- Kategori
- Kişisel Gelişim
Yönetim ve Yönetici üzerine sözler
Yönetim; malzeme, makine, bilgi ve diğer kaynakların belli amaç, hedef ve politikalar doğrultusunda dönüşümünü sağlayan süreçlerin ve süreçler arası ilişkilerin bütünleşik ve sürdürülebilir yaklaşımlarla yönlendirilmesi, kontrolü ve süreki geliştirilmesi faaliyetlerinin bütünüdür.
***
Yönetimin en güçlü ve aynı zamanda en zayıf unsuru insandır.
***
İnsan kaynaklarının etkinlik ve yetkinlikliğinin sürekli geliştirilmesi, yönetimin devredilemez sorumluluğudur.
***
Türkiye, bütün imkânlarıyla insan kaynaklarının geliştirilmesine, etkin ve verimli yönetimine odaklanmalıdır.
***
Kurum ve kuruluşların içinde bulunduğu darboğaza sebep, zannedildiği gibi sermaye yetersizliği değildir; çünkü sermaye, bir kemiyettir. Sermayeyi bir şekilde bulabilir, teknolojiyi satın alabilirsiniz. Yeni pazarlar dahi bulabilirsiniz... fakat; insan kaynaklarını, sermayeyi, teknolojiyi etkin ve verimli yönetemezseniz “Yeni Dünya Düzeni”ne ayak uyduramazsınız; yok olursunuz. İşte bu bir keyfiyettir. (21 Nisan 2001)
***
Dar boğazlar kıskacından bir türlü kurtulamayan organizasyonlara bir bakın… orada, yaratıcı zekânın farkını idrak edememiş ve değerlendirememiş idareciler göreceksiniz.
***
Bir yerde bir çok şey sürekli ters gidiyorsa, orada kaynaklardan önce tercih ve yaklaşımları sorgulamak gerekir.
***
Güven, iletişim, yetki, sorumluluk ve ödül, yönetimin sihirli anahtarları; şüphe, korku ve ceza ise geri tepmeli silahı gibidir.
***
Bilgiyi ve emeği takdir etmiyor ve başarıyı ödüllendirmiyorsanız yaratıcılığı ve girişimciliği öldürüyorsunuz demektir ki bu, insanlığın gelişmesine vurulan darbedir.
***
Sürekli gelişme, sürekli öğrenmeyle; sürekli öğrenme, bunu sağlayacak bilgi sistemleriyle mümkündür. Eğer bir organizasyonda öğrenme, kişisel ve tesadüfi ise bunun sebebi kaynak yetersizliğinden çok idareci isteksizliğidir.
***
Hataları;
Görmek sorumluluk,
Kabullenmek şeref,
Önlemek ise bilgeliktir.
***
Yönetim tecrübeleri teammüllerle sınırlı olan insanlara emanet edilmiş organizasyonların kaliteli mal ve hizmet üretmeleri, onların üstesinden gelebilecekleri bir keyfiyet olmaktan çok uzaktır. Eğer bu mümkün olsaydı, “Gelişmemiş Yöreler” den ve “Gelişmemiş Ülkeler”den söz etmiyor olacaktık.
***
Adaletin hakim kılınmadığı bir organizasyonda, insanların, oradan oraya sürüklenme bahasına kendi çıkışını arayan küçük cemaatçi gruplar oluşturmaları kaçınılmazdır.
***
Gücünü yasalardan almayan adalet, kınsız kılıç gibi;
Hukuka dayanmayan adalet ise hem kınsız, hem de sapsız kılıç gibidir.
***
Yönetim erkinin başkaları aleyhine kullanılması, şekli ne olursa olsun o yönetimin; toplumun aleyhine kullanılması ise ölçeği ne olursa olsun, o organizasyonun çöküşünü getirir.
***
Bir tarafta insanı insan yapan değerleri hiçe sayıp kendine emanet edilmiş yönetim erkini tahakküm ve istismar aracı olarak gören despot;
Diğer yanda, değerlerini kaybetmemek için direnen özgür irade sahipleri;
Bu kisinin arasında da otoriteyi içselleştirmiş, her türlü telkin ve yönlendirmelere açık, oradan oraya sürüklenen yığınlar...
İşte! Geri kalmış bir ülkenin resmi.
***
Çalışanlarının etkinliği ve yetkinliğini sağlamış yönetimin yetki göçermesi, zaaf değil aksine, hem kendine hem de çalışanlarına olan güvenin; onların yaratcılığına olan inancın sonucudur.
***
Vatandaş, kamu kurum ve kuruluşlarının sadece müşterisi veya ortağı değil, tamamiyle gerçek sahibidir.
***
Devlet eden siyasetçinin sorumluluğu, ülkesine liderlik yapmaktır. Bu nedenle, tüm yöneticilerden beklentisi, onların, kendi sahalarında liderlik yapmaları ile ilgilidir.
Siyasetçi geçinenlerin beklentisi ise, tüm yöneticilerin, kendi istek ve arzuları doğrultusunda uyumlu birer idareci olmalarıyla ilgilidir.
***
Yönetici; <ı>yanıldığını anlayıncaya kadar kendisini haklı sanmakı> gibi lüksü olmayan insandır.
***
İstediğin “Görüş” ise aynaya bak; yok istediğin “Fikir” ise insanlara, doğaya, ufuklara, yıldızlara bak ve dinle.
***
Asalak, asalaklığından hiç şikâyet etmezken, çalışanlarına sorun çözme bilgi ve becerisi kazandıramayan idareci, her fırsatta ya işinden, ya da çalışanlardan şikayet eder.
***
Giden yöneticinin ardından bir memur şöyle demişti: “<ı>Çok iyi bir idareciydi; ne çalıştı ne de kimseye karıştıı>.” (1995). İşte terslik buradadır!
***
İletişim teknolojilerinin sürekli geliştiği günümüzde siyasetçilerin, ufkunu dar ve beklentilerini küçük tutmak, olumsuzlukları görmezden gelip istismar etmek gibi bir şansları kalmamıştır.
***
Nezaket, hoşgörü ve sadakat zaaf değil; aksine, kişiyi yücelten değerlerdir. Bu değerler ise Milletimizin tükenmez zenginliğidir.
.../...
Bekir Ali Demirel
Not: Sözler özgündür. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.