- Kategori
- Siyaset
Zor günler

Bu yol nereye gider,nereye gitmez
Dış Politikada zor günler geçiriyoruz. O kadar ki bu alanda hiç bir şey, bütün batı demokrasilerinde olduğu gibi, daha önce Hükümet tarafından saptanmış, TBMM ne kapalı oturumda da olsa bilgi verilmiş, normal bir bir süreçten geçmiyor. Tam tersi her şey gizlilik içerisinde sürdürülüyor. Peki bu doğru mu? Konudaki rivayet muhtelif. Kimilerine göre halkın bilgi alma hakkı var. Bazıları ise tam tersini söylüyor. Bana göre yapılan doğru. Halkın bilgi edinme hakkı sadece iletişim fakültelerinde okutulan bir konu. Şehit düşenleri öğreniyoruz, etkisiz hale getirilen (!) pkk lıları da biliyoruz. Ama izin verinde sürdürülen operasyonun ayrıntılarınıda bilmiyelim...
Gelelim zorluklara. Önce bir tesbitle başlamak gerek. Ben sıradan bir insan olarak, AKP Hükümetinin terörle mücadele konusundaki politikalarını onaylamıyorum. CHP nin hiç bir şey yapmamasını, hatta Kılıçdaroğlunun söylediği hiç bir şeyi de anlamıyor, sürdürdüğünü iddia ettiği ana muhalefet partisi politikalarını da onaylamıyorum, ve MHP de zaten bir şey söylemiyor. Ancak her şeye rağmen şimdi sakin olup resmin tamamına bakmamız gerek. Güneydoğuda hergün şehit düşen yiğitler neden ölüyorlar. Bütün kabahat hükümette mi. Bu çok boyutlu olayın bu hale gelmesinde hiç mi sıfır sorun politikasının başarısı (!) nedeniyle, komşuların katkısı yok. AKP hükümeti hiç mi birşey beceremiyor yoksa geçmişte bir bölümü başka hükümetlerin o dönemde ektiklerimi şimdi hasat ediliyor. Bu soruların cevabını aramazssak sadece konuşur ve içi boş taraflı köşe yazıları yazarız, ve bunun da olayın çözümüne hiç faydası olmaz.
Terörün bu kadar tırmanmasında önce çevredeki üç, uzaklardaki iki ülkeyi ele almak gerek;
İran, köklü dış politika ve devlet geleneğine sahip bölgedeki en önemli ülkelerden biridir ve kendi çıkarları, bölgenin kontrolü ve birazda Hamaney'in baskısıyla Türkiyeyi kendisine en büyük rakip ve politik hedeflerine engel olarak görmektedir. Ancak her şeye rağmen bir kara ülkesidir. Petrolün uluslararası pazarlara ulaşması için yeni alternatiflere ihtiyacı vardır. Bu konuda Türkiyeye güvenemez. Ürdün ve Mısır' a ulaşmasında ise İsrail faktörü ağır basar. Ortada görünen tek alternatif Irak ve Suriyedir. Akıllı politikalarla bu iki ülkedeki siyasi ağırlığını arttırmış ve yakın gelecekte Akdenize ulaşmak umutları artmıştır. Doğal olarak bu noktada önce Rusya sonrada ABD nin bölgedeki çıkarları ile çatışmaktadır.
Rusya, yüzyıllardır hayalini kurduğu Akdenize açılmak hayalini bir ölçüde gerçekleştirmiştir. Şİmdilik Esad rejimini desteklemesi onu çok sevdiği için değil, bölgede edindiği deniz üssünü elinde tutmak, bu üssü takviye etmek ve Akdenizde ABD yayılmasını engellemeyi hedeflemektedir. Bunu başarmıştır da. Ayrıca en büyük petrol ihracatçısı olarak İranın elinin rahatlaması işine gelmez. Çıkarları gereği İranla sıcak çatışmaya hiç girmek istemez ancak onu kontrol edip fazla yayılmasını engellemeyi tercih eder.
ABD Bölgede çıkarları olan ancak gerek şeçim gerekse ekonomik zorluklar nedeniyle ne yaptığını bilmeyen bir garip süper güç konumundadır. Sadece Suriyeyi tehdit eder. Kuzey Irak ve Kuzey Suriyede bir Akdenize açıklığı olan, kontrol edebileceği bir kürt devleti ister ancak bunun Rusya ve Türkiyenin çıkarlarıyla örtüşmediğinin de farkındadır.
