- Kategori
- Deneme
Zaman değişmedi, değişen insan
Görsel alıntı
Bidayetten beri bilinen, tanıdık, yaşları kamil, dostlarla dost meclisinde konuşurken. Efendim, zaman değişti diyorlar. Zaman değişti dediklerinde içimde fırtınalar kopuyor, sanki deprem oluyor. Susmak, sabretmek bana zor geliyor.
Tabiatın ( doğanın ) ve İklimin ( abuhavanın ) değişik hallerini zamanın hiç değişmeyen halleriyle bir birine karıştırıyoruz. Zaman sabırlı ve metanetli şekilde bütün nişaneleri ile birlikte yerinde duruyor. Zaman hiç değişmedi.
Tabiat ve İklim değişikliği zamanla ilişkilendirilmez.
Güneş hep aynı yerden doğuyor. Sabah aydınlıkla, akşam karanlıkla başlıyor. Öğlen, ikindi ve akşamda bir onarmallik yok. Saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar bir birini takip ediyor. Zeman hep aynı şekilde devam ediyor.
Zamanın hiç bir suçu, kusuru ve kabahati yok. Zaman değişmedi. Değişen, arsız, ayarsız ve tamiri mümkün olmayan insandır.
İnsanda düşünceler kirlenmiş, gayeler lekelenmiş, gıda helalden çıkmış. Yalanla, hileyle, hırsızlıkla kazanılan kazanç haram olmuş. Peki, nereye gidiyor bu kazanç, insanın boğazından iç dünyasına giriyor. Dönüyor, dolaşıyor, iç organların tümünü ziyaret ediyor, bulaşıyor, bulaştırıyor, kalan kalıyor, gerisi dışarı çıkıp gidiyor.
Vücudun iç dünyasında neler var. Kan, kalp, beyin, akıl, vs. İşte o helal olmayan, helal yoldan kazanılmayan kazanç insanın iç dünyasındaki organları kirletiyor, lekeli izlerler bırakıyor. Saf temiz duygu ve düşüncelere değişik ve zararlı katkılar katıyor.
Annesine yarım ton ağırlığında yük taşıtırken, kendisi sadece içinde dizüstü bilgisayarı bulunan çantasını canı gibi koruyan insan bizim insanımız değil mi? Bu acı durumda kim kusurlu, zamanın bunda ne suçu var. Bütün bu olumsuzlukların nedeni derinden, derine, köklü ve sağlıklı düşünmediğimizden ileri geliyor.
Menfaatte, karda, faydada “ BİZ “ olabiliyoruz, acılarda, üzüntüde, hüzünde, zararda, ve ziyanda ” BEN “ olup aradan sıyrılıyoruz. Bu bizim insana mahsus bir konu değil mi ?
Kirli emellerini özünde saklayan, yüzüyle, gözüyle, bakışlarıyla, sözleriyle kendisini Halis ve Muhlis tanıtan insandır. Bir müddet sonra esas gayesini ete, tene, aşka, yalana, hileye, haksızlığa, hırsızlığa, gayrı meşru yollara yönlendiren de yine o Halis ve Muhlis tanınan insandır.
Eskiden çift başlıklı salatalık, yapışık üçüz domates, kulaklı biber, üretilir miydi? Henüz kemikleri oluşmamış 27 günlük piliçler kesilir miydi? Satışa sunulup, afiyetle yenir miydi? Bu gün çare bulamadıkları obezite hastalığı dâhil birçok hastalık var mıydı?
İnsan beyninin butonu insan elinde, beyni hangi tarafa yönlendirirseniz beyin o tarafa gider. Özellikle son zamanlarda insan beyni, düşüncesi, hayalleri arzu ve istekleri yeme, içme, zevk, sefa, aşk yoluna yönlendirilmiştir. Hal bu ki yaratılış gayesi sadece bunlar için değildi.
İnsanoğlu, arsız ve ayarsız . Tamiri imkânsız hale gelen bir canlı varlık olmuş. Yorulmadan, terlemeden kazanmayı, yokluğa, sabretmeye, tahammül göstermemeyi yaşam haline getirmiştir. Dünyayı kokuşturan, tabiatın ve iklimin değişmesine de neden olan insandır.
İnsanoğlunun her şeye gücü yetiyor, sadece zamanı değiştirmeye gücü yetmiyor. Özünü unutmuş bir yaşam süren insanlara iltifat yapmayalım. Gerçeği siyah perde ile örtüp zamana iftira etmeyelim Zaman değişmedi, değişen insan.
Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.
Mehmet BURKGAZİ / MERSİN