Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Dünya
 

Yönlendiren medya ve uyanma zamanı

Yönlendiren medya ve uyanma zamanı
 

Güce sahip olan insalar, güçlerini sizin devamlı olarak altadıldığınızdan ve yönlendirildiğinizden emin olmak için kullanırlar. Yani bir nevi uyutulma ve geçiştirme süreci ve uygulaması. Gerçeği bizlere söylemeden, düşünmemizi istedikleri şeyleri kurnazca bizlere çeşitli yollardan empoze ediyorlar. En güncel örnek Irak. Halkın büyük çoğunluğu Irak'taki durumun her geçen gün kötüye gittiğini zannediyor. Mezhep çatışmalarının bitmeyeceğini düşünüyor ve buna inanıyor. Aslında arka planda halkın göremediği çok önemli bir husus var: IRAKTA İŞLER TAM DEVLETİN ARKASINDA BULUNAN İNSANLARIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE GİDİYOR. Bu savaş uzamalı ki, bölge parçalanabilsin. Petrol şirketleri kurulabilsin. Son zamanlar Kürtler Türkiye'ye bağlanmak istiyorlar imajı bilerek ve birilerinin isteği doğrultusunda ortaya atılan bir senaryo. Belkide gerçekleştirilmesi için ciddi çaba harcanan bir durum. Kim bilebilir ki? Ortalık karışık olunca silah şirketleride burada kârlı anlaşmalar yapabilecekler. En önemlisi Suriye ve İran gibi petrol zengini ülkelere bir nevi atlama taşı gibi kullanılabilecek askeri üsler kurulabilmesi için bölgenin karışık olması O İNSANLAR için çok önemli. Irak'ın yeniden yapılandırılmasının ve sivil savaşın maksatlı olduğuna en büyük kanıt 2005 yılında iki üst düzey İngiliz SAS subayının, araplar gibi giyinip sivillerin üzerine ateş ettikleri için Irak polisi tarafından yakalanması. Bu iki subay tutuklanarak Basra hapishanesine götürüldükten sonra, İngiliz ordusu subaylarının derhal serbest bırakılmalarını istedi. Hükümet bu isteği kabul etmeyince İngiliz tankları hapishaneyi yıkarak askerlerini adeta kendi elleriyle aldılar. Bir bölgeyi yıkmak isterseniz bunun iki yolu var. Birincisi orayı gidip bombalarsınız. Bu pek etkili olmayan bir yöntem aslında. Fakat öyle bir yol var ki, oda oradaki insanları birbirlerine öldürtmektir. Bu şekilde o insanları, yaşadıkları bölgeyi ve oradaki tarla, ev, işyeri ne varsa hepsini bitirebilirsiniz. İşte orada yapılanda budur. Bir düşmanı yok etmenin en etkili yolu onun kendi kendini yoketmisini sağlamaktır. Bu da askerler arasında ayrımcılık çıkartarak mümkün olan bir durum. Sonra iki tarafıda stratejik olarak beslerken, bir yandan ajan tabir edilen insanlar her iki tarafı birbirine karşı kışkırtmaya devam ederler. Anlamamız gereken şey ise, bir petrol imparatorluğu kurmak isteyen bazı kesimlerin elde etmeye çalıştıkları insanları yönlendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştıklarıdır.

MEDYANIN GÜCÜ ve YÖNLENDİRMESİ

Hiç düşündünüz mü dünya niçin adeta dev bir medya ağıyla kuşatılmıştır? ABD hükümeti devlet okulları sistemini finansa etmeye başladığından beri Amerikan eğitim sisteminin giderek kalitesini kaybettiğini söylemek mümkün. Bu şu demek. ABD hükümeti elde etmek istediği kadar ödeme yapıyor. Devletin finansa ettiği eğitim kurumlarına bakıldığında burada eğitim gören öğrencileri ve verilen eğitimi gördükten sonra mantık olarak devre dışı bırakılmak istenen her neyse hükümetin işine gelmiyor. Bu yüzden sistemi değiştiriyorlar. Bu durumda devletin siparişine göre yeni bir sistem ortaya çıkıyor. Ve devlet onu elde ediyor. Çocukların eğitilmesini istemiyorlar, fazla düşünerek bir şeylerin farkına varmımızı istemiyorlar. Bu yüzden tüm dünya tamamen eğlence hayatıyla, meydayla, uyuşturucuyla, alkolle ve aktivitelerin her çeşidiyle dolu hale getirildi. Tüm bunlar insanların zihnini meşgul tutmak için. Yani birşeylerin farkına varılması bazı insanların işine gelmiyor. Uyanmamız ve anlamamız gereken şey hayatımızı yönlendiren insanlar var ve biz bunların farkında değiliz. İnsanlar giderek daha az kitap ve gazete okuyorlar. Sanki artık insanların tek gerçeği ekranda gördükleri. Ve gerçekten dünya üzerinde TV'lerde gördüklerinden başka hiçbir şey bilmeyen koskoca bir nesil yetişiyor ve yaşıyor. Ekranlar tamamen birileri tarafından yönlendiriliyor yönetiliyor. Birileri bizim neler izleyeceğimize karar veriyor ve biz sadece onların belirlediklerini izliyoruz. Kısacası TV'ler aralarına ufak tefek işe yarar bilgiler gizlenmiş bir eğlence dünyası haline geldi. Ve insanlar öyle bir hale geliyorlar ki, sanki kendileri bir hayal, TV'lerde gösterilenler onlar için tartışılmaz gerçek. TV'lerde ne denirse o yapılıyor, o yeniyor, o giyiliyor, o içiliyor vs vs. Hatta çocuklar bile TV'nin dediği gibi yetiştiriliyor ve neredeyse TV'den gördüklerimiz gibi düşünmeye başlıyoruz. Sizce bu nedir? Bir tarz mı yoksa yeni bir dünya mı kuruluyor.

Bu yönlendirmeleri yapan insanların en son isteyeceği şey düşünme gücüne sahip insanlar ve bilinçli bir toplum. Bu yüzden insanlara sürekli düzmece bir yaşam, TV'ler, medya ve eğitim yoluyla sunuluyor. İlgimizi dağıtmak için sürekli yeni bir şeyler çıkarıyorlar. Ve görülen o ki bu işi gerçekten çok iyi yapıyorlar.

İŞTE BİR ÖRNEK DAHA

2005 yılında Kanada, ABD ve Meksika arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma halka duyurulmadı, kongreyede sunulmadı. Ve bu üç ülke kendi arasındaki sınırları adeta kaldırdı. Tam bir Kuzey Amerika Birliği kuruldu. Acaba bunu kaç kişi duymuştur. Bush yönetiminin sınırları kaldırma politikası ve bu ülkenin göçmen kanunlarını hiçe sayması, aslında büyük bir planın parçası. Başkan Bush bu anlaşmaya imza atarak bilinen anlamdaki ABD'nin sonunu getirdi belkide. Ve ne senatonun, ne halkın onayını almaya ihtiyaç bile duymadı. Bu gerçekten çok az kişinin bildiği bir anlaşma. Yine yatırımcı sınıfından birkaç kişi biliyor bunu. Bu bir ticaret anlaşması değil. Bu söz konusu ülkelerin bağımsızlıklarının ellerinden alınması demek aslında. Ve AMERO adında yeni bir para biriminin çıkarılması gündemde. Yani AMERO Kuzey Amerika Birliğinin yeni para birimi olma yolunda. Tıpkı AB'de olduğu gibi bu üç ülke arasında da sınırların kaldırılması ciddi ciddi konuşuluyor. Kimse bu konuda konuşmuyor ama Amerika, Kanada ve Meksika'da yaşayan herkesin hayatını derinden etkileyecek. Bu anlaşma ile bu ülkelerin anayasaları çöpe atılmış olacak. Aslında böyle büyük bir olayın bütün dünya gazetelerinde manşet olması gerekirdi. Fakat bu hareketin arkasında olanlar, medya sektörünün arkasında olanlarla aynı. Ve bizlere bilmememiz gereken şeyleri asla söylemezler. Kuzey Amerika Birliği, Avrupa Birliği, Afrika Birliği hatta yakında Asya Birliği bu adamların 60 yıldan beri uğraştığı bir konu ve artık sona geliniyor. TEK BİR DÜNYA DEVLETİ.

İşte o fikrin sahiplerinden birkaç satırlık hedef ve teşekkür yazıları:
Bir dünya devletini istesek de istemesek de kurmalıyız. Asıl soru bu devletin zorlamı yoksa insanların rızasıylamı kurulacağıdır.

PAUL WARBURG, Dışilişkiler Üyesi Federal Rezerv Sisteminin Kurucusu

Washington Post, New York Times, Time Magazine ve diğer büyük yayın organlarının yöneticilerine;

Görüşme çağrılarımıza katıldıkları ve verdikleri sessizlik sözünü 40 yılı aşkın bir süredir tuttukları için teşekkürü bir borç biliriz. Eğer bu yıllar boyunca halkın dikkatini yaptıklarımıza çekselerdi, dünya üzerindeki planımızı gerçekleştirmemiz imkansız olurdu. Dünya her geçen gün daha bilinçli ve daha hazır bir şekilde Dünya Devleti'ne doğru ilerlemektedir. Entellektüel elit bir kesimin ve dünya bankerlerinin kuracağı bir çok uluslu egemenlik geçtiğimiz çağlarda gördüğümüz tek uluslu oluşumlardan daha caziptir.

Davit Rockefeller, Dışilişkiler Üyesi

Tek banka, tek ordu, tek bir güç merkezi. Ve eğer tarihten birşeyler öğrenmişsek, o da gücün zarar verdiğidir, mutlak güç ise mutlak zarar verecektir.

Auron Russo, Rockefeller ailesine olan yakınlığıyla tanınan bir siyasetçi. Fakat bu ailenin bir takım sıradışı hayallerini ve planlarını anladıktan sonra onlardan uzaklaşma yolunu seçmiş. Avukat bir arkadaşının Rockefeller ailesi hakkında anlattıkları ise dahada hayret verici boyutta imiş. Bu sohbet 2001 yılında gerçekleştirilmiş. Konuşma aynen şöyle:

Rockefeller'ler tarafından planlanan gizli bir olayın ardından ABD ordusu Afganistan'a girmeye hazırlanmaktadır. Bu sayede Hazar Denizi'ne petrol boru hatları döşenebilecektir. Irak'a girip oradaki petrolu alacağız ve Ortadoğu'da bir üs kuracağız. Daha sonra Venezuella'da Chavez'i indireceğiz. Çünkü burasıda petrol ülkesi. Bugün ikisi gerçekleşti. Yani Afganistan ve Irak seneryoları. Ama henüz Chavez konusu çözülemedi. Asla bulamayacakları biri için (Usame Bin Ladin) mağaralar didik didik edilecek. Bir sürü asker bulunamayacak bir adamı arayacak yani. Teröre karşı verilen savaş ve aslında gerçek bir düşman olmaması, asla kazanılamayacak bir savaş haline gelmesi demekti. Yani kazanmak için değil, sadece savaşıyor olmak için savaşıyorlardı. Bu insanların özgürlüklerinin ellerinden alındığı sonu olmayan bir savaş olacaktı. Silah ve petrol için.

Ortada bir sorun vardı:

İnsanlar bu savaşın gerçek olabileceğine nasıl inandırılacaklar? Cevap hazırdı.
Medya ile. Bir savaşın ne kadar gerçek ve inandırıcı olabildiğini anlatma görevi medyanındı. Birşeyler hakkında sürekli konuşmak ve aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak inandırıcılığı yükselten bir etkendi. Ve insanlar sonunda bu savaşa inandılar. Biliyorsunuz ki 1913 yılında Federal Rezerv'i yalanlar üzerine kurdular. Yine yıllar sonra sonra 11 Eylül. Ki oda başlı başına bir senaryo ve yalandan ibaretti. 11 Eylül sayesinde terörle savaş bahanesiyle Irak seneryoları devreye girdi. Bu da büyük bir yalan. Şimdi aynı şeyi İran için düşünüyorlar. Fakat İran bir Irak gibi değil.

