Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

Yılbaşında çam ağacı süsleme Hristiyanlara özgü bir gelenek midir? Tarihçesi nedir?

Yılbaşında çam ağacı süsleme Hristiyanlara özgü bir gelenek midir? Tarihçesi nedir?
 

Yılbaşında çam ağacı süslemek sadece Hıristiyanlara özgü bir gelenek midir?

Çam Ağacı Süslemek ve Yılbaşında Çam Ağacı Süslemenin Tarihçesi nedir?

Son dönemlerde ülkemizde de yeni yılın gelişi ile birlikte giydirilmeye başlanan çam ağacı süsleme geleneği ilk olarak nerede, ne zaman ve nasıl başladı?

Peki ya, yeni yılın adeta bir sembolü gibi olan çam ağaçlarının seçilmesinin ardındaki nedeni hiç mi merak ettiniz mi?

İşte, çam ağacı süslemek ve yılbaşında çam ağacı süslemenin tarihçesi…

Çam ağacı süslemek bir diğer deyişle “Noel Ağacı” hazırlamak kökleri pagan dinine dayanan bir gelenek!

Paganizm, temelinde “kadim doğa dinleri” olan spritüel bir yaşam tarzı.

Paganlar doğanın kutsallığını kutsar ve doğadaki her şeyde izlerini gösteren o ilahiliğe saygı duyar ve sunarlar.

İşte doğaya ve ilahi güce duyulan saygı ile geliştirilen “Noel Ağacı” geleneği de Pagan ritüellerinden biridir.

Çam ağacı, Paganların doğaya saygı duruşunun göstergesiyken, Çin ve Mısır ülkelerinde her dem yeşil kalan yaprakları ile ölümsüz yaşamın sembolü kabul edilmiş.

Yani yeni bir yıla girerken bu ülkelerde çam ağacı, zamansızlığa vurgu yapmak niyetiyle süslenmeye başlanmış. Ayrıca Çinliler, Mısırlılar ve Yahudiler bu ölümsüzlüğü sembol eden ağaçların dallarından hazırlanan çelenkleri de kayıplarını uğurlarken kullanmayı tercih etmişler.

Doğudan esen çam ağacı rüzgârı Avrupa’da kendini farklı bir alışkanlığın ardından yılbaşına taşımış. Hıristiyanlığın benimsenmesinden evvel putperest bir inancı benimseyen Avrupalılarda yaygın olarak ağaca tapınma söz konusuymuş. Hıristiyanlığın ardından ağaçlar çeşitli geleneklerin kutlanması için süslenir olmuş.

İskandinavlarda çam ağacı süslemesi geleneği, Noel zamanında kuşlar için bir ağaç hazırlamak amacı ile süslenmesiyle başlamış. Ancak günümüze gelen asıl yeni yıl ağacı geleneğinin Almanlar tarafından başladığı söylenmekte.

 Almanlar, köknar ağacını, Âdem ile Havva’nın gizemli hikâyesine atfen elmalarla süsleyerek, özellikle kış tatil dönemlerinde evlerinin giriş ve içine yerleştirirlermiş. Zamanla ağacı süsleyen elmalar yerlerini ekmek, bisküvi gibi yiyeceklere bıraksa da amaç hep aynı kalmış.

Çam ağaçlarının süslenme biçimleri de ülkeden ülkeye, inanıştan inanışa farklılık göstermiş. Mumlar, kâğıt süsler, ışıklar, melekler, yıldızlar, renkli ve farklı materyallerle hazırlanmış süsler, ekmekler, kurabiyeler ve daha niceleri ağaç süslemesinde kullanılır olmuş.

