- Kategori
- Siyaset
Zirve'nin Şifreleri (!)
Erdoğan-Bush zirvesi her yerde yorumlanmaktadır. Medya mensupları, politikacılar, uzmanlar, stratejistler; çalışanlar, çalışmayanlar... harıl harıl şifreleri (!) çözmeye çalışıyorlar.
Bizim Aklı Başındakiler de günlük yürüyüşlerini yapmışlar, sahildeki aynı bankta sohbete başlamışlardı. Eh! geri kalırlar mı? Onlar da şifre (!) çözmeye başladılar:
- Erdoğan-Bush zirvesi hakkında neler düşünüyorsun?
- Televizyonlar vermiş ama ben seyredemedim. Sen seyrettin mi?
- Evet.
- Peki ne gördün?
- Bush Erdoğan’ı ayakta karşıladı, tokalaştı bir şeyler söyledi..
- Eeee,
- Yanılmıyorsam iltifat etti.
- Nasıl anladın?
- Valla, Erdoğan biraz kızardı, mahcup olmuş gibi…
- Eh!... Anadolu çocuğu… Peki başka ne gördün?
- Sonra elini Bağış’ın omzuna koydu, O’na da bir şeyler söyledi.
- O da kızardı mı?
- Yok kızarmadı, cevap verdi.
- Peki Babacan’a ne dedi?
- O’na bir şey demedi.
- Peki O nasıldı?
- Valla ne yalan söyleyeyim; tam bir beyefendi, kibar ve nazenin.
- Hele Bush’u anlat bana Bush'u... O nasıldı?
- Valla biraz keyfi kaçmış gibiydi; nezaketten tebessümler, falan...
“Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm,
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir”.
- İlla Ziya Paşa’dan bir şeyler getireceksin…
- Doğru söz, değerini yitirmez; sen devam et… Bakışları nasıldı; gözleri nasıldı, gözleri?
- Yahu, sen de öyle şeyler soruyorsun ki…
- Bak oğlum… inanmasan da Beden Dili diye bir şey var…
- Valla bana göre... sanki Ceylan ile Tilki diyaloguna benziyordu.
- Yanlış söyledin: "Leylek ile Tilki" diyecektin.
- Hayır işte! Beğensen de beğenmesen de ben, Ceylan ile Tilki dedim. Huysuz ihtiyar ne olacak…
- Kızma canıııım… öyle olsun. Ben de bir şey söyleyeyim…
- Ziya Paşa’dan?
- Kızsan da kızmasan da evet!
“Pek rengine aldanma felek eski felektir,
Zira feleğin meşreb-i nasazı (kötü huyu) dönektir”.
“Eyvah bu bâziçede (oyunda) bizler yine yandık,
Zîrâ ki ziyân ortada, bilmem ne kazandık”.