Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yüzüklerin efendisi...

Yüzüklerin efendisi...
 

Aşk iki kişilik... Bir üçüncüye yer yoktur bu ikilemde... Yağmur yağar ve ıslanmamak için açtığın şemsiyenin altına en fazla bir kişi daha girebilir.. Üçüncüye yer yoktur.. Filimlerde bile esas oğlan ve esas kız yer alır... Üçüncüye yer yoktur...

Aşkın yer alamadığı evlliklerde vardır... 'Üçüncü kişi' ye yer bulunabilinir... Aşk' ın yer aldığı ve yerini evlilikle sonlandırıldığımız Yüzüklerin Efendisi diye bir dizi filim şeridi geçebilir gözümüzün önünden...' Üçüncü kişi' ye yer bulunabilinir..Aşk' ın bittiği yerini zoraki sevgiler diye adlendirdiğimiz alışkanlıklarımız da, yine üç...

Aşk.... Tarif edilse de o anki duyguları tam olarakta yansıtmaz aslında... Hani tansiyon ya da şeker hastaları vardır ya, işte onların yaşadığı ani değişikliğin nedeni hastalıktan.. Aşkı yaşayanın ki ise benzer bir durumu yaşatır bizlere... İçimizde tuaf bir hoşluk vardır... Bölen ve parçalara ayıran.. Gözümüzün kararmasına neden olan... Ve başka da hiçbir şeyi görmemize engel olan... Allah kullarını yaratırken onlara nefes vermiş.. Böyle bir ayeti okuduğumu hatırlıyorum ve kendi suretinden yarattığınıda... Aşk onunla gelmiş ve ondan bize geçerek yaratılan diğer ne varsa sevilmeye neden olmuş..

İnsanoğlunun yaradılış hikayesinde olduğu gibi kulları Allah' ın büyük bir aşk içinde en severek yarattıklarındandır.. İçimizde ki aşk onunla bize geçmiş ve tarifini anlatmaya kelimeler yetmemiştir... Böylesine derin duyguların güzelliği içerisindeyken birleştirilen hayatlar ne hikmetse evllik gibi kutsal müeseseninin çatısı altında devamını getirmekte hep zorlanır... Zorlanması ne kelime çatırdayıp ortadan ikiye bölünür...

Aşk' ı yaşarken ve devamını evlilkle sonlandırmaya çalışırken neden tahamül sınırlarımızıda önceden gözden geçirmeyi ihmal ederiz ki..??

Böylesine derin duyguyu iki kişi olarak yakalamışken yüzüklerin efendiliğimi bizi çıkmaz sokaklara sürükler...

Evliliğin kutsallığı gibi Aşk' ın da kutsallığı vardır..

Bölünmeli ve hatta parçalanmalıyız ama

Bölmemeli ve parçalara ayırmamalıyız...

Perde aralarından bize sürekli gülümseyen pişekar bile çoktan ölüp gitmiştir farkında olmadan...

Yazık etmiş yada hiç etmişizdir...

Büyük Aşklar çoğu kez aynı çatı altında bulunulmak adına evlilikle sonlanır.. Evlilikler ise öyle Aşk' ı yaşarken ki zamanlar dilimine pek benzemez.. Yerini daha önce hiç tanımadığın biriyle bir ömür diye söz vererek sonlandırmaya çalışacağın hayatlar yer alır.. Aynı yastığa baş koymak, geceleri ve günleri beraber kucaklamak.. Evin geliri ya da giderinin yükünü taşımak.. Hayatın sermayesi altında kah ezilip kah havalara uçmak...
Aynı kaptan yemek yiyebilmeyi becerebilmek.. Dertlerine ve sorunlarına ortak edebilmek.. Aile diyebilmek için üçüncü kişinin birliğine ve sorumluluğuna beraberce göğüs gerebilmek...

Aşk yaşanabilir çoğu kez ve hem de defalarca ve hele de karşılıksızsa SONSUZLUKTA nedensizce, yok edemeden...

Evlilikler ise ZORDUR...

Yürümesi için bir ömür boyu sevgiyi beraberinde gerektirir... Sadakati... Güveni... Anlayışı ve anlaşılmayı...

Zordur..

Zor...

Ama Aşk her daim içimizde, damarlarımızda dolaşan kanın sıcaklığına eş değerde ve bir o kadar yakın ve bir o kadar da hissedilen...

Bu iki birlikteliği bir arada tutup bir ömür boyu sürdürebilene ise AŞKOLSUN..

Ne mutlu onlara...

 
Toplam blog
: 67
: 606
Kayıt tarihi
: 11.09.07
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. 13 yaşında bir kız çocuğum var. Hayatı inişli çıkışlı, her halinde seviyor..