Peki bunu niçin yapıyorlar, amaç ne?

Dünyadaki bütün paraya sahip ve hakimsiniz. Ama insanların canını yakıyorsunuz. Bu çok kötü birşey. Ama insanları kimse umursamıyor ki! Sadece kendin ve ailen. Gerisi önemli değil. Asıl amaç dünyadaki herkese çip takmak. Herkesin parası ve sahip oldukları o çipte olacak. Ve birileri bizi protesto ederse veya istemezse, eleştirirse çiplerini kapatacağız.

2005 yılında senato göçmen kontrolü ve teröre karşı savaş bahanesiyle gerçek kimlik projesini kabul etti. Mayıs 2008'de hayata geçecek projeye göre, herkes barkodlu bir Federal Kimlik Kartı taşıyacak ve tüm kişisel bilgileri bu kart üzerinde olacak. Ama bu barkod uygulaması şimdilik bir geçiş aşaması. Bu kartlara daha sonra radyo frekansları sayesinde gezegen üzerindeki tüm hareketlerinizi takip etme sistemide uygulanacak. Aslında şimdide pek farklı değiliz. GPS sistemiyle cep telefonları sayesinde aranan birini bulmak artık çok zor değil, hatta bulunmaması ihtimali çok zayıf. Bu çipli sistem şu an halihazırda ki tüm ABD pasaportlarında uygulanıyor. İşin son aşaması ise implant çip. Birçok insana farklı sebeplerle kabul ettirilmiş bir uygulama aslında. ABD'de bazı gönüllü aileler vücutlarına uyarlanmış elektronik kimlik kartı taşıyorlar. Sonunda herkes bu monitör kontrollü sisteme dahil olacak. Ve yapılan her hareket kaydedilecek. Sisteme karşı gelenler ise OFF konumuna getirilecekler. Bu aşamadan sonra toplumun her davranışı bu çiplere endeksli olacak. Aynı filmlerde izlediğimiz gibi. Bu filmler sanki bizim geleceğimizi anlatıyor. Belkide şekillenmeye başlayan bir toplum tarzı yeniden meydana getiriliyor. Tek merkezli bir dünya ekonomisi, herşeyin izlendiği ve kaydedildiği bir dünya. Sizin haklarınızı başkasının belirlediği bir dünya. İşin esas traji-komik tarafı ise bunlar insanlara zorla yaptırılmayacak, insanlar bunları kendileri talep edecekler. Tıpkı bir bankadan çipli kredi kartı talebinden bulunmak gibi birşey. İnsanlar korku ve bölücükle kasıtlı olarak yönlendirilmesi güç ve gerçeklik duygusundan kopardı. Birçok insanın din, vatanseverlik, varlık, sınıf duyguları zaman içinde sadece belirli kişilerin elinde şekillenecek. Ve kontrol edilebilecek bir toplum mekanizması ortaya çıkacak.
Parola "Böl ve yönet"

İnsanlar kendilerini herşeyden soyutlamış olarak görmeye başladıkça köleleştirilmeye devam edecekler. Perdenin arka tarafındaki insanlar bunu biliyorlar. Ve şunu da biliyorlar ki, insanlar içlerindeki gücün farkına varırlarsa, tüm bu yıllardır planlanan, uygulamaya kademe kademe konulmaya çalışılan sistem bir anda önlenemez bir çöküşe geçecek.

Benim kendi görüşüm ne biliyor musunuz?

Bu süreç Osmanlının yıkılmasıyla başladı aslında...

 
Toplam blog
: 91
: 3105
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Yıllardır yazmadım... Şimdi yine devam.. Haftanın belirli günleri... Çünkü eskisi kadar vaktim yo..