Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Nisan '09

 
Kategori
Anılar
 

Yürekten kopan yeşil biberler

Yürekten kopan yeşil biberler
 

Bahar geldi hoş geldi! Cıvıl cıvıl hissetmemek ne mümkün. Hava biraz serin olmasa, etekleri uçuşan bir elbise giyip deniz kenarında koşası geliyor insanın. Ve fakat bahar olsa da tatlı bir serinlik hakim. Eşofmanlar, baharlık atkılar hala üzerinde insanların.


Bu Pazar kahvaltısında dışarıda olmak, denizle iç içe kahvaltı yapmak istedi canım. Sohbetini çok sevdiğim bir arkadaşımla, pek kimselere söylemediğim ve henüz çok da kimselerin bilmediği nefis manzaralı o yerde aldık soluğu. Deniz kenarındaki tahta masaya koydum gazeteleri, derin bir soluk aldım önce. Özlemişiz birbirimizi denizle…


Servis elemanı geldi ışıl ışıl parlayan yeşil gözleriyle, “günaydın, ne arzu edersiniz”? Dedim ki, “bakır sahanda tereyağlı, sucuklu yumurta, hellim, kızarmış ekmek, siyah zeytin ve bütün halde yeşil sivri biber olsun, gerisi ne olursa olsun”. Arkadaşım kahkaha attı. Tatlı bir kahkaha, gülen yeşil gözler, bahar, içimi çekerek baktım denize ve yaşadığımın anın tadını iliklerime kadar hissettim.


Onbeş dakika sonra başka bir servis elemanı geldi masaya, servise başladı. Diğer arkadaşınız nerede diye sordum. –Yeşil sivri biberimiz yoktu, almaya gitti, birazdan gelir- dedi. Tam tüh gitmeseydi keşke diyecektim ki, “geldim” dedi arkamdan bir ses.

Baktım ışıl ışıl gözler gülüyor hala. Gitmeseydiniz keşke, önemli değildi dedim. Eksik olmasın dedi. İçim tuhaf oldu, teşekkür ettim. O yer, benim için daha da önemli oldu.


Derken keyifle başladık kahvaltıya, sohbet eşliğinde. Fazla kalabalık değildi. Genelde ailelerin tercihi olan bu yerde, tahta masalarda birinde, tek başına yaşlı bir kadın çayını yudumluyordu. Sohbetin içinde zaman zaman gözlerim ona takılıyordu. Yalnız olduğu için…


Bir süre sonra lavabo dönüşü yanından geçerken, selam vermek istedim.


-Günaydın

-Günaydın, yeşil biber lezzetli miydi?

-Efendim…

-Yeşil biber, lezzetli miydi?


Şaşırdım!


-Evet lezzetliydi… Tadına bakmak isterseniz size de ikram etmelerini söyleyebilirim.

-Teşekkür ederim. Ben sabah tadına bakmıştım.

-Öyle mi, burada mı?

-Hayır evde.

-Hmmm

-Tayfun biber almaya giderken, markete gitme, eve git dolapta yıkanmış biberler var, al onları ikram et dedim.

-Tayfun?

-Evet, biberleri getiren Tayfun benim torunum, babaannesiyim. Buraya sabahları çay içmeye gelirim. Manzarası pek güzel. Siz biber istemişsin, markete giderken haber verdi bana, babaanne markete gidip geleceğim dedi. Markette pek güzel olmaz diye eve gönderdim. Ben pazardan aldım, köylülerden. Yerli biber onlar. Afiyet olsun tutmayayım sizi, çok konuştum.


Kıpırdayamadım. Kaldım öyle, şaşkınlık içinde. Sanki o yerde her şey uçtu gitti, babaanneyle ikimiz kaldık. Yeşilbiber altüst etti beni. Biberler nereden geliyor haberim yokmuş. Bu nasıl bir incelik, nasıl bir insanlık, nasıl bir büyüklük? Allak bullak oldum. Yanına yaklaştım, eğildim, elini öptüm, teşekkür ettim. Gözlerim doldu, tuhaf bir hale büründüm.


-Kızım ben merakımdan sordum beğendin mi diye.

-Yok hayır ben etkilendim, şaşırdım, ne diyeceğimi bilemiyorum, çok çok teşekkür ederim. Bu inanılmaz bir şey.

-Yeşilbiber biber mi, niye inanılmaz olsun kızım. Evde vardı aldık.


Güldüm, elini tuttum. Arkadaşım geldi, “hayırdır teyzeyle tanışıyorsunuz galiba”? dedi…


Evet dedim, yeşil biber tarafından akrabayız. Anlattım konuyu. Kahve keyfini babaanneyle paylaştık. Neler neler anlattı bize. 78 yaşında, Karadenizli, Trabzon’da yaşıyor. İstanbul’a sıkça torununu görmeye geliyor. Işıldayan yeşil gözlü torun Tayfun üniversite öğrencisi. Part time çalışıyor ve okuyor. Durumları iyi aslında. Tayfun’a yardım ediyorlar. Ama o yine de çalışmak istiyor. Babaanne mavi gözlü, kır saçlıydı, Lacivert döpiyes giymişti. Beş oğlu varmış, aslanlar gibiymiş. Beşi de önünde eğilirmiş. Ailenin direğiyim dedi. “Kadın direktir. Gitti mi, çöker ev, harabe kalır geriye; içinde yaşanır yine ama hayat denmez ona”. Yaylaya gel diyor, burada denizi seversin ama, yaylaya başka sevdalanırsın.


Uzun sürüyor babaanneyle sohbet. Kopamıyorum birtürlü. Birlikte ayrıldık oradan. Evine bıraktık, kucaklaştık, vedalaştık, sözleştik.


İnanılmaz bir Pazar günüydü. 2 senedir altındaki dairede oturan kadın selam vermez, Karadenizli Gülsüm teyze evindeki yeşil biberleri ikram eder. Ne garip, ne inanılmaz ve ne kadar özel…


19.04.2009

 
Toplam blog
: 58
: 819
Kayıt tarihi
: 19.07.07
 
 

Bir çok şeyden keyif alırım, okumaktan, okuduğum kitaplarda sevdiğim satırların altını çizmekten,..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara