Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '07

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Yuvasına dönemeyen serçe

Yuvasına dönemeyen serçe
 

Oysa fazla süratli de gitmiyordum. Yolun kenarındaki yeşillikten aniden yükselen iki serçeden biri tamponumdan gelen minik bir çarpma sesiyle gözden kayboldu. Gözlerim çaresizce onu arasa da trafiğin akışında duramadım ve ilgilenemedim onun minik bedeniyle. Gözlerim şeritlerde şuursuzca takılı kaldı dakikalarca. Keşke biraz daha oyalansaydım bir yerlerde, keşke solladığım kamyonun arkasında takılı kalsaydım dakikalarca. Keşke evden çıkmadan bir bardak çay daha içseydim kahvaltıda. Keşke denk gelmeseydim arkadaşıyla kovalamaca oynayan ve peşinden yola fırlayan minik şerçeye.

Bu sabah her zamanki gibi kahvaltımı yaptığım odama temiz hava dolması için balkonumun kapısını araladım. Hafif esen rüzgar içeri dolmaya başlamıştıki, kuşların cıvıl cıvıl ötmesi içimden bir şeylerin kopmasına neden oldu yeniden. Bir kuşun kanat çırpmasını engellemek ve onun doğadan kopuşuna sebep olmak. Minik bir serçenin yuvasındaki matemi hissetmek acıyla. Onu bekleyen annesinin çaresizce sabahlara kadar yavrusunu arayışını düşünmek. Onun minicik yüreğinde evlat acısını yaşamak.

Balkonumun kapısını hafifçe ittim utanarak kendimden. Benim yüzümden bir kuş ötemeyecek doğanın canlandığı şu günlerde diye düşündüm. Kışın ardından, özlemle beklenen baharda, doyasıya kanat çırpamadan çekip almak yaşamdan minik bir kuşu. Hasret kaldığımız ve özleyeceğimiz bir hayatın en önemli sembolünü teknoloji canavarına kurban etmek. Yaşadığımız ve adına rahatlık dediğimiz konforlarımıza verilen doğa kurbanlarımız. Farkında olmadan ilerdeki yaşamımızdan çaldığımız, yok ettiğimiz kuşlarımız, temiz havamız, doğal kaynaklarımız.

Bir yaşama son vermek ya da sebep olmak farkında olmadan. Gideceğim yerin önemi, işlerimin acilliği, aniden önüme çıktı ve o bana çarptı tesellilerinin vicdanlardaki iflası. Minik bir kuşun ölümünü anlattığım arkadaşlarımın alaycı ve önemsenmeyen garip tepkileri. Yaşamı yaşam yapan, ortaklaşa kullandığımız vazgeçilmezlerimizin, kuşların, böceklerin hatta minik sineklerin, suyun yeşilliğin ve hatta bunların en ufak zerreciklerinin farkında olarak, onlara değer vererek yaşamaya çalışmak ne kadar zorlaştı günümüzde. Minik bir serçeye dökülen gözyaşlarım, gelecekte hep birlikte eksikliğine ağlayacağımız yaşamın en önemli nedenlerinden biri olabilirmi acaba? diye düşündüm bir an.

Artık arabamı kullanırken oyun oynayan ve cıvıldaşan minik serçelere çarparım korkusuyla daha dikkatli kullanmaya çalışıyorum. Bir yerlere koşuşturmalarımızın telaşında, yuvalarında yavrularını bekleyen anne serçeleride düşünüyorum. Yaşamı insanoğluna endeksleyen teknolojinin peşinde koşarken, caddelerin kenarındaki yeşillikleride görür oldu gözlerim. İnsan hayatının dekoru gibi görünen bir çok öge aslında hergün kaybettiğimiz ve yaşamayı ihmal ettiğimiz yaşamın ta kendisi galiba. Sizlerde yaşamın kıyısındaki minik serçelere dikkat edin lütfen.

Metin ÖZKAYA
 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..