- Kategori
- Tarih
19 Mayıs 1919 Kurtulus Yolu
19 Mayıs 1919 Kurtuluş Yolu
19 Mayıs 1919, Türkiye tarihinde, en önemli değişim, dönüşüm olaylarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih, her yıl“19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Anadolu milli hareketinin esasları, Atatürk’ün Şişli’deki evinde hazırlanmıştır.(Tek Adam, C ıı, s.36) Atatürk, Samsun’ a çıkmadan Kurtuluş Savaşı’nı planlamıştır. Samsun, şirin bir Anadolu beldesidir. Etekleri denize kadar inen renkli bir sırta yaslanır. Bu eteklerde Samsun; evleri, sokakları, caddeleriyle kademe kademe serilir.(ön. ver.I)
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu insanı; yorgun, yoksul kaldı Kötüleşen yaşam koşullarında, düşmandan kurtulmanın yollarını ararken umudu tükenmek üzereyken Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a ayak basarak “kurtuluş” yolunu açtı.
Atatürk, köhnemiş düşüncelere, düşmana karşı gelecek olanların gençler, genç düşünceler olduğunu görür ;kurtuluşu bu yönde örüntüler. Bu nedenle de gençliğe, önem verir. Atatürk’ün şu sözü çok anlamlıdır: “Genç düşünceli demek; gerçekleri, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”
19 Mayıs 1919, Anadolu’da bağımsızlık güneşinin doğduğu gündür.19 Mayıs 1919 emperyalizme başkaldırmanın temelinin atıldığı gündür.19 Mayıs 1919 Kurtuluş Savası’ na açılan yoldur.19 Mayıs 1919, Osmanlı İmparatorluğu’ nun küllerinden yeni bir devleti kurmak için atılan adımdır. Bu tarih, Atatürk’ün deyişiyle kendinin doğum tarihidir.
İzmir’in İşgali
“İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edileceği, o gün kentte duyulmuştu. Halk kuşkulu ve şaşkın bir durumdaydı. Ne yazık ki, İzmir’de halka yol gösterecek güçlü, yetkin bir yönetici yoktu. Bir süre önce Hükümet, İzmir’deki 17.Kolordu Kumandanı ve Vali Vekili Nurettin Paşa’yı geri çekerek “Hürriyet ve İtilaf Fırkası mensubu Kambur İzzet’i valiliğe, Ali Nadir Paşa’yı da Kolordu Kumandanlığı ’na tayin etmişti. İkisi de kişiliksiz, duygusuz, aciz, uyuşuktu. İzmir’in işgal edileceği kentte yayılınca Vali, soranlara “yalandır” diyor ve işgali halktan gizlemeye çalışıyordu.
“Yunan ileri harekâtı başlarken 17 nci Kolordu; bağlı birlikleri,56 ncı ve 57 nci tümenler ile İzmir Müstahkem Mevkiinden kuruluydu. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, aynı zamanda Müstahkem Mevki komutanıydı. Kolordu, Müstahkem Mevki ve 56 ncı Tümen karargâhları esir olduktan ve tümen (172 nci alay hariç) dağıldıktan sonra, kolordu bölgesindeki diğer kıtalar başsız kalmış, emir ve komuta felç olmuştu.”(Türk İstiklâl Harbi, Batı Cephesi,1963,s.73)
Türkiye’yi, İstanbul’dan kurtarmak artık olanaksızdı. Anadolu, sömürgeci Avrupalılar ve onların yardakçıları Ermeniler, Rumlar tarafından yutulmayı bekliyordu. Anadolu güçsüz, çaresiz, kaderine bırakılmıştı. Anadolu, ancak güvenlik sorunlarıyla anımsanıyordu.
15 Mayıs 1919 günü saat 02.00’de,Midilli’nin Yero Limanı ‘ndan hareket Yunan çıkarma birlikleri saat 07.00 ‘da İzmir önlerine gelmiş,08.00’da da çıkarma, İzmir’in Pasaport ve Alsancak İskelesi’nden başlamıştır. On binlerce yerli Rum tüm Kordonboyu ’nu doldurmuş, gelenleri karşılıyor, Yunan bayrakları sallıyor; çiçekler, alkışlar ve zito (yaşa) sesleri arasında Yunan askerlerini selamlıyordu.
Yürüyüş halindeki Yunan taburuna tabancasını ateşleyen Hasan Tahsin adında bir gazeteciydi. Yunan taburu paniğe kapılarak geldikleri yönde kaçmaya başlamıştı. Saat kulesi hizasında toparlanan Yunan birlikleri, kışlayı ateş altına aldı. Daha sonra da süngü takıp kışlaya girdi. Yerli Rumlar da Yunan askerleriyle birlikteydi. Yunanlılar, Türk subaylarını yere yıkarak soyuyor, üstlerinde başlarında ne varsa alıyorlardı. Elinde bir beyaz bayrak olduğu halde Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa’yı, Yunan subayı tokatlamıştı. Askerlik Dairesi Başkanı Albay Fethi,”Zito Venizelos” diye bağırmaya zorlayan bir Yunan subayı tarafından şehit edilmişti. Kolordu Başhekimi Yarbay Şükrü, birçok subay, er de şehit edilerek denize atılmıştı. Bazı Rumlar da sokaktan geçen Türk erkeklerine ve kadınlarına tabancalarıyla ateş edip eğleniyorlardı.(Selek, Ulusal Kurtuluş Savaşı,2011,s.65–68)
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Samsun’a Çıkar
Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığı günlerdeki durumunu şöyle özetliyor:
“19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım. Genel manzara şöyleydi: Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ ında yenik düşmüş; Osmanlı Ordusu her tarafta ezilmiş, koşulları ağır bir ateşkes imzalanmış. Savaşlardan, ulus yorgun ve yoksul düşmüş. Ulusu ve ülkeyi, Birinci Dünya Savaşı’na sokanlar, kendi yaşamlarının kaygısına düşerek, ülkeden kaçmışlardır. Padişah Vahdettin, tahtını korumak için önlemler araştırmakta. Damat Ferit başkanlığındaki hükümet; güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişaha bağlı ve onunla birlikte kendilerini kurtaracak herhangi bir duruma razı.”(Nutuk, cilt:1,s.1,”Kısaltılmış ve sadeleştirilmiştir.”)
Ülkenin en huzursuz bölgesi de Samsun yöresiydi. Pontusçu Rumlar, bölge halkına baskı yapıyorlar, halkı huzursuz ediyorlardı. Diğer taraftan da Türklerden şikâyetçiydiler. Türk ordusu ,30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 5.maddesine göre. Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askeri kuvvetten başkası hemen terhis edilecekti Mondros Ateşkes Antlaşması’na göre ülkenin güvenliğinden İstanbul Hükümeti sorumluydu. Ateşkes Antlaşması’ nn 5.maddesine göre İstanbul Hükümeti, sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askerden fazlasını terhis edecekti. İtilaf (Anlaşma) güçleri, güvenliklerini tehlikede gördükleri yerleri, Antlaşma ‘nın 7.maddesine dayanarak işgal edebileceklerdi.(Selek, Anadolu İhtilali I,1963,s.34,35)
İngiliz Yüksek Komiserliği, Türkler ’in Rumlar ’a karşı silahlandırıldığı, İstanbul Hükümeti’nin önlem alması için baskı yapıyorlardı.. Kaldırılan ordu kumandanlıkları yerine güvenliği sağlayacak Ordu Müfettişliği düşünülüyordu. Bu göreve, Mustafa Kemal uygun görüldü. O günün koşullarında, Genel Kurmay’ ın, Padişah’ın, Sadrazam ve Hükümeti’nin ,işgal kuvvetleri komutanlığının onayı gerekliydi.
Samsun işgal kuvvetleri için çok önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti.
İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikâyetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü. Atatürk ve silah arkadaşları uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve bir şeyler yapmak için Anadolu'ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz fırsattı
İngilizler, güvenliğin sağlanması için İstanbul Hükümeti’ne baskı yapıyorlardı. Samsun olaylarının soruşturulması, güvenliğin sağlanması amacıyla 9.Ordu Müfettişliği ’ne Mustafa Kemal seçilir. Amaç, Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmak değildir. Mustafa Kemal için de böyle bir görev fırsattır. O da Anadolu’ya geçmek istemektedir. Böyle bir görev için Genelkurmay, Harbiye Bakanlığı, Sadrazam ve Hükümet, Padişah, işgal kuvvetleri kumandanlığının onayı gerekmektedir..
