Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yürüyüş ve mutluluk reçetesi

Yürüyüş ve mutluluk reçetesi
 

Olabildiğince uzaklara git. / Duraksamaların geçinceye kadar git. / Başka insanlar tanı. / Bir süre otobüs duraklarında yaşa.

"Likya yolu" isimli bir gezi kitabı okuyorum son günlerde. Geçen yaz yaptığım Fethiye-Kaş tatilinden sonra bu yolu yürümek benim için bir tutkuya dönüştü.

Fakat zihnimdeki tutku havuzu çok küçük ve sığ olduğundan ötürü, gitme arzusu anında taştı ve zihnimin daha irrasyonel kısmında yer alan "saplantı" havuzunu doldurdu. Saplantılı bir şekilde Likya yolunda yürümenin hayalini kuruyorum. Bir yol yaklaşık 500 km imiş. Her mevsimin bir diğerinden farklı bir cennet sunduğunu öğrendiğim zaman, bu eşsiz alemde bir kere yürümenin beni kesmeyeceği konusunda içsel bir mutabakata vardım.

Toroslar'ın tepesinde kar varken de geçmek istiyorum o patikalardan, belime kadar uzamış kır çiçekleri tabiatı rengarenk boyadığı zaman da. Hem kaplan kelebeklerinin vadileri istila edişine tanık olmak istiyorum hem de tabiatın kendisini uykuya hazırladığı günlere.

Kitapta çok sevdiğim bazı cümleleri not aldım. En beğendiklerimden birisi de şu oldu; "Siz yürüdükçe yaşamınız yolculuğa dönüşüyor, yolculuğunuz da yaşama"

Yürüyüşe dair en çok merak ettiklerimden birisi de Toroslar'dan gelen sularla demlenen çayın tadı oldu. İnce belliye sarılırken çevrilecek muhabbet olmazsa eğer çayın tadının bir anlamı kalmaz. Önce muhabbet sonra çay.

Herne kadar Akdeniz'e paralel bir geçişin hayalin kursam da, maddi ve manevi koşullardan ötürü böyle bir yürüyüşü gerçekleştiremiyorum malumunuz. Toroslar niyetine eski kentin tepelerinden inip çıkarak bir teselli arıyorum kendime. Her gün ama her gün yedi tepenin herhangi bir yerindeyim. Şuursuz bir karınca gibi inip çıkıyorum. Soğuk bana engel olamıyor yeter ki yağmur yağmasın. Kar? Keşke... Keşke.

Bugün güzergahımda bir değişikliğe gittim. Akşam Suadiyede kaldım arkadaşımda. Bugün de Suadiye'den Kadıköy'e yürümek istedi canım. Yürürken kendime bir mutluluk reçetesi hazırladım. İşte mutlu olmak için bugüne özel beklentilerim;

(Acil) Mutluluk reçetesi

Eve vardıktan biraz sonra kapı çalabilir. Sevgilim gelmiş olabilir. Bana tahinli kurabiye veya elmalı tart yapmış olabilir. Evde fırını yok biliyorum ama Melahat Teyzesinin fırınını kullanmış olabilir. Kurabiye ya da tart çok lezzetli olmayabilir. Bu mutluluğumdan bir eksilmeye neden olmayacaktır.

Aniden kar başlayabilir.

Yolumun üstünde bir internet kafeye girebilirim. Aklıma gelenleri not etmek isteyebilirim. O sırada herhangi bir yazıma bir yorum gelmiş olabilir. Yorumu yazan babam olabilir. Yorum sadece iki kelime olabilir. O iki kelime bütün hayatımı değiştirebilir.

Aniden bulutlar basabilir ve gökyüzü yarılabilir. Bir kar fırtınası başlayabilir. Herkes bir yerlere kaçarken ben acıkmış bir kurdun kan tadına tekrar kavuştuğu zaman yaşadığı doğal tatmine ulaşabilirim belki. Hiç bir yere kaçmam, yürümeye devam ederim. Kaşkol ile kapattığım yüzümde bir tebessüm olur. Kar yağmıştır artık.

Radyo eksen müzik yayınına ara verebilir, İstanbul Emniyet Müdürü Sn. Cerrah'ın görevinden uzaklaştırıldığını ve hakkında soruşturma açılacağı haberini verebilir.

Telefonum çalabilir, kuzenim arayabilir. Maç yapacaklardır akşam ve bir kişi eksik olabilir. Maça gidebilirim. Solumla bir-iki gol atabilirim. Bir kaç bacak arası yapabilirim. Maçı kazanabiliriz. Omuzlarda taşınabilirim.

Sevgilim arayabilir, buluşalım diyebilir. Bana bir kazak örmüştür onu getirebilir. Kazak güzel olmayabilir. Üzerime oturmayabilir. Rengi tenime uymayabilir. Bu durum mutluluğumda bir azalmaya neden olmayacaktır.

Söylemiş miydim, kar yağabilir ve ben yol üstünde bir yerden 1 litre Boza alabilirim ve Bağdat Caddesinde şişeden boza içerek yürüyen ilk insan (!) olma ayrıcalığına ulaşabilirim.

Telefonum çalabilir, eski firmamdan bir müdür arayabilir. Biz sana haksızlık ettik Kerem ne olur geri dön diyebilir. Küfür edebilirim. Oraya gelirsem beni 12. kattan aşağı atın diyebilirim.

Eve varınca bir mektup bulabilirim. Sevgilim yazmış olabilir. Bir devam filminin ilkinden daha güzel olacağına tüm kalbimle inanmamı sağlayabilir.

Ben yolculuğa dönüşebilirim, yolculuk bana dönüşebilir.

Radyoda bir Cat Stevens şarkısı çalabilir. Ben susabilirim. Buradan sonrasına şair devam edebilir. Simultene olmayan bir çeviri deneyebilirim;

Sıkıntım beni rahat bırak artık,
Bir kez karşılaştık senle
ve bu bana fazlasıyla yetti inan

Sıkıntım görmüyor musun,
yedin bitirdin
geriye bir şey bırakmadın benden**


K.

* Roman Gary
** trouble, Cat Stevens

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..