Zaman düşmanlarıyız hepimiz

Zaman bulamamak...
Kız ya da erkek arkadaşınızla sinemaya gitmeye, evinizdeki damlayan musluğu tamir etmeye ya da yanmayan lambayı değiştirmeye, erkek arkadaşlar için askere gitmeye, kız arkadşınıza evlenme teklif etmeye ya da ona onu sevdiğinizi söylemeye, annenizi-babanızı arayıp seslerini duymaya, çok gitmek istediğiniz bir yere gitmeye, çocuğunuzun her gün gittiği okula gitmeye, ona derslerinde yardımcı olmaya, kız ya da erkek arkadaşınıza en sevdiği çiçekten alıp sürpriz yapmaya, sürekli ağrıyan bir yeriniz için doktora gitmeye ağrımasa da çek-ap (ya da check-up) yaptırmaya, kış geliyor rahat edelim diye grip aşısı olmaya, güzel görünsün diye hergün boyamanız gereken ayakkabılarınızı iki üçgünde bir boyamaya, dolapta haftalardır duran ve yemeyeceğinizi bildiğiniz bir yiyeceği çöpe atmaya ya da başka şekilde değerlendirmeye, küs olduğunuz bir akrabanıza kendi büyüklüğnüzü göstermek adına zeytin dalı uzatmaya, her gün gördüğünüz ama tanımadığınız için selam vermediğiniz yeni komşularınıza selam vermeye, yengelerden izin almadan arkadaşlarla bir araya gelip felekten bir akşam geçirmeye, maksat muhabbet olsun diye altın günü yapmaya, sevgilinizi ya da eşinizi çok sevdiğinizi evin en görünen duvarına kocaman harflerle yazmaya, sevdiğinizi güzel ve klasik olmayan sürprizlerle şaşırtmaya, sevindirmeye, mesela bir hafta sonu ona hiç haber vermeden uzak bir şehirde yer ayırtmaya, çocuklarınıza organlarını tanımalarında yardımcı olmaya, oğlum ya da kızım seni çok seviyorum demeye, televizyon izlediğiniz zamanın dörtte birini kitap okuyarak geçirmeye, bir arkadaşınıza çat kapı misafir olmaya hatta yatıya kalmaya, uzun zamandır aramadığınız bir arkadaşınızın ne yaptığını merak edip aramaya, asker arkadaşlarınızı mahalleden çocukluk arkadaşlarınızı bulup nerelerde neler yaptığını öğrenmeye, gittikçe mükellef bir masa haline gelmeye başlayan göbeğiniz için birşeyler yapmaya karar vermeye, bulunduğunuz il ile özdeşleşen mekanları bir kere olsun ziyaret etmeye, sürekli gecikmeli gelen otobüsleri ilgili makama şikayet etmeye, gazete okumaya, daha önce oy verdiğiniz kimselerin neler yapıp neler yapmadığını şöyle bir gözden geçirmeye, şu güzel ramazan günlerinde akrabalarınızı ziyaret etmeye, evde yapmaya üşeniyorsanız marketten aldığınız tatlıdan bir porsiyonu hiç tanımadığınız komşunuza götürmeye, yaşlı evlerini ziyaret etmeye, kırkkanaat okumaya çalışan öğrencileri araştırıp bulup onlara yardım etmeye ve daha nelere nelere zaman bulamıyoruz değil mi!!!

Daha onlarcası da bu yazıyı okurken sizin aklınıza gelmiştir. Zaman bulamadığımızı sandığımız, üşendiğimiz, ya da nasıl yapacağımızı bilmediğimiz şeyleri yapmazken hayatı da bir anlamda ıskaladığımızı unutmayalım.

Zaman yönetimi ile ilgili kitapların ortak teması şudur; Bir şeye zaman bulamadığını söyleyen insanlar aslında zamanı iyi kullanamayan insanlardır.

Bir gün keşke dememek için kendinizi hayata değil, hayatı kendinize kaptırmanızı öneririm. Bu tavsiyeler benim için de geçerli. Bu yazıyı kendim de okuyacağım ve düşüneceğim.