- Kategori
- Deneme
Her şey olacağına varır mı?
“Her şey olacağına varır” sözünü söyleyip kadere tam bir teslimiyet göstermek bir insanın tükenmişliğinin en açık göstergesidir.
Bu sözü söyledikten sonra ne bir amaç kalır ne de bir heves. Bir kere iş işten geçti mi öyle bir bağlanır ki eli kolu insanın yatağından bile kalkamaz olur artık. Gündelik işleri yerine getirmek bile bir eziyet haline gelir. Neden yapsın ki zaten her şey bir şekilde yoluna varacaktır. Neden peki? Nasıl? Salt bir tembellik mi bu? Tam bir vazgeçmişlik… Bugünlerden bu ruh hali içerisindeyim, herkesi haklı bulur oldum. Kısa zaman öncesinde karşı durmaktan keyif alırdım ilkelliğe, cahilliğe, dogmatiğe. Şimdi kendimi onlardan biri gibi hissediyorum.
Kurtarılmaya muhtaç azap içinde olan bir ruh gibi. Hiç kimse bunu fark edecek kadar dikkatli bakmadı gözlerime. Al işte bide duygu sömürüsü yapmaya başladım şimdi. Kendime acımaya hakkım olup olmadığını sorgularken aslında bütün bunların kendi eserim olduğu gerçeğiyle yüzleşmekten korktuğumu hissettim.
Düşünüyorum…
Yaşayabilecek kadar zamanım olacak mı acaba ölmeden önce. Keşke öldükten sonra başka bir hayat olduğu inancına tutunabilseydim. Bu hayattan fedakârlık yapabilirdim o zaman rahatça. Onu da yapamıyorum. Sıkıca sarılmam gerektiğini bildiğim halde kelime anlamının bile anlatmaya yetersiz kalacağı kadar ‘hiç’ bir şey yapamamak, cehennem azabını yaşatıyor yeryüzünde. Cennetin de cehennemin de yeryüzünde olduğunu iddia eden inanışlar var. Kısmen katılıyorum bu görüşe. Cehennem kısmına…
Bir soru daha, bir sınav daha, bir sigara bir çay daha, hadi öteki sınava, şimdi sıradaki eve, bir sonraki yere, hadi hep beraber bir üst mevkiye … Yerinde saymaktan başka bir şey değil bu. Bitmeyen tekrarlama mitosu. Ne kadar çaba gösterirsem göstereyim ne kadar yaşarsam yaşayayım bir önceki günden ileride olduğumu hissedemeyeceğim sanırım. O halde hepimiz için en iyisi boş ver her şey olacağına varır’ olabilir mi?