Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Ocak '17

 
Kategori
Futbol
 

Yusuf Namoğlu bildiğiniz gibi, değişen bir şey yok

Sahada, ağızda düdük, elde bayrak...

Çalan düdük, kalkan bayrak; birine yol aç, öbürünün yolunu kes havası verirse, buna en sert tepkinin gelmesi doğaldır. Oysa zarar görenden önce, onlara o görevi verenlerin tepkisi, sahada mücadele edende, sahadakini izleyende güven duygusu uyandırır. Tepki, yaptırım olarak gelirse, kimse, maçları kafasına göre yönetemez.

Niye yaptırım?

Ödülün olduğu yerde yaptırım da olmalı. Olmalı ki kimse, başkasına güvenerek ya da başkasına “hizmet” için birine zarar vermek, öbürüne yarar sağlamak için kafasına göre davranmasın.

Ama bizde hakemlerin yanlışlarını örtmek, onları ödüllendirmek, vazgeçilmez yöntem. Bu durumda suçlu aranacaksa, asıl suçlu, hakemlerin olmaması gerekir. Çünkü o maçtaki "kötü" hakeme, en alttan başlarsak, en geçer notu veren gözlemci, en büyük "görev suçu" işliyor. Sonra o hakeme ve gözlemciye hesap sormayan MHK...

MHK, işler tıkırında diyormuş gibi, o hakemlere ve gözlemcilere yeni görevler veriyorsa, buna el atması gereken adrese iş düşüyor.

*****

“Görev kusuru” işleyene ne mi yapılır?

Önce, ne yapılmayacağını/ yapılmadığına bakalım:

Gözlemci, “hormonlu not”la hakemi kollar.

Hakemi değerlendirenler, gözlemcinin verdiğine bakar, hakem, bir "geçer not" da onlardan alır.

"Not şemsiyesi" altında korunan hakemin yolu açılır.

Görmesi, duyması gerekenler; hiçbir şeyi görmez, duymaz.

Duymaz dedik, ama MHK Başkanı Yusuf  Namoğlu’ndan öğrendiklerimiz, “ben bildiğimi okurum” havasının sürdüğünü, süreceğini gösteriyor. Örneklerimiz, Cemal Ersen’in aracılığıyla Namoğlu’nun ağzından:

Namoğlu, “hata yapan hakemin gözlemciler tarafından kollandığı” ve  “gözlemci notlarının gerçeği yansıtmadığı” itirazlarını reddederken, siyasi konuşma yaptığını sanıyor olmalı... Çünkü gözlemcileri sokaktan birileri  atıyormuş gibi, şunu demekte bir sakınca görmüyor:

“Bizde öyle gözlemciler var ki, onlara da gözlemci lazım. Elimizdeki kaliteli gözlemci sayısı maalesef az.”

Siz, binlerin tribünlerden, milyonların ekranlardan gördüğünü görmeyen, “görev kusuru” işleyerek, “para”ya dayalı bir hakkı birinden alıp öbürüne aktaran hakemlerle ilgili bir “yaptırım” açıklamasını gördünüz mü?

(Namoğlu’nun, genç hakemlere Deniz Ateş Bitnel örneğini vermesi, “görev kusuru” işleyen hakemlere ne yapıldığının örneği olamaz. Maçı doğru, rakibi yanlış seçen Bitnel, bir başka takımı doğrasaydı, bu hallere düşer miydi?)

*****

Hakemler cephesinde yeni bir şey yok!.

Yusuf Namoğlu, öyle “cici tablo” çiziyor ki, son haftaya kadar her şey güllük gülistanlık/mış!. Sadece son haftadaki “görme hata”ları, kalan haftaların havasını bozmuş. Keşke ilkyarı, önceki hafta bitseymiş.

Bu yaklaşım, önceki haftalarda olanları, önce gözlemcilerin hakemleri, sonra MHK’nin her ikisini nasıl kolladığının kanıtı. MHK, işine gelince gözlemcisine güveniyor, işine gelmeyince güvenmiyor demek.

Ya, şu ne demek?

“İkinci yarıda ayağınızı denk alın, karışmam.”

Demek ki ilkyarıda “ayağını denk almayan” hakemler vardı. Bunlar, bekleneni yapanlar mı, yoksa yapmayanlar mı?

Örneksiz uyarı!.

(Namoğlu’na göre, “görme hataları” sadece son haftada olduğuna göre, üç hakem, o hafta iyi değildi. Bunları da “ayağını denk almayanlar”dan saydığını düşünmek zor.)

Namoğlun’dan, dolayısıyla hakemlerden en çok/ gerçekten yakınan Fenerbahçe... Öteki yakınmalar, “usul yerini bulsun” havasında.

Namoğlu’nun, Fenerbahçe’nin açıklamasına göre, “kendisine sunulan dosya muhteviyatı gerçekliğini görmezden gelerek” kamuoyuna doğru yolda oldukları mesajı verdiği anlaşılıyor. Oysa Fenerbahçe, Namoğlu’na ve kimi hakemlere farklı bakıyor.

(“MHK Başkanlığı yaptığı her dönem, sistematik şekilde hata yapan hakemlerin kollanarak sistematik hata yapmaları konusunda cesaretlendiği dönemler olmuştur. Hakemlerin, şampiyonu ya da düşecek takımı belirleme gibi fikirler ile sahaya çıktığının kamuoyunun geniş kesimleri tarafından yaygın bir şekilde düşünüldüğü bir dönemde Türk Hakemliği’nin başarılı ve iyi yolda olduğunu söylemek Türk Futbolu’na karşı yapılmış büyük bir kötülüktür. Türkiye Futbol Federasyonu’na yazmış olduğumuz yazının da ana fikri budur. Sistematik bir şekilde hata yapan, ligi dizayn eden hakemlerin Türk Futbolu’nda hiçbir yeri yoktur. (…) bu hakemler ile geçmişte örnekleri yaşandığı gibi vedalaşılmalı ve bu hakemlerin hakem camiasının güvenilirliğine süreklilik arz eden bir şekilde vermiş oldukları zarara artık bir son verilmelidir.”)

Son söz:

Kimi hakemlerin sürekli kollanması, sorunun asıl kaynağının kollayanlarda olduğunu göstermez mi?
 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara