- Kategori
- Kültür - Sanat
Zafere yürümek
Yıllar önce bir halkın şahlanışı ile başladı o muhteşem yürüyüş. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği, çocuğu ile yürüyordu Türk Milleti. Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum diyen bir ses çınlıyordu kulaklarda. Ölümüne gidiyorduk zafere...Kazandık...Susuz kalmış çiçekler gibiydik, kâh kurumuş, kâh ölgün. Demirimize su verildi ansızın...Serpildik günebakanlar gibi yüzümüz o sıcacık ve parlak güneşe dönük. Dirileştik, irileştik buğday misali...
Yıllar yılları kovaladı çoğaldık. Dünyaya dağıldı kimimiz, güvercinlere serpilen yemler gibi... Her gittiğimiz yerde bizdik...Kolay değildir zaferlere yürümek. Ardında kanla sulanmış topraklar olduğunu bilmek ve hala kanla sulayarak büyüttüğümüz çiçeği diri tutmak. Hani nazar değmesin denir ya halk dilinde, işte öyle nazar değecek bir ülkede ve hatta nazarların hep üzerinde olduğu bir ülkede yaşamak ve onu korumak kolay değil. Bir avuçken milyonlara varmak, kesintilere rağmen demokrasi çiçeğini diri tutmak, bölücülere rağmen şanlı Türk bayrağını gönderlerde şahlandırmak ve krizlere rağmen dimdik ayakta durmak kolay değil.
Eğitimli bir nesli özgürlük uğruna şehit vermek, yeniden sarılmak hayata, bilgiye ulaşmak için zoru başarmak, karanlıkları aydınlık kılmak için mum olmak, yoka sabretmek, varda şımarmamak, aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür kalmak ve cüzdanı hür kalmayı başarmaya çalışmak kolay değil...Zafere yürümek hep var olmalı...Zafer Kocatepe'ye yürürken de, bilime yürürken de, akla, mantığa, iyiye, güzele, doğruya yürürken de hiç unutulmamalı...Zafere yürümek hep ama hep olmalı...