Zararın neresinden dönülse kârdır

Ne kadar kritik, keskin bir viraj aldığımızı pek algılayamıyoruz. Bu çorabı Türkiye'nin başına yalnız AKP örmedi. Bu çorap Atatürk sağken örülmeye başlandı. Hürriyet ve İtilaf'ın, İttihad ve Terakki'nin, padişahlığın artıkları Kurtuluş Savaşının kazanılması ile birlikte CHP içinde arazi oldular ama içten içe kendi niyetlerini sürdürdüler. Bazı şeylere direkt olarak karşı çıkamadılar. Onun yerine ikna yolu ile, mantıklı imiş gibi görünerek ve başkalarının zaaflarından yararlanarak istediklerini yaptırdılar. O zamandan başlayan birikim bizi bugünlere getirdi. Derler ya, "Her ağacın kurdu özünden olur." Türkiye Cumhuriyeti içindeki kurtları temizleyemedi.

Şimdi ne kadar samimi olduğu bilinmese de, yönetimdeki parti ileri gelenleri bir U dönüşü yaparak Cumhuriyet ilkelerine sarılmak niyetini gösterdiler. Çünkü bu şartlarda ayakta kalabilmek için başka bir seçenek görünmüyor. Daha önce ulusalcılık ve Cumhuriyet aleyhine birçok söz söyleyip tümüyle tersine işler yaptılar. Fethullahçılarla birlik olup Cumhuriyetçi devlet mekanizmalarını ele geçirdiler. Ancak daha sonra aralarında çıkar çatışmaları başlayınca ortaklık sonra ermek zorunda kaldı.

Bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti, kim olursa olsun, yolsuzlukların, hırsızlıkların hesabını er ya da geç soracaktır.  Fakat o güne kadar başına gelen kazayı, belayı en hafif yaralarla atlatmak zorundadır. Böyle düşününce iktidar partisinin Cumhuriyete yeni yaklaşımını iyi karşılamak zorunluluğu çıkıyor.

Bir şey daha, Fethullahçıların devlet içinden ayıklanmasını en iyi AKP yapabilir. iktidarda bir sol parti olsaydı, onlar kadar iyi çalışamayabilirdi. Belki o zaman kurunun yanında yaş da yanardı. Fakat AKP’liler kimin Fethullahçı olduğunu gayet iyi biliyor. Çok önceleri AKP’nin ilk iktidar yıllarında Cumhuriyetle çelişkili durumlar ortaya çıkınca bu işleri kendileri çözecekler diye aklımdan geçiyordu. Belki böylesi daha iyi oldu. Şunu unutmamak gerekir. Tehlike henüz geçmedi. Ortaya çıkarılan buzdağının görünen ucudur. Ayıklaması çok zor.

Darbe girişimi olduğu zaman bir endişem, darbecilerle birlikte laik Atatürkçülerin de bu rüzgârla savrulmasıydı. Neyse ki şimdilik bu olmadı. Başka bir iyi haber olarak Cumhurbaşkanı muhalefet liderlerine açtığı davaların hepsini çektiğini söyledi. Ama arada başka sorunlar var. Başkanlık ve Taksim kışlası sorunları. Bunlar yok yere gerilme noktalarıdır. İktidar olmak her dediğini yaptırmak anlamına gelmez. O diktatörlük olur. Eğer diktatör olmaya niyeti yoksa, Cumhurbaşkanı bunlardan da vazgeçmelidir.

AKP eskiden farklı konuşuyordu, farklı davranıyordu, evet ama zararın neresinden dönülse kârdır. Onun şimdiki davranışını yok sayıp sürekli eski söylemlerini hatırlatmak bana doğru gelmiyor.  Farklı bir şey olacaksa bu şimdi değil, daha ilerideki bir zamanda olmalıdır. Çünkü bildiğiniz gibi toplumların çoğunluğu haklı olanın değil, güçlü olanın yanındadır.