim hatta su vermeyi bile unuttum. Bazen yağan yağmurdan aldı gıdasını bazen de öğleden sonraları gördüğü güneşten...Ama ihmal etmiştim yaprakları sararmış, buruşmuş, kendini saksının içine bırakmış ölüyordu neredeyse, ama yinede yaprak uçları kızarmıştı, o haldeyken bile yaprak uçlarında küçük tomurcukları oluşmuştu. Sanki "beni gör artık" diyordu her karşılaşmamızda, dayanamadım onu o hale koyacak kadar ihmal ettiğim için kızıyordum da içten içe kendime.. Ben nankördüm ama o içeriye alınıp da bir iki kez suladıktan sonra canlanıverdi, gördüğü ufacık bir ilgi onu tekrar yaşama döndürdü ellerimle yapraklarını sildim, okşadım, öptüm tomurcuklarını, sonuçta o da bir canlı ve ihmale gelmiyor nasıl da tomurcuk verdi "sen beni seversen ben de sana olan sevgimi böyle gösteririm" diyor herhalde. Deli değilim sadece sol yanımda bir kalbim var, konuşurum da ben onunla dertleşiriz.. Yılbaşı çiceği onun adı, yeni yıla günler var, tam zamanında açıverecek tomurcuklarını, mercan rengi çicekleri olacak, göz alıcı bakmayın şimdi böyle çelimsiz oluşuna daha yeni başladık konuşmaya... "
 
Geçen Yıl Aralık ayının sonlarına doğru tomurcuklanıp açan Yılbaşı çiçeğim mevsimlerden mi nedir bu yıl Kasım'da tomurcuk verdi. Hatta şöyle yazmıştım açıp gelin gibi olunca "Yılbaşı Çiçeği yılbaşında açar şaşmaz" diye .O da şaşırdı herhalde, ya da nazar mı değdirdim ne, mutfak masasının kenarındaki pencerede duruyor ve her sabah kahvaltımızı ederken onu seyretmek hoşuma gidiyor. Üstteki yazımı da geçen yıl ilk tomurcuklu haliyle çektiğim fotoğrafıyla birlikte sosyal medya hesabımda yazıp paylaşmıştım. Tam Yeni yıla girerken o heyecanımızla birlikte o da gelin gibi oluverdi bakmaya doyamadım hiç. Resimlerini gören arkadaşlarım bu çiçekten bende istiyorum diye heves ettiler. 
 
Bugün bu yazıma rastladım ve buraya da yazmak istedim. Bir şeye ne kadar ilgi ve sevgi gösterirsek o da bir şekilde bize karşılık verir. Ve biz ne kadar ilgisiz ve sevgisiz olursak karşımızdaki her neyse, bir canlı ve hatta insan kendini değersiz ve sevgisiz hisseder. Kendini değersiz ve sevgisiz hisseden her insan mutsuz olur. Kat be kat değer verdiğimiz insanlar da vardır, küçücük yüreğinizle kocaman seversiniz, adeta avucunuzun içine alıp yüceltirsiniz, kusurlarını görmez bakmazsınız, ama anlamaz görmez bencildir çünkü. Sadece kendini sever kendini düşünür.Netice de insanoğlu işte nankördür. Halbuki hayvanlar ve bitkiler öyle değildir. Ama herşey dozunda olmalı değil mi çok seviyorum diye sıkarsan bir hayvanı canını yakar, seviyorum diye çok çok sularsan da bir çiçeği ölür. İnsanlar için de mi geçerli karar veremedim. İşin içine insan girince bambaşka yerlere gidiyor konu. Bu konuda da başka bir yazı yazılabilir ama bu beni çok yorar o insanlardan çok var çünkü, sürüsüyle hangi birini anlatmalı.İnsanı anlamak ve anlatmak zor hele de nankör ve de bencilse...En iyisi biz çiçeğe geri dönelim
 
Ne demiştik, çiçekleri ihmal etmeyelim... Öyle miydi?!? 
 
(İnsanlar kötü..ama müzik var..çirkin yüzler var etrafta ama..kitaplar var..çok yalnızız bazen biliyorum ama çiçekler var..)
 
smile ifade simgesi
 
Toplam blog
: 42
: 1010
Kayıt tarihi
: 04.03.15
 
 

Kimi susar, kimi çok konuşur, kimileri de yazar... Yazan olmayı, sevincimi, öfkemi, kavgamı, üzün..