- Kategori
- Ekonomi - Finans
Yunanistan ekonomik krizi ve Türkiye…
Konuya bambaşka yönden bakacağım. Ancak bundan önce kısaca resmi tanımlamaya çalışalım.
Malumunuz 2009 Yılını ABD Ekonomisi, büyük kaos ve batmalarla geçirdi…
2010 yılını da Avrupa Ekonomisinin büyük kaos ve krizlerle geçireceği aşikardır.
Bunun ilk işareti 3-4 ay önce Yunanistan verdi. AB ve IMF ile masaya oturdu. 125 Milyar dolar kredi alabilmesi için Yunan Halkının kemer sıkması ve acı reçeteyi içmesi istendi. Daha önce aldığı tedbirlere ilaveten Taahhüt ettiği diğer tedbirleri Yunan Parlamentosunda görüşüldü ve kabul edildi. Bu durum elbette büyük toplumsal çalkantılara yol açtı. Hala da açmaya devam ediyor…
Bir önemli paradoksal dip not daha veriyorum:
Alman halkı krize giren ülkelerin kendi başının çaresine bakmasını, yani euro'dan çıkmasını istiyor. Ancak bu sanıldığı kadar kolay değil.
Çünkü Yunanistan'ın dış borcunun 45 milyar doları, İspanya'nın dış borcunun 238 milyar doları Alman bankalarına. Yani bu ülkeler iflasa terk edilirse Alman bankaları da iflasın eşiğine gelecek.
Bugün aldığım Milliyet Gazetesinde sabah okuyunca şok oldum. Yorumsuz alıntıyı veriyorum.
Ama ne yapıyoruz biliyor musunuz sevgili Yunanlı dostlar? Sıramızı bekleyip, sandığa gidip sessizce oyumuzu atıyoruz. İktidara getirip, memnun kalmayınca alaşağı ediyoruz. Demokrasimiz mükemmel değil; çok eksiği gediği var. Ama yine de demokratik sabırla çok şeyin üstesinden geldik bu ülkede.
Siz hiç dün Atina sokaklarındaki kaos ve isyan görüntüsünü; kafası bozulan Türklerin bir muz cumhuriyetinde yaşarmış gibi Meclis’i basabileceğini düşünür müsünüz?
Alıntı: Aslı Aydıntaşbaş asli.aydintasbas@milliyet.com.tr
Şimdi gelelim ne demek istediğimi ya da zurnanın zırt dediği yere…
Türkiye halkı, belki 10, belki 15 kez IMF ile masaya oturdu, her defasında acı reçeteyi aldı ve afiyetle içti.
Yunanistan Halkı ne diyor?
Bizi bu hallere düşüren siyasetçiler 1 nci derecede suçludurlar ve yargı önüne çıkması gereğini ve talebini ortaya koyuyorlar…
Bunun için gösteri yapıyorlar, bazen de yakıp, yıkıyorlar…
Daha açıkçası son 30 yıldır görev yapan tüm siyasetçilerin, ülkeyi bu hale getirmesinde kusurları olduğunu iddia ediyorlar.
Neden mi?
Bu durumu halka anlatmadıkları ve gizledikleri için…
Ülkelerin borçlarının büyüklüğü, borç rakamının milli gelire oranıyla ölçülüyor. Yunanistan’ın kamu borcunun milli gelirine (GSYH) oranı 2010 yılında yüzde yüzde 124.9 olmuş.
İşin ilginç yanı nedir, biliyor musunuz?
Avrupa Birliği’nin Maastricht kriterine göre bir ülkenin dış borç yükünün milli gelire oranının yüzde 60’ı aşmaması gerekiyor.
Peki, Yunanistan bu duruma gelinceye kadar AB nerdeymiş?
Körmüş, sağırmış herhalde…
Neyse konumuza geri dönelim. Yunan Halkının sosyolojik yapısını iyi bilmeyenler cahilce yorum yapıyorlar…
Cahilliklerini şimdi yüzlerine vuruyorum…
-Yunanistan KKE (Yunanistan Komünist Partisi) her seçimde barajı geçer ve neredeyse yüzde 10 civarında oy alır bu birrrr.
-Yunan halkı için tabu diye konu asla yoktur. Yaşama ve topluma dair her şey ama her şey konuşulur, tartışılır… bu ikiiii.
-Asla kaderine razı olmaz, sonuna kadar mücadele eder… bu üçççç.
-Yanlış yapan herkesten hesap sorar… İster siyasetçi, ister asker, ister bürokrat… bu dörttt.
-Canı yandığı bir konuda (Mesela IMF acı reçetesi) siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara koyar ve topyekun üstüne gider… bu beşşşş.
Türkiye, IMF ile bilmem kaç kez anlaşma imzaladı, hiç böyle tepki koymadı.
Nedeni ise saydığım yukarıdaki 5 maddedir. Fazla zorlarsanız Rahmetli Aziz Nesin ağzından çıkanları tekrar ederim ha…
Umarım Yunan Halkını bu büyük toplumsal reaksiyonunu anlamayanlar biraz aydınlanmıştır.
Gelecek öngörüm ise bu PASOK Hükümeti asla bu tedbirleri uygulayamaz. Eninde sonunda erken seçimlere gitmek zorunda kalacaktır.
AB’nin ve IMF’nin de en çok korktukları da bu sonuçtur.
Söyleyeceklerimi söyledim ve artık giderim…
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Burdur İli Bucak İlçesi CHP İlçe Yönetim Kurulu üyesi