Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '19

 
Kategori
İlişkiler
 

Yürekten Terk Edişler

Gitmeler vardır sessizce… Kendini terk eder, hiçleşir, aidiyet duygusunu kaybeder , yalnızlaşır insan…

Ondan gidersin, senden gidersin, insanlardan gidersin ve kocaman bir boşluğun içinde çırpınır durursun. Çırpınırsın çünkü yaşamdan gitmek değildir asıl amacın…

Kırılmalar, incinmeler, istismarlar; insanı kendinden kaçar hale getirir. Hani hep söyleriz ya “her şeyi  bırakıp  gidesim var.” Gitsek ne olur, sırt çantamızda onca yılların yükü varken…

16.Ocak.2019…Hayatımda, değer verip sakladığım bazı anılarımı terk ettim. Beynim o denli hazırmış ki vedalaştım hepsiyle… Hazırmış diyorum, yıllarca bilip de inkar ettiğim gerçeklerdi bunlar…Hafifledim.

“Geçen zamanın telafisi yok ! Aklın neredeydi?” diye ilk kez sorgulamadım. Yaşanması gerekiyormuş yaşandı.

Anıları terk etmenin yolu, gerçeklerle yüzleşmekten geçiyor. Acıyorsunuz, sızlıyorsunuz, ağlıyorsunuz alt alta sıraladıkça…Sonra bir bakıyorsunuz bilançoya , hayatınız hep eksi bakiye vermiş. Zaaflarınız kullanılıp, sevgi diye ödül kemiği atılmış önünüze. Sorumluluklar, sorunlarla boğuşurken tek başımıza , biz bunu beceriklilik sanıyoruz ne yazık ki… Paylaşım zannediyoruz.

İnsanları en doğru, uzağındayken, yokluğunda tahlil ediyor insan. Kalbimizi görmedikleri zamanlarda…

Almadan vermenin mutluluk olmadığını anlıyor insan zaman geçtikçe. Vermeden, sürekli almak isteyenlere katlanarak yaşadığımızı anladığımız gün, susarak terk ediyoruz o insanları… Anlamıyorlar.

2 yaşlarında küçücük bir çocuğu gözlemledim iki hafta önce.  Güzel bir mekanda şık bir aile. Masada her şey var. Mama sandalyesinde ki sevincini görmek lazım . Çeşit çeşit yiyeceklere uçuyor almak için. Annesi yanında getirdiği yiyeceklerle besledi. Bitince yeniden büyük bir sevinçle bilmediği, tatmadığı yiyeceklere yöneldi. Hayır denildi. Tam üç kez. Her seferinde ses tonunda ki vurgu sertleşti annenin. Tezahürat ses tonuna paralel ağlamayla karışık artınca anne eline vurmaya başladı. Ağladı, üzüldü, sevinci bitti, sandalyeye yaslandı, gözlerinde ip gibi yaşlar… Ağzına emziğini verdiler uyudu…

İşte hayat böyle bir şey dedim kendi kendime. İnsanların istediği gibi olacaksın. Olmazsan sonuçlarına katlanırsın. Zayıf noktanla seni uyuturlar anlamazsın…

Sevmek, sevmeyi bilene uçsuz bucaksız bir alem. Her günün rengarenk, her günün  mutlu . Daha anlamlı bakıp, daha manalı güler insan. Sevmek özgürleştirir insanı. Severken acı çekmez insan. Koşullu sevgidir insanı yok eden. Her şeye rağmen sevebilen, sevilen  insanlara ne mutlu.

Dünümde koşullu sevgi verenlerle de vedalaştım… Bu günümdekilerle de. Yüreğimde terk ettim hepsini. Sadece ‘merhaba’ lardalar…

Koşulsuz sevdiğim içindir kırılmalarım. Bir nefeslik hayatta , paylaşılamayacak bir şey göremediğim içindir insanları anlamayışım.

İçimde ki çocuk büyümediği içindir her şeye rağmen tutunuşlarım.

Tebessümle kalın.

 

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..