Irak'ın kendine özgü bir dış politikası yoktur. Kuzeydeki kürt yönetimiyle, ABD desteği nedeniyle baş edememekte, Ancak geniş İran desteği nedeniyle kendine olmadık roller biçmekte ilginç çıkışlar yapmaktadır. Hedef olarak Suriye yönetimini Türkiyeyi almıştır. Bu arada pkk yı el altından desteklemektende geri durmaz. Ancak Kuzey Suriyedeki oldu bittiden de rahatsızdır. O kadar ileriye gitmiştirki sınırda Barzaninin peşmergeleri ile Irak ordusu karşı karşıya gelmiştir ve her an bir çatışma çıkabilir. Başbakan Malikinin gözden kaçırdığı tek nokta bu ölçüde bir iran desteğinin hem Rusyanın hemde ABD nin çıkarlarına tars düştüğüdür.
Bu arada İsrail bir yandan el altından Türkiye ile barışmanın yollarını aramakta ve ABD nin desteğini almakta diğer yandan bölgedeki en büyük düşmanı İran'ı vurmak için politik ortamı kollamaktadır. Netanyahu'nun hassas dengeler üzerine kurulan hükümetinin devamı için bir büyük olay gereklidir ve bu olay Türkiye ile kavga etmek değildir.
Peki, bütün bu karmaşık olaylar, çıkarlar ve çıkar çatışmaları arasında, Kürtlerin ve pkk nın rölü nedir. Türkiyedeki Kürt sorununu ayrı bir incelemeye bırakıp pkk ve BDP yı inceyelim. PKK bir silahlı terör örgütüdür ve zaman içerisinde deneyim kazana kazana en iyilerinden biri hale gelmiştir. Her terör örgütü gibi yeknesak bir yapıya sahip değidir. Özellikle Suriyeli olanlar, Kandil den ayrı davranmakta ve Karayılan bununla baş edememektedir. BDP ise doğrudan pkk ya destek vermekte onun siyasi kanadı gibi hareket etmekte ve ileride hayalini ettikleri Türkiye Kürdistanında kuracakları siyasi alt yapıyı hazırlamaya çalışmaktadır. Parti yöneticilerinin açıklamalarını, bu durumu dikkate alarak yeniden okuduğunuzda herşey ortadadır. Evet bu parti belirli bir oy tabanına pkk desteği ile de olsa sahiptir ancak bu durum sürdürülebilir de değildir. Son zamanlarda pkk nın Şemdinli zorlamasını ve karakol saldırılarını da doğru okumak gerekir. Bu her nekadar yeni bir aşamaya geçtik diye satılmaya çalışılsa ve bazı köşe yazarları bunu açıktan veya laf çevirerek destekleseler bile olayın arkasında Barzaninin sonu gelmez hırsları ve büyük kürdistan hayali yatmaktadır. Özet olarak pkk silahlı bir terör örgütüdür ve bütün benzerleri gibi bölgede çıkarları olan ülkeler tarafından kullanılmaktadır.
Son olarak askerin durumunu da incelemek gerek.. Yönetim kademesinin bir bölümü hapiste olup haklarında bir karar yıllardır verilememektedir. Moraller bozuktur. Basının bir bölümündeki suçlamalar, haykırışlar devam etmektedir. Dağdaki general, subay ve assubayların yoğun baskıya nasıl dayanmalarını beklersiniz. Bu durumda asker görevini yapmaya, sadece ölmemeye çalışmakta ve karakoldan çıkmamaktadır. Alan hakimiyeti ise kaybolmak üzeredir.Bu durum ise sürdürülemez. Değişmesi mümkünmüdür. Evet kuzey Irakta, 5 km mesafedeki pkk kamplarına uzaktan bakmaktan vazgeçtiğiniz gün moraller düzelir alan hakimiyeti kurulur ve hayat pkk için zorlaşır...
Bu tesbitlerden sonra, umarım kimin suçlu kimin sorumlu kiminse boşuna öldüğü anlaşılmıştır.Sizce artık ağırlıklı ve dik duran politiklar izlemek zamanı gelmemiş midir...