- Kategori
- Şiir
Yüzünü kendi rüzgârına döndürdü

Genç kadın otuz beş yaşında idi
Bir erkek edası ile yürür
Bir anne şefkati ile severdi
Ama şimdi buna son verdi
Vurdu mu eziyor
Ezdi mi yerde süründürüyor
Çok çile çekmişti
Beş kardeşlik
İki dam odaya gelin gelmişti
Yaş yirmi iki
O kadar insana yemek
Çamaşır ütü yetiştirmek
Birde kaynanadan laf işitmek
Beş yıl dayanabildi
Bir gün yemeği sofrayı sermeden odanın içine
Tencereden boşaltarak
Halıların üstüne dökerek serdi
Gözlerinde ateş
Burun deliklerinde alevler fışkırıyor
O gün bugündür eltileri her işi yapıyor
Krallar gibi yaşamasa da
Rahatlığın sefasını sürüyor
Hünerliydi elleri
Hünerine laf edilince
Dönmüştü gözleri
Damak tadı güzeldi
Damak tadında idi yemekleri
Laf sokulunca yemeğine
Alev ile yere serdi pişirdiklerini
İçindeki güzellikleri kopardı attı toprağa
Eşiklerde beklemenin azabını
Kattı burnunda çıkan alevlerin içine
Sırtındaki kamburu söktü attı eli ile
Baş dönmesi dırdırı attı kör kuyulara
Yüzünü kendi rüzgârına döndürdü
Gecenin gündüzün gözlerine gözleri ile baktı
Dalgınlığın arasında koşan adımları
Şimdi koşar adımlar ile kendi yolunda koşturuyor
Şimdi sabah odadan çıktığında her şey hazır bekliyor
Sevgisizlikle tokat attığı ellerini yıkamadan
Sofraya oturulmuyor
Mehmet Aluç