Avrupa’ya yayılışı ile eş zamanlı Amerika’da da yaygınlaşan çam ağacı süsleme ritüelinin uygulamaya konuluş tarihi de ülkeler ve inanışlar açısından farklılık göstermiş. Ta ki günümüze kadar…

Günümüzde yılbaşının ve Hıristiyanların Noel kutlamasının sembolü olan çam ağaçları; Kuzey Avrupa ülkelerinde günlerin uzamaya başladığını müjdeleyen 21 Aralık’ta, Almanya’da kış tatillerinin başlangıcında, Romalılar için doğanın doğuşu Mart ayında kutlamalar süslenen çam ağaçları eşliğinde yapılırmış.

Çam ağacının mitolojik öyküsü durmaz, 4 bin yıl sonrasında da devam eder.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın anlatımıyla, çam ağacının dibine hediye konulması, Hun Türklerinin bu topraklara taşıdığı inançtan gelir.

Türklerin tek tanrılı dinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün göbeğinde bir akçam ağacı bulunur.

Türkler ona “hayat ağacı” adını verir; asırlardan gelen inançla, bugün de halı ve kilimlerine motif olarak işler.

İşte o akçam ağacının tepesi gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzanır.

Ülgen, verimliliği, doğurganlığı, güneşi, gündüzü ve geceyi yöneten tanrıdır.

İnançlarında güneşe önem veren Türkler, gecelerin kısalıp günün uzadığı günü (22 Aralık) “gece ile gündüzün savaşı” olarak bilir.

Daha da derinleştirecek olursak; her üç temaya temel oluşturan çam ağacının yazıtlara kazınmış mitolojik öyküsü MÖ 12000-7000’e uzanır.

Dişiliğin, analığın, üremenin, hayatın canlılığı ve sınırsız egemenliğin temsilcisi ana tanrıça ile başlar öykü.

Hani, genç kızların koruyucusu, yanındaki aslan ve leoparı, koca memeleri ile heykellerde kimlik bulunmuş Kibele...

Bir anlatıya göre Zeus’un rüyasında görüp yarattığı, Afrodit’in yok edilmesine direndiği güzel tanrıça...

Şöyle bir hikâye de vardır. Koca memeli Kibele, Attis adında bir delikanlıya âşık olur; evlenmek için aralarında söz keserler.

Attis, sözünü unutup Pessinus Kralı’nın kızına vurulur; düğüne Kibele de davet edilir. Attis karşısında Kibele’yi görünce verdiği söz aklına gelir, pişmanlıktan cinsel organını orada kesip atar.

Kasıklarından fışkıran kanı çevreye yayarak çığlıklar atan sevgilisinin onurlu davranışı karşısında acı çekmesine dayanamayan Kibele, Attis’i anında çam ağacına dönüştürür.

Ona sonsuzu bağışlar...

Çam ağacının her mevsim yeşil kalmasının nedeni de bundandır.

Sünnet edilen erkekten kalan parçanın çam dibine gömülmesi geleneği de bu öyküye dayanır.

Ya çam dibine bırakılan hediyeler? Savaşın sonunda günün geceyi yenip zafer kazandığına inanır. O güne de Nargudan adını verir...

Nar, güneş; gudan, doğum demektir; “doğan güneş” anlamına gelir.

Günün zaferini tekrar kazanmasına yardımcı olduğu, yeryüzünde ışığının daha uzun süre kalmasını sağladığı, “güneşi kendilerine tekrar verdiği” için Ülgen’e dua edip akçam ağacının altına hediyeler koyar. Duaları tanrıya ulaşsın, gelecek yıl dilekleri yerine gelsin diye de dallarına bantlar bağlar.

Çam ağacının çevresinde birlikte yiyip içer. Pagan inancında, bunun ömrü uzattığına inanılır.

Kutlama 324-337 zamanında İmparator Konstantin tarafından İznik’te toplanan Konsil’de İsa’ya yakıştırılır.

Çam altına hediye geleneği Avrupa’da 1605’te ilk kez Almanya’da görülür, oradan Fransa’ya geçer ve yayılır.

Gelir Demre’de Noel Baba ile buluşur. Özetle bu topraklardan çıkar ve evrenselleşir.

Nice mutlu yıllara...

 

 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..