Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '20

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

YKS Yeniden Planlamalı

YKS Yeniden Planlanmalı

Her parti, iktidara geldiğinde sınavları kaldıracağını söyledi. Ne var ki her yönetim değiştiğinde sınavlar kalkmadı; arttı. 2002’den sonra sınavsız olan okullara da sınavlı oldu. Artık öğrenci, mahallesindeki okula da sınavla girmek zorunda.  Oysa bizim çocukluğumuzda, yatılı meslek liseleri ve liselerin dışındaki liseler, üniversiteler sınavsızdı.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı'nın internet sitesinde derlenen bilgilere göre, Cumhuriyet döneminde, 1960'lı yıllara gelinceye kadar lise mezunlarının sayısı az olduğu için pek çok fakülte, başvuran mezunların tamamını sınavsız kabul etti.

Günümüzde, Anadolu lisesine girmek için öğrenci dershaneye gidiyor, özel ders alıyor. Üniversite sınavını kazanırsa ne olacak? Bu ülkenin yetişmiş, eğitimli teknik işgücüne gereksinmesi yok mu? Anadolu liselerini bitirenler, üniversiteye girseler, üniversiteyi de bitirseler iş bulabiliyorlar mı?

Diğer yandan liselerimizde uygulanan ders izlenceleri, öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine; araştırma, inceleme yapmalarına uygun mu? Yoksa matematik, fizik, kimya, biyoloji Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı, tarihte, coğrafyada, Tarih – İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerinde başarı gösteren, başka bir deyişle konuları özümleyen, test çözme becerisi kazanan öğrenci istediği üniversiteye, fakülteye girebilir de bunlar da %1’lik dilimde yer alanlardır. Peki, geride kalan % 99’un düşleri, gelecekleri ne olacak?

Üniversite giriş sınavlarında; müziğe, resme, spora, tiyatroya, baleye; araştırmaya, incelemeye; bilgisayara, çinicilik ve seramiğe, makine, dekoratif sanatlara, elektroniğe, modelciliğe, telekomünikasyona, grafiğe, trafiğe; sebzeciliğe,  meyveciliğe, süs bitkilerine… İlişkin sorular yok.  Bunlar yaşantımızda yer alan, yaşantımıza renk, canlılık katan, sanata ilgimizi artıran, huzur ve mutluluk veren alanlardır. Bu alanlar, mesleki ve teknik eğitim kurumlarında yer almaktadır; ama bu okullara gereken önem verilmemektedir. Oysa ülkemizde, Mesleki ve Teknik Ortaöğretim kurumlarında 61 alan 225 dal yer alıyor.

Eğitim politikamızda bu alanlara yeterince yer verilmediği için en iyi üniversiteleri kazanan, iş bulmada zorluk çekmeyen öğrencilerin de mutlu olduğu söylenemez. Ne var ki bu alanlarla, dallarla ilgili meslek liseleri de var; ama meslek liselerini bitirenler iş bulamadıkları için bu liselere, öğrenci akışı olmayınca meslek liseleri kapatılıyor mu? Anadolu liselerinin sayısının ihtiyacı karşılamayacağını anlayan MEB, bazı meslek liselerini Anadolu liselerine dönüştürüyor.( A+A)

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, İstanbul’da 60 meslek lisesinin Anadolu lisesine dönüştürüldüğünü belirterek, Hani meslek lisesi meselesi memleket meselesiydi.” diye sordu. Geçtiğimiz yıllarda siyasi reflekslerle yapılan okul dönüşümlerinin sıkıntılarının hâlâ yaşandığını hatırlatan Geylan, “Bu okullarda öğrenci mi kalmadı yoksa talep mi azaldı? (www.birgun.net › Eğitim)

Meslek liselerini bitirenlere, iş alanları açılmalı ki bu liseler, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasın

Oysa ÖSYM’nin yayınladığı sayısal verilere göre, 2019 yılında yapılan YKS sonucunda 1.761.394 kişi tercih yapmaya hak kazandı. Hak sahibi adayların %63,2’si tercih yaptı, bu oran meslek liseleri mezunlarında %66,1 ve diğer lise türü mezunlarında ise %61,6 olarak gerçekleşti.

