Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '08

 
Kategori
Şiir
 

Yüzü olmayan adam!

Yüzü olmayan adam!
 

Dün yine dağ bayır

Hayalinle gezerken

Bir ses vurdu yüzüme

Gel kızım biraz dinlen.


Karşımda duran hayal

Dedi kızım bu ne hal?

Korkma sır çıkmaz benden

Gel edelim hal-i ahval.


Ama dedim ben senin

Yüzünü görmek isterim

-Farz et ki yüzsüz adam.

-Anlatmaya başlasan.


-Ama dedim…

Şişttt dedi.

Haydi, anlat derdini...

Kurtulacağın an şimdidir,

Boş ver sen ötesini....


İyide dedim... anlatmak zor.

Yüreğimde yanar yıllardır bir kor.

Gel etme bundan gayrısını…

Ne ben anlatayım ne sen sor.


Ben ne dedim kadın sana

O an şimdi anlasana...

Ya hemen (!) şimdi konuş

Ya da sonsuza dek viyakla...


Ama dedim ama ben…

Nasıl anlatırım bilemem.

Bu komşunun bahçesinden

Otlanmak gibi bir şey..

Bu… Bu… Bu…

Sen bu hikayeyi dinlemesen.


Kısacası ben onu

Yirmi dört saat yaşarım

Yolu yoluma düşende

Nereye gideceğimi şaşarım.


Çekti aldı başımı

Yasladı sinesine

Attırma dedi tepemi

Anlat sen hikayeni.


Bu nasıl bir şey bilmiyorum ki…

Ne yağmuru yağmur, ne dolusu dolu

Yürekte dolanan bir değil, iki değil

Sanki akrep ordusu!


Örselendim, yoruldum

Ne aktım ne duruldum

Gözlerinin karasına

Oba kurdum…

Lav oldum.


Kızım sen bu hayali

Yıllardır görüyorsun öyle mi?

Şimdi dön sor kendine...

Susuz şıvgın sürer mi?


Şimdi düşündüm de bilge...

Sanki derim, evet sanki…

O da beni seviyor

Gözüm gözüne değende..

Yüreği ip atlıyor.


Biliyor musun bilge?

O kızını çok seviyor.

Kızını anlatırken...

Sanki beni ölüyor.


Hatta bir defasında...

Getirmişti kızını da

Henüz kırk günlük müydü neydi

Kucağıma aldım içim titredi…

Üstelik kucağımda...

Hiç huysuzluk etmedi.


Acaba? ... diyorum bazen acaba?

Bir parça da taşıyor mudur benden.

Belki de, belki de o günlerde...

Beni düşünmüştür sevişirken.


Anlatıyorum almıyor,

Söylüyorum dinlemiyorsun.

O da seni seviyor.

Gecelerde hayalinle...

Sarmaş dolaş uyuyor.


Ama ben ne zaman ona...

Desem ki; sen de beni…

O senin hüsnü kuruntun der, kestirip atar.

Acısı tenime batar.


İstemez sana zarar gelsin.

İstemez sana bir göz değsin.

Damıtırda acıları…

İstemez sen bilesin.


Hani şu rastlantılar...

Tesadüfler sana göre...

Hatırla…

Ne zaman ve nerde?

Ancak o isterse...

Hani bazı kereler.

Yer yarılır içine girer.

Neden peki bilir misin?


Ateşe körükle varılmaz.

Varılırsa durulmaz.

Durulmazsa hayrolmaz.

Kaçar bir tek o yüzden.

Hem senden.

Hem kendinden.


Yeter artık yüzsüz adam.

Hem söyle tüm bunları…

Nerden biliyorsun sen?

Madem o kadar biliyorsun.

Dermanını da söylesen!


O sana geldi, gelmesine…

Sevdi, sevmesine…

O ne zaman sana gelse...

Sen oldun kar, boran fırtına.


Hem bir şey söyleyeyim mi sana...

Sen bu aşkı bitirmez,

Bitiremez…

Bitirmek istemezsin.

Nerden mi biliyorum?

Yüzüme bak anlarsın.


Arkasını döndü kadın.

Yüreğinde bin şüphe! ...

Ama dedi; ama sen…

Git…

Git artık başımdan!

Hazır kalan aklımı da yeme.

Sen! (...) Sen daha biraz önce...

Yüzü olmayan bir adam…

Sırtımı dayadığım kavaktın!

A. Sarıkaya...

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..