- Kategori
- Deneme
Geleceği birlikte kuralım!
Google arama motoruna “Geleceği Birlikte Kuralım” yazdığımda 0,26 saniyede yaklaşık 21.100 sonuç bulundu. Teknoloji bu kadar hızlı ve doğru sonuca ulaşırken teknolojiyi bulan insanların kendi çıkarları için doğruyu bulamamaları ve bu amaçla bir araya gelememeleri ilginç değil mi?
1995’lerde “Geleceği Birlikte Kuralım” dedik ama olamadık. Bu gün ülkemiz bu haldeyse sebebi biraz da bundandır.
Son yıllarda herkesin dilinde aynı söz; geleceği birlikte kuralım. Söz aynı olsa da söyleyen ve söyleyenin amacı farklı, anlamını değiştirdiler tüm sözler gibi. Eskiden herkes bulunduğu konuma göre konuşurdu. Yoksullar yoksulca, varsıllar varsılca dili severdi. Şimdi öyle mi? Ülkenin en varsılları ve en güçlüleri yoksulca diliyle yoksulları peşine takabiliyor. Buna yalan, söyleyenlere de yalancı mı denir? O zaman yalanın tanımını bilmeliyiz.
Yalan; doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi demekmiş. Yani yalanın peşinden koşan yurttaşlarız. Kandırılıyoruz yani. Geçmişte; "yalan söylersen ağzına acı biber sürerim" diyen anne-babalarımızı kandırdılar önce. Yönetenlerimiz kandırılıyor ve kandırıyor, yönetilenler kandırılıyor. Kandıristan olduk!
Bugün yaşadığımız hayatı bize dayatanlarla geleceği birlikte kurabilir miyiz? Önce hayat durumumuzu saptayalım. Hayatı kiloyla satın alıyoruz. Ne kadar paran varsa o kadar kıymetlisin. Ne kadar büyük araban varsa o kadar şahanesin, ne kadar çok sevgilin varsa o kadar cazipsin, ne kadar çoksan o kadarsın!...
Geleceğimizi teslim edeceğimiz kuşaklara teknoloji diye ekmek arası bırakıyoruz. Sadece ekmek arasının adı değişti; Fast Food. Evrensel hakları, kazanımları, bilgileri de ekmek arası gibi tükettik. Kuruluştaki üretim merkezlerimizi tüketirken kendimizi de geleceğimizi de tükettik. Bereketli toprakları inşaatla tükettik, insanları da AVM’lere tıkıştırdık. Baktığınızda son 15 yılda kilometrelerce yol, sayısız bina, alt geçit üst geçit, tüp geçit köprü geçişi yaptık. Bakınca resim hoşumuza gidiyor ama buralardan geçen insana sırayı getiremedik.
İnsana sıra geldiği konusunda hemfikiriz, çünkü çıkmazdayız gayri. Ya birlikte boğulacağız birlikte kurtulacağız. Bu nedenle ben yine geleceği birlikte kuralım diyorum. Tek şartım var; bugüne nasıl geldiğimizi de birlikte saptayalım, yukarıdaki cümleler bunu kolaylaştırıyor.
Gelin ekonomiyi birlikte yönetelim. İşverenler, işçiler, sendikalar, hükümet, ekonomistler, bilim insanları olarak oturup ne yapılması gerektiğini kararlaştıralım ve yoksulluğun da işsizliğin de olmadığı ve dolar bozdurulacaksa bozduralım ve daha ileri giderek gerekirse ülkede doları yasaklamaya kadar giden kararları alalım. Önceliği üretime ve adil paylaşıma verelim.
Mecliste olan olmayan her siyasi yapıları, kurumları, akademisyenleri içine alan bir birliktelik oluşturup eşit sandalyelerde oturalım ve yeni bir anayasa yapalım. Evrensel insan hakları ana önceliğimiz olsun.
Bu kentte yaşayanlar, kentliler olarak kentimizin geleceğini birlikte kararlaştıralım. Ankara’dan gelen çıkar amaçlı, birilerine kaynak aktarmak için yatırımları istemeyelim. Kentlinin belleğinde yer alan, anılarla dolu Söğütlük seddeleri türü yatırımlar yapmayalım. Gelecekte bu bölgenin taşkın sahasından çıkarılıp Meriç konakları yapılması amaçlanıyor ise bunun kararını da biz verelim. Büyük kentlerin ferah ofislerinde, ünlü otellerin lobilerinde iş dünyasının insanları ile geleceğe dair planlamalar yapmayalım.
Belediye yönetimleri, il genel meclisi yönetimleri, dernekler, sendikalar, odalar… İstesek geleceği birlikte kurabiliriz. Henüz varız. Yeter ki samimi olarak bir araya gelelim. İçinde bulunduğumuz kurumdan başlayalım; tüm üyelerimiz söz hakkını kullansın, güven kazansın. Örgütlü olduğumuz kurumda sözümüzü söylüyor isek kendimize güvenimiz artar ve kent yönetiminde, siyasi partimizde, ülke yönetiminde de sözümüzü söyler ve tartışırız. Doğru isek sözümüz herkesin sözü olur, yanlış isek ikna oluruz ve yanlışımızdan döneriz.
Geleceği birlikte kurmaya inanıyor isek önce çevremizden başlamalıyız. Kentin sivil örgütleri birleşerek ortak paydada buluşalım ve kentimizin geleceğini birlikte kuralım. Masa aynı, sandalyeler aynı, içilen çay bardakları aynı…
Düşünceler farklı ve onların farklılığının aynılıkta buluşması için bir arada olalım. Alınan kararları hemen yaşama geçirelim ve diğerleri için yeniden yeniden, defalarca oturalım. İşte bu amaçla toplananlar “geleceği birlikte kuralım”ın gerçek sahiplenenleri olur.
Kendimizden başlayarak, sade yurttaş olarak derneğimizde, partimizde, mahallemizde, belediyemizde bunu deneyelim ülkede hayata geçirmek kolay.
Ha, 1996 yılında bir sloganımız daha vardı bizim ve bu slogan ile miting yapmıştık; “Bir arada yaşayalım”. Bu gün hızla ayrışmaya gidilirken herkesin dilinde bu slogan da var. O zaman bu slogan adıyla yürüyenler kazansaydı ve çoğalsaydı bu gün gerçekten bir arada yaşar ve ayrışma konuşulmazdı.