Bu verilere göre meslek liselerinin üniversite tercihlerinde; lise mezunlarından daha iyi olduğu görülüyor.

ÖSYM'nin açıkladığı bilgilere göre, 27-28 Haziran 2020 günlerinde gerçekleştirilecek YKS oturumlarına, 2 milyon 433 bin 219 kişi başvuruda bulundu.

2019’’da, YKS’ ye kaç kişi girdi?

Geçtiğimiz yıl ise YKS 'ye 2 milyon 528 bin 110 aday başvuruda bulunmuştu.

Üniversiteye girişte uygulanacak YKS' nin birinci oturumu Temel Yeterlilik Testi (TYT), ikinci oturumu Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi (YDT) yapıldı.

2020’de YKS’e giren öğrenci, 94891 azalmış.Her yıl, bir önceki yıla göre YKS’ye giren öğrenci artarken 2020’de azalması, Koronavirüs nedeniyle olduğu düşünülebilir; ama asıl neden bana göre üniversite mezunlarının işsizliği, iş bulmadaki zorluğu.

Türkiye’de kaç üniversite var?

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) resmi web sitesinde yer alan üniversiteler sayfasında yer alan bilgilere göre 206 üniversite bulunuyor. Bunlardan,71’i Vakıf yükseköğretim kurumu Bunlardan 46 tanesi İstanbul’da, 10 tanesi Ankara’da ve 3 tanesi Antalya’da yer almaktadır. İzmir, Gaziantep, Konya ve Mersin’de ikişer adet; Nevşehir, Trabzon, Kayseri ve Bursa’da ise birer adet vakıf yükseköğretim kurumu bulunmaktadır.

Yükseköğretim Kurulunca açıklanan istatistiklere göre, Türkiye'de 2018-2019 öğretim yılında üniversitelerde, 7 milyon 740 bin 502 öğrenci eğitim alıyor .(03.05.2019)

Bu üniversiteler,2020’de kaç mezun verdi? Türkiye’nin ne kadar işgücüne gereksinmesi var? Bunların kaçı üniversite mezunu? İşverenler, işletmeler her işte üniversite mezunu çalıştırmak istemeyebilirler; çünkü verilen iş, üniversite mezununa uygun olmayacağı gibi işveren de bir meslek lisesi ya da meslek yüksek okulunun işine daha uygun olduğunu düşünebilir.

Üniversite mezunları; ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarını kapsıyor. Üniversite mezunu kayıtlı işsiz sayısı özellikle son bir kaç yılda yüksek oranda arttı. 2016 Ağustos ayında 489 bin olan sayı, 2019’un aynı döneminde 1 milyon 34 bine çıktı. Bu da üç yılda üniversite mezunu işsiz sayısının yüzde 111 arttığı anlamına geliyor.(tr.euronews.com › Haber › Dünya)

Peki, Türkiye’de yılda kaç kişi istihdam ediliyor? Kaçı üniversiteli?

TRT Ekonomi Haber’deTürkiye'de işsizlik oranı, nisan ayında yüzde 9,3 ile 11 ayın en düşük seviyesine gerilerken, son 1 yılda 1 milyon kişi iş sahibi oldu. ...  mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı istihdamın aylık değişiminin takip edilmesi gerektiğini belirtti.(www.trthaber.com›)

İŞKUR Genel Müdürü Cafer Uzunkaya, "Türkiye'nin üniversite mezunu rakamında istihdam gerçekleştiren başka bir ülkeden bahsetmemiz mümkün değil. 10 yıllık zaman içerisinde 3,5 milyon üniversite mezununu istihdam eden bir Türkiye'den bahsediyoruz" diyor; ama üniversite mezunu işsizlerin sayısı 15 yılda 10 kat artmış. Son 3 yılda ikiye katlanmış

 2019’da 4 kayıtlı işsizden biri üniversite mezunu. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı özellikle son yıllarda iyice yükselirken son 3 senede 2’ye katlandı. İŞKUR Ağustos ayında 4 milyon 44 bin kayıtlı işsiz olduğunu açıklarken bunun 1 milyon 34 bini üniversite mezunlarından oluşuyor.

