Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Yürek dengesi ve cemre

Yürek dengesi ve cemre
 

yeşerecek cemre,yeniden yeşerecek düşen cemrelerle...(www.resimleri gen.tr.)


Hep aynı vuruşla çarpmaz. Bazen ritmini, dengesini bozuverir Adem çocuklarının yüreği.

Elleri, dilleri, yolları ayrılıverir; can yoldaşıyla, ciğerparesiyle, özbeöz yüreğinin vuruşuna vuruş ekleyeniyle.

Söze vurunca harfleri “üstüne konduramam ben senin” denilen nedenlerden dolayı.

Yaşayan üstüne konduramaz elbette, ayrılığı, yalnızlığı, ezilmeyi, üzülmeyi, kötü sözler işitmeyi.

Bu mu dur der? Bu, bu mu dur? Dünya güzeldir, yaşamak güzeldir diye anlatılan masal bu mu dur?

Bu dur işte, bu dur der derinlerden bir akis…Budur işte.

Bir hastalık belki, boyu bosu ölçülemeyen, soyu sopu belli olmayan bir mikrop başlatıverir dengesizliği.

-Yok canıııım dersin. Bu mu ayıracak seni benden. Başarmalıyız, kovmalıyız bu davetsizi, bu lüzumsuzu…Gidecek elbet, kalıcı değil…

-Yok canııım dersin, yenemez seni, ben yanındayım bak, yalnız mı sanmış seni…

-Yok canııım dersin, yanlıştır sonuçlar, yanılır bazen doktorlar…

Bir kaza belki, bir taşınma belki araya yolların gireceği uzaklıkta…

Yok canımlar sıralanır dilinde kara tren katarları misali…

Dilinden çıkan her “yok canım”, kaderin sana “var canım, bu da var, daha neler neler var diline düşmeyen ve aklına gelmeyen” demesiyle birer birer söner sabun köpüğü gibi.

Pıt … pıt… pıt… diye.

Ve nedir…

Bir eş gider, bir ana gider, bir dost gider köpüğü sönmüş ayrılık seline karışarak…

Denge bozulur…

Oyuklar açar yürekte bozulan dengeler.

Kırılan cam takılabilir, bozulan saatlerin yenisi alınıp bakılabilir geçen zamana, eskiyen elbiselere yama bile yapılabilir sırta geçirmek için. Ama … ama yitirilen cansa, cansa yokluğuyla yürek ritmini bozan, özlemekten, anmaktan ve dumansız yanmaktan başka bir şey gelmez arkada kalanın elinden.

Eş, yalnızlığa yakar her gün batımında ışıklarını. Oysa diye başlar cümleleri…Oysa, eşlik etmeliydin bu sahnede bana. Yalnızlığa dair rolleri ezberlemedik ki biz bu oyunun provasında.

Evlat, her analı kuzu gördüğünde kalbi titrer “Anne” diyen sesin tınısıyla. Çığlığa döner “ana” kelimesi kulaklarında. Hayat aynası hep kırık bir kanat gösterir sol yanında.

Dost… Dost bir anaforda döner divane.Hani “öteki yarımdın sen benim” diye başlar söze. Hani kocaman bir tamdık seninle der. Gölgelerimiz bile düşse yan yana billur billur bir dostluğa akardık. Şimdi susuz kaldı çağlayanlar içimde.

Bozulur dengeler…

Varlığıyla varlığa denge katanlar, yokluğuyla yürekte denge bozarlar.

Yok diyemez ki Adem çocukları ömürlerine “can” diye yazılanlara. Ayrılık der, özlem der, kapanmayan yaram der bir ihtimal.

Haberci serçe kondu bu sabah camın önüne. Gagasında bir kuru dal getirmiş, bırakıverdi oracığa.

-Yeşerecek dedi, yeşermeli bu dal.

- Niye dedim, niye… bahar mı sandın sen bu Şubat sabahını.

- Bekle dedi. Bekle bahar da gelecek. Haberin olsun dedi, bu gün “cemre düştü havaya”.

Yok deme dedi. Yok deme sakın senden uzakta olana. Onlar olsa olsa cemredir dedi. Cemredir onlar. Sevgiyi, vefayı, dostluğu düşüren hayatına.

Bozulmadan yürekte dengeler kucaklayıverin canlarınızı doya doya.

Havaya, toprağa, suya düşecek nice cemre zamanlarında canları anmak ve can olarak anılmak umuduyla…

Lillo

 
Toplam blog
: 97
: 531
Kayıt tarihi
: 10.04.08
 
 

Öğreneceği çok şey olan bir öğretmenim.... ..