Yıldızlı Pekiyi

Karne günü geldi çattı. Öğrencilerin bazıları sevindi bazıları üzüldü. Velilerin de aynı şekilde bazıları sevindi bazıları üzüldü...

Her sene karne zamanı, uzmanlar kötü karne getiren öğrencilerin velilerini uyarıyor, ' aman çocuklarınıza bağırıp çağırmayın ' diye.

Kötü karneden sorumlu kimdir, öğrenci mi öğretmen mi ?

Elbette bu sonuçtan en önce öğrenci sorumludur.

Sınıfın % 50 si bir dersten geçersiz not alıyorsa öğretmen de kendini sorgulamalıdır.

Ve en önemlisi, devlet de kendini sorgulamalıdır.

Devlet, öğretmenine temel ihtiyaçlarını bile gideremeyecek şekilde komik bir maaş veriyorsa, öğretmenden de verim beklemek aynı ölçüde komik olur.

Devlet okulları yerine, özel okullar ve dershaneler özendiriliyor.

Bu kurumlar maaş bakımından öğretmenlerin de tercih sebebi oluyor.

Ve zenginler servetine servet katıyor.

Hal böyle olunca da eğitimin sekiz yıla çıkması birşey ifade etmiyor.

Bütün bu olumsuzluklar eğitimin kalitesini düşürerek, devlet okullarındaki öğretmenleri ve öğrencileri zor durumda bırakıyor.

Öğrenci açısından durum nedir ?

Bilgisayar icâd oldu mertlik bozuldu. Çocuklar artık okumayan, sorgulamayan, araştırmayan asosyal bir nesil oldular.

Kötü hayat şartları onları da vurdu. Üstüne bir de anne-babanın eğitim ve sevgi eksikliği de eklenince, çocuklar gerçek dünyadan uzaklaşıp kendilerine sanal bir dünya kurdular.

Baba geç saatlere kadar iş yerinde sonrasında kahvede, anne ise akşama kadar TV karşısında magazin programı ve pembe dizi izleme derdinde olursa, çocuk evinde bir tabak sıcak çorba yerine hergün hazır yiyecek yemek zorunda kalıyorsa, bugün eve kötü karne getirdiğinde velinin kızmaya hakkı yok.

Doğru yada yanlış, iyi yada kötü bir karne dönemini de böylece kapattık.

Sevgili öğrenciler, sizler bizler gibi olmak istemiyorsanız, bizleri tıpkı benim eleştirdiğim gibi eleştiriyorsanız, o halde bizden daha iyisini yapmalısınız...

Bunun için de eğitim (çalışmanız) şart...