10 yıllık zaman içerisinde 3,5 milyon üniversite mezununu istihdam edildiyse nasıl oluyor da üniversite mezunu işsizlerin sayısı 15 senede 10 kat artıyor. Son 3 yılda ikiye katlanıyor.

İŞKUR yetkilileri, bir taraftan 10 yılda 3,5 milyon üniversite mezunun istihdam edildiğini söylerken diğer yandan 15 senede işsiz 10 kat artıyor. Son 3 yılda ikiye katlanıyor.2019 Ağustos ayı verilerine göre de bir yılda,1milyon 34 bin mezunu işsiz kalıyor.

206 Üniversitedeki eğitim öğretim düzeyi, başka bir deyişle niteliğinin çok farklı olduğu için iş ilanlarında- Koronavirüs nedeniyle ilanlar da görülmüyor ya-adları da yok. İş ilanlarında; Boğaziçi, ODTÜ, Koç, Sabancı, İTÜ… gibi üniversiteler yer alıyor. Tüm üniversitelerin aynı düzeye çıkarılması beklenemez de… Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi verilerine göre, 1.434 bölümde hiç profesör yok. 273 bölümde ise profesör, doçent veya doktor öğretim üyesi bulunmuyor. Bu akademisyensiz  bölümler toplam 14 bin 421 kontenjana sahip.

Ne yapmalı? Geçmişte, bir mühür; bir lise, ortaokul denilirdi; çünkü yeterince öğretmen olmadığı için lise, ortaokul yeterince öğretmen ya da öğretmen olmadan görevlendirilen bir müdürle açılırdı.

Günümüzde de yeni açılacak üniversiteye bir rektör görevlendirilerek mi açılıyor? Diğer yandan 68 rektörün 'sıfır yayını', 71'nin 'sıfır atıfı' var. Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, uluslararası makaleleri derleyen “Scopus & Web Of Science Veri Tabanı Atıflar” istatistikleri Türkiye’deki 68 üniversite rektörünün uluslararası akademik yayını bulunmadığını ortaya koydu.

Ne yapmalı? Yeterli akademisyen olmadan üniversite açılmamalı; çünkü Türkiye’nin üniversiteye değil; çeşitli alanlarda nitelikli, deneyimli; üretime katkıda bulunacak iş gücüne gereksinmesi olduğu düşüncesindeyim. Hangi alanda, ne kadar işgücüne gereksinme olduğu bilimsel veriler ışığında saptanmalı; araştırma, inceleme bulguları doğrultusunda, geleceğin bilim ve teknolojilerini içeren okullara yer verilmeli. Bunlar, üniversiteler, meslek yüksek okulları, meslek liseleri olabilir.

Diğer yandan, bilim alanları değişiyor. Bilim alanları değiştikçe yeni meslekler çıkıyor. Eski meslekler önemini yitiriyor ya da tümden ortadan kalkıyor. Sözgelimi, mühendislik, işletme, ekonomi, hukuk bundan 40-50 yıl önceki önemini koruyor mu? Diyeceksiniz ki hangi meslek önemini koruyor ki… Daha önceki yıllarda,” Hiç bir şey olamazsa öğretmen olsun” deniliyordu. Bugün öyle denilmiyor; ama her eğitim fakültesini bitiren de öğretmen olamıyor. Kamu Personeli Seçme Sınavı ya da kısaca KPSS’ye girmek, öğretmenlik için istenilen puanı almak zorunda.

Peki, ne yapmalı? İyi puan alanlar, istediği alanı ve üniversiteyi seçmeli de diğer öğrenciler, mezun olunca özellikle kamuda iş bulacağı alanı seçmeli. Diyeceksiniz ki iş bulmak için istemediği mesleği mi seçsin. Ne yazık ki günümüzde artık öyle. Öğrenci, düş kuramıyor;  düş evreni olmayan gencin ülkesini geleceğe taşıyacak projeleri, çalışmaları  olur mu?

Ülkemizin hangi alanlarda ne kadar insan gücüne gereksinmesi olduğu saptanmalı. Bu alanlara göre insan yetiştirilmeli. Her liseyi bitiren doktor, yargıç, mühendis, öğretmen, işletmeci, ekonomist …olmayı amaçlarsa her yıl milyonlarca öğrenci üniversite kapısında birikir. Üniversite bitince bu sefer de Kamu Personeli Seçme Sınavı ya da kısaca KPSS için hazırlık, dershaneye gitmek gerekir. Sınavı kazanmak da yetmez, bir de sözlü sınav, başka bir deyişle mülakata girmek gerekir. Mülakatta başarıdan çok iş bitirici tanıdık bulmak gerekiyor.

Rönesans ve Reform’ dan uzak kalarak ,“Aydınlanma Çağı”nı atlayan Türkiye; geleceğin bilimlerinden, teknolojisinden uzak kalmamak için eğitim politikalarını çağın özelliklerine, gereksinmelerine göre geç kalmadan planlamalı; eğitim öğretime yatırımı bu doğrultuda yapmalı ki işsizlik azalsın, üretim arsın, ülke kalkınsın

Sonuç

 Öğrenci lisede, meslek eğitimi almalı. Başka bir deyişle lisede mesleklere yöneltilmeli. Daha doğrusu, eğitim öğretim; salt Anadolu liselerine , İmam Hatip liselerine yönelik değil de meslek liselerini ön plana alacak, geleceğin mesleklerini de içerecek şekilde düzenlenmeli ki üniversite kapısında, yığılmalar olmasın. Meslek seçimi, öğrencinin meslek dersleri puanına göre olmalı ki işgücüne göre elaman yetiştirilsin.

  1. Öğrencinin amacı, Anadolu lisesine girmek olunca mesleki ve teknik liselere öğrenci kaydı, her yıl azalacak; bu okullar, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak, yapılan yatırımlar da boşa gidecektir.
  2. İş yeri açmak için mesleki ve teknik lise diploması ya da sertifikası zorunlu olmalı ki meslek liseleri önem kazansın.
  3. İŞKUR’un 2017 İPA çalışmasına göre hem teminde güçlük çekilen hem de açık işlerin yüksek olduğu mesleklerin önemli bir kısmını lisans eğitimi gerektirmeyen “Sanatkârlar ve İlgili İşlerde Çalışanlar” grubu oluşturmaktadır.
  4. Bakanlığın Eğitim, Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisi kapsamında yayımladığı ilk rapor olan "Türkiye´de Mesleki ve Teknik Eğitimin Görünümü" raporunda, 1.       2013-2018 yıllarında 6,32 milyar liradan 12,5 milyar liraya ulaşması, mesleki ve teknik eğitime verilen önemin göstergesi olarak değerlendirildi. deniliyor; ama Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, İstanbul’da 60 meslek lisesinin Anadolu lisesine dönüştürüldüğünü belirterek, “Hani meslek lisesi meselesi memleket meselesiydi.” diye soruyor.
  5. Eğitim politikası, geleceğin mesleklerine göre yeniden yapılanmalı. En iyi ve en çok kazandıran 40 mesleklerden bazıları:

Üretim mühendisi, genetik çeşitlilik memuru, robot mühendisleri, aktüerlik, biyoteknolog. beyaz şapkalı hacker, iklim kontrolü mühendisi.  nanoteknoloji mühendisi

Son söz

Eğitim öğretim politikaları; çağın gereksinmelerine, ulusal değerlere, ülkenin insan gücü gereksinmelerine göre yeniden planlamalıdır.

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..