- Kategori
- Gezi - Tatil
Yolunuz Altınoluk Clup Afrodit’e düşerse

Sarışın şarkıcı eline mikrofonu alıp, “ yarın sabah yürüyüşe katılacak olan misafirlerimizin kahvaltı salonunun önünde saat yedide hazır olması önemle rica olunur” anonsundan sonra “kimse o saatte uyanmaz hele tatildeyse” diye aklımdan geçirdim ama yanılmışım...(!)
Aklıma gelmişken tatil yörelerinde sahne alan şarkıcıların, dokuz sekizlik şarkı repertuarlarını yeterli bulmuyorum...
Havaya girmişsin, kalkayım kurtları bir dökeyim, âlem oynama görsün düşüncesiyle Trakya işi bir şeyler istiyorsun.
Şarkı belli “ ayılana gazoz bayılana limon” arkasından “ şakşuka”...
***
Tırmanmaya başlayan bir insanın önce neresi terlemeye başlar? sorusunun cevabı mavi, dar eşofmanı ile şu an önümde can çekişiyor...
Onca doğal güzellik varken takıldığım yere bak? Peh!
Grubun öncüsü Vecdi Bey, altmışlı yaşlarda ama dağ keçisi gibi maşallah, organik beslenen adamın hali başka canım!
Biz eski model kamyon gibi yağ yakıyoruz, o buzlu havada zincir bile takmıyor...
Şimdi atıyorum zannedeceksiniz ama otuz kilometre koşmuşluğum, yüz kilometre yürümüşlüğüm var zamanında...
Hep böyle g.tlü göbekli değildik ya canım...(!)
Benim de sportmen Bili olduğum dönemler vardı elbet
Kaz dağları yürüyüşleri bana vız tırıs yani!
***
Saati altı buçuğa kurduk, en sporcu halimizle suyumuzu alıp, kahvaltı salonunun önünde diğer arkadaşları beklemeye başladık ( kimin geleceğinden haberimiz yok)
Saymadım ama yaklaşık on beş kişi olunca yola çıktık...
Zeytin ağaçlarının, hiç susmayan cır cır böceklerinin arasından yürüyüşe başladık...
Dört beş parkur varmış, çocuklar da olduğu için en kolay ve en kısa yoldan yürüyeceğiz, yolculuğun sonunda, tepeye çıkıp, şansımız varsa çam ormanında uyuyan domuzlar göreceğiz...( Yürüyüşün ödülü)
İlk defa bir araya gelen gruplarda bildiğiniz gibi birileri liderliğe soyunur, birileri liderliğe soyunana muhalefet olur, birileri taraf olur..Birilerinin çocuğu ağlamaya başlar, çocuğu ağlayana uyuz olunur...
Birileri millete hava atacağım diye ayağını burkar...
Allahtan Vecdi Bey duruma çok hâkim...
***
Grubun en sonunda ben yürüyorum...
Hani sakatlanan, ayağı kayan, geride kalan olursa yardım etmek niyetim...
Elimde fotoğraf makinem, ya bir meşe palamuduna takılıyorum, olmadı yuvalarına öteberi taşıyan karıncaları insanlara benzetiyorum...
Arada ayakkabımın içine küçük taşlar giriyor o zamanda grupla aram açılıyor, önde giden ağabeyler beni bekleme ayağına soluklanıyor...
Soluklandıkları yerlerde ulu çam ağaçlarının gölgeleri oluyor...
Milletin bahçesinden armut yolanlara kızdım...
Ağaçlar zaten küçücük üzerinde birkaç tane armut var, adam ağaca koca bir yıl gözü gibi baksın, sen bir haftalığına tatile gel, ağaçtaki üç armuttan birini kopar!
Ne oldu; göz hakkı!
Hani sahibinin kul hakkı!
***
Büyük kayaların olduğu tepeye vardık sonunda, o kadar gürültüden sonra domuz mu kalır?
Hiçbir şey göremedik...
***
Yolunuz Altınoluk Clup Afrodit’e düşerse, sarışın şarkıcı “yürüyüş için kahvaltı salonunun önünde sabah buluşulacak” derse, uykuyu boş verin, tereddüt bile etmeyin...
Vecdi Bey’e benden selam söyleyin ve mutlaka kendi bahçesinde yetiştirdiği börülcelerden deneyin...