“Mustafa Kemal’in hareketinden önce Sadrazamla vedalaşması, Teşvikiye’deki Sadrazam Konağı’nda soğuk, tatsız bir akşam yemeği karşılaması şeklinde oldu. Genel Kurmay Başkanı Arapgirli Cevat Paşa (Çobanlı) da gelir. O gecenin en önemli konuşması, Mustafa Kemal’le Cevat Paşa arasında geçer. Cevat Paşa, Mustafa Kemal’e sorar:
__Bir şey mi yapacaksın Kemal?
__Evet, Paşam, bir şey yapacağım…
__Allah muvaffak etsin…
__Mutlaka muvaffak olacağız! (Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam I,s.388)
19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Atatürk özgürlük ve bağımsızlık bayrağını açar. Bu tarih Anadolu insanının silkinişi, uyanışı, emperyalizme başkaldırışıdır.19 Mayıs, bağımsızlığa yönelme; ulusal benliğimizi bulma tarihidir. Türk ulusunu bağımsızlığına götürecek yolu, Mustafa Kemal açar. Yolu aydınlatmak için Mustafa Kemal Samsun’da bir kıvılcım çakar. Meşale olur, tüm Anadolu’yu aydınlatır. Bu meşalenin ışığında Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı başlatır. Anadolu aydınlanır. Anadolu insanı tutsaklıktan kurtulmanın yollarını arar. Kurtuluşa Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’in izinden giderek ulaşacağına inanır; çünkü Mustafa Kemal’e güvenmektedir. Mustafa Kemal da Türk gençliğinin ulusal değerlerimizi kollayıp koruyacağının bilincindeydi. Bu nedenle, bu yurdu, cumhuriyeti sonsuza dek kollamak, korumak görevini de gençlere vermiştir. Atatürk, cumhuriyeti gençlere emanet ederken, kullandığı genç sözüyle, üniversitede, orduda, basında ve iş hayatında yer alan kafası ve ruhu genç tüm yurttaşları amaçlıyordu.
Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik edecekti. Bu 18 kişinin adları şöyleydi: III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey (General Bele), Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım Bey (General Dirik), Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim Talî Bey (Öngören), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurmay Yarbay Mehmet Arif Bey(Ayıcı), Karargâh Erkân-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siyasiyat Şubesi Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(Gerede), Müfettişlik Topçu Komutanı Topçu Binbaşı Refik Bey(Saydam), Başyaveri Yüzbaşı Cevat Abbas(Gürer), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (Tünay), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı İsmail Hakkı (Ede), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket (Önderseev), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (Süsoy), Kurmay Başkanı Emir Subayı Kalem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(Kunt), İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer (Kılıç), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Faik (Aybars), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (Atasev).””
Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” vapuruyla Galata rıhtımından ayrıldı. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma vapuru saat 21.40 sıralarında İnebolu’ya ulaştı.
Mustafa Kemal,19 Mayıs 1919’da emperyalizmin ağlarını yırtarak Samsun’a çıkar.
Samsun'a ayak basmış kahraman bugün,
Çayır, çimen yeşermiş zafer yolunda.
Davul zurna sesinde şahlanır düğün,
Gönlüm coşup öter bir bahar dalında. (Ceyhun Atıf Kansu , dersimiz.com)
19 Mayıs 1919’da Samsun’da bir kıvılcım çakar. Meşale olur, tüm Anadolu’yu aydınlatır. Bu meşalenin ışığında Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı başlatır. Anadolu aydınlanır. Anadolu insanı tutsaklıktan kurtulmanın yollarını arar. Kurtuluşa, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’in izinden giderek ulaşacağına inanır; çünkü Mustafa Kemal’e güvenmektedir. Hamit Naci Selekler, bu durumu dizelere dökmüş; şöyle diyor:
19 Mayıs bugün tek parça yurdun günü,
O günden sonra yazdı takvim öbür günleri
O günden sonra İzmir, Lozan, Sivas... İleri,
Ve daima ileri, Gazi’ye varmak için!
Bu günlerden geçerek Gazi’ye erişirsin,
Gazi ki, bir hakikat, erişemez her insan,
Evreni anlarsın Gazi’yi anlıyorsan.
Gazi’yi anlayanlar, evreni, evrendeki gelişmeleri de onun açtığı aydınlık yoldan giderek anlamaya çalışmışlardır. Gazi’yi yeterince anlayamadığımız için evrende olanları da inceleyip araştıramadık. Bilimle, sanatla yoğrulamadık. Gençliğimize ulusal bilinci aşılayacak, bilimsel içerikli ders araç ve gereçlerini sunamadığımız içindir ki kütüphanelere, laboratuvarlara yöneltemedik. Bu nedenlerle onların da çoğu bilgisayarların internet sitelerindeki oyunlara takılıp kaldıklarından dünyadaki sömürü düzenini algılamakta zorlanıyorlar. Çoğu da geleceğe güvenle bakamıyor.
Ulusal güçlerin tümü, görevlerinin başında bulundukça cumhuriyet, demokrasi, Atatürk devrimleri ve ilkeleri sarsılmayacaktır. Bu Türk ulusu için bir amaçtır. Bu amaç, ulusal eğitimin ilkelerini de içermelidir. Gençlerin Atatürk devrim ve ilkelerini benimsemeleri, O’nun -Gençliğe Hitabesinde- gençliğe verdiği görevi, gençlerin yerine getirmeleri için, Atatürk’ün Samsun’a çıkış tarihi olan 19 Mayıs 1919 , “Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı” doksan iki yıldır kutlanmaktaydı. Bu kutlamalar, Türk gençliğine canlılık, coşku vermekte; onlara yurt, ulus sevgisini aşılamaktaydı. Kutlamalarda, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, gösteriler yapılır; şiirler okunurdu. İşte 19 mayış 1919’u, öncesini, sonrasını dile getiren bir şiir:
Paylaşılmaz
19 Mayıs Gençliğine,
Düşünmek uzun uzun
Kurtulmanın başını sonunu.
O karanlık günler içinde
Bir çürük tekneye atlamak,
19 Mayıs’ta çıkmak karaya.
Bayrak çekip yürümek Ankara’ya,
Meydan okumak günün sultanlarına,
Onların ölüm fermanlarına.
“Bu millet ölmeyecektir, ”diye
Atılmak er meydanlarına.
Cephe kurmak, devlet kurmak,
Yepyeni bir inançla
O karışık günler içinde
Tasarlayarak sonunu
Devrimlerin ölçmek,
Enini boyunu.
O zorlu işler içinde
O günler unutulamaz.
Ötekiler paylaşılsa da
Bunlar paylaşılamaz.
(Oğuz Kazım Atok, Türk Şiirinde Atatürk, s.466).
19 Mayıs 1919 Sonrası
Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla Samsun’a giderken ülke İzmir’in işgali haberiyle çalkalanıyordu. Mustafa Kemal,19 Haziran 1919’da Amasya Toplantısı’nı yapar. Bu toplantıda, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay, 15.Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir,2.Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa da vardı.(Akşin ve diğerleri, Yakınçağ Türkiye Tarihi, s.76)
21 Haziran’da Amasya Kararları oluştu. Kararda özetle şu dile getiriliyordu:
Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir; fakat hükümet sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu karar, Erzurum ve Sivas Kongreleri , Kurtuluş Savaşı’nın temelini oluşturur. Bu karar, düşmana ve padişaha başkaldırış; bağımsızlık, özgürlük için yılmadan savaşmayı göze alıştır.
.Sivas ve Erzurum Kongreleri’ nin amacı, ulusa bağımsızlık, özgürlük düşüncesini aşılamak; kurtuluşun yolunu çizmektir. Mustafa Kemal, tutsaklığın Türk ulusunun yapısına aykırı olduğunun bilincindedir. Anadolu insanına ulus olma bilincini aşılamaya çalışır. (Osmanlı, imparatorluktur. Uluslar vardır. Bu uluslar, imparatorun uyruğudur.) İnsanca yaşamak için yapılır; İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar...30 Ağustos 1922’de mezar olur düşmana Anadolu.29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in bağımsızlık bayrağı dalgalanır. Tek başına, bağımsız bu gökyüzünde. Savaştan sonra, emperyalizmin kıskacından kurtulmuş, tam bağımsız bir devlet kurulur. Kurulan bu devletin temel ilkeleri cumhuriyetçilik halkçılık, laiklik, ulusçuluk, devrimcilik devletçiliktir. Bunlardan en önemlileri kuşkusuz devrimcilik ve laikliktir. Özellikle bu ilkeler doğrultusunda ulus olma özelliğini kazanmış; teokratik yapıdan demokratik yapıya geçilmiş böylece ekonomik ve politik bağımsızlığa erişilmiştir.
1919 ‘da emperyalizmin ağlarını yırtarak Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, bu tarihte Kurtuluş Savaşı’nın temelini atar. Bu tarih, Anadolu insanının uyanışı, silkinişi, emperyalizme başkaldırışıdır.1919 Anadolu insanına yeni bir yön verme, ulusal benliğimizi bulma tarihidir.
Emperyalizmin olduğu yerde; nemelazımcılık, kadercilik her şeye boyun eğiş vardır. Geniş anlamıyla Atatürk bağımsızlığı; siyasal, mali, ekonomik, adlî, kültürel ve askerî bağımsızlıktır. Bu düşünceyle sömürülen yoksul Doğu insanına, yeni bir ruh, yeni bir biçim, yeni bir yön verilir. İmparatorlukla birlikte, medrese ve ulema düşüncesi de tarihe karışır. Ne yazık ki günümüzde medrese düşüncesi yeniden filizlenmiştir. Genç dimağları şeriatçılık suyuyla yıkayıp ümmetçiliğe doğru kaydırmak isteyenler vardır. Medrese düşüncesinin egemen olduğu kimi çevrelerde Atatürk devrimlerinin yerini cemaat, tarikat ilkeleri almaktadır. Böyle yetişen gençler, elbette ekonomik emperyalizmin bir ahtapot gibi ülkeyi sardığını algılayamayacak, dünyadaki gelişmelerden ve yeni sömürü sisteminden habersiz olarak yetişecek, ülkenin ilerlemesini, kalkınmasını bir Ortaçağ görüsü olan ümmetçilikte arayacaktır.
Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü Samsun’a çıkışı, genel olarak Türk Kurtuluş Savaşı’na giden sürecin başlangıcı kabul edilir. Ne var ki, bu atamayla Sultan Vahdettin’in neyi amaçladığı hâlâ günümüzde bir tartışma konusu olarak sürüp gitmektedir. Oysa bu konunun ne olduğu hususu, Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerimizdeki belgelerle son derece açıktır. Buna rağmen, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı kimi çevreler, ısrarla bu belgeleri görmezden gelirken, yeni yetişen kuşakların gerçeği öğrenmelerinde temel kaynak oluşturması gereken tarih kitaplarımızda da bu belgeler ne yazıktır ki yer almamaktadır.(Orhan Çekiç,100.Yıl Dönümünde 19 Mayıs 1919’u Anlamak)
Gençleri, bilimsel veriler ışığında eğittiğimiz söylenemez. Onları, sınavların tutsağı yaptık.19 Mayıs 1919 bilincini yıpratmadan, canlı tutabilseydik; gençlerimizi ruhen ve bedenen daha güçlü yetiştirme fırsatını bulabilecektik. Çünkü eğitim-öğretim izlenceleri daha ulusal, kimliğimize daha uygun olacaktı.
Özetle 19 Mayıs, Türk ulusunun yeniden varoluşu için atılan ilk adımdır. Bağımsızlık ve özgürlük yolu bu ilk adımla açılır; Cumhuriyet’in aydınlığı ufukta gözükür. Cumhuriyet’in aydınlığında Anadolu insanı kölelikten kurtulur, kimliğini bulur. Kimliğini bulmanın, ülkesindeki özgürlüğün sevincini, coşkusunu ulusal bayramlarda yaşar.19 Mayıs, gençliğin ülkesine, Atası’ na bağlılığının simgesidir. Bizler,19 Mayıs coşkusunu tüm benliğimizle yaşadık. İstiyoruz ki bizden sonra gelen kuşaklar da ülkenin 19 Mayıs 1919’a nasıl gelindiğinin bilincine varsın. Bu bilince varması için de ulusal bayramlar geçiştirilmeden; sevinçle, coşkuyla, isteyerek kutlansın.
Tüm bu olumsuzluklara ,Koronavirüs ’e karşın Türk gençliğinin ulusunu, ulusal değerlerini geliştirerek koruyacağına –Atatürk’ün de dediği gibi Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet koruyacağına inanıyorum. Tüm gençliğin “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” nı kutlarım.
Kaynakça
Aksoy, Muammer, Atatürk ve Tam Bağımsızlık, Cumhuriyet Yayınları,1998.
Akşin, Sina ve diğerleri, Yeniçağ Türkiye Tarihi, cilt: I,II, Milliyet Yayınları .
Alpay, Necdet, Türk Şiirinde Atatürk, Hürriyet Yayınları,1980.
Atatürk, Kemal, Nutuk, cilt: I,II, III, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü,1962.
Atatürkçülük Nedir? Varlık Yayınevi, İstanbul: 1963.
Aydemir, Şevket Süreyya, Tek Adam, Remzi Kitabevi,1963.
Genelkurmay Yayınları, Türk İstiklâl Harbi, II nci Cilt, Batı Cephesi, Ankara:1963.
Selek, Sabahattin, Anadolu İhtilali, cilt: I,II,1963.
__________ Ulusal Kurtuluş Savaşı, cilt: I,II, Milliyet Yayınları,2011.
Türk Dili Atatürk Özel Sayısı, Kasım, TDK